[035]

136 26 5
                                    




"Bunu biliyor muydun?"

Deanys, Ben'le olan konuşmasından hemen sonra kendini zar zor Daemon'ın odasına atmıştı. Sanki yanından geçtiği herkes teklifi kısmen reddettiği için ona kınayarak bakacakmış gibi hissetmişti.

Prens Daemon, kızından duydukları karşısında sakin bir tepki vermeye çalışmıştı. Ancak karısının buna cüret etmesi hem şaşırtmış aynı zamanda asla da şaşırtmamıştı.

"Stark çocuğunun sana olan ilgisini tüm Westeros biliyor. Rhaenyra'nın seni ona teklif etmesi anlaşılır bir şey. Ama bilmiyordum." Dedi çenesini sıkarak.

Deanys beklentiyle ona baktı "Ve? Beni buna zorlamasına izin verecek misin?"

Daemon ona ters bir bakış attı "Asla."

Prenses anlaşılır şekilde rahat bir nefes verdi ve babasına minnetle baktı. "Güzel" diye mırıldandı Deanys  "Ve şu anda bunun hakkında konuşmak istediğimden emin değilim. Uğraşmamız gereken daha önemli şeyler var."

"Ne tür şeyler?"

"Gerold Royce ile konuştum." diye karşılık verdi ve Daemon kaşlarını çattı. "Alicent'in odasının önünde beni bekliyordu."

"Seni beklediğinden emin misin?" Kaşını kaldırdı ve onun karşısındaki koltuğa oturdu. "Belki de Alicent ve Otto ile yarın hakkında konuşmayı planlıyordu."

Başını iki salladı. "Yarın hakkında planları olduğuna katılıyorum çünkü bunu çok daha önce yaptılar. Ama sadece beni bekliyordu."

"Peki seninle ne hakkında konuştu?"

"Sanki yarınki başarısı hakkında övünmek için benimle konuşmaya karar vermiş gibiydi."

"Ona ne söyledin?"

Deanys alay etti omuzlarını silkti. "Elbette bunu başaramayacağını söyledim. Yarın kaybedeceğine ve onu kişisel olarak yok edeceğime söz verdim."

Daemon'un dudaklarında memnun bir sırıtış belirdi "Güzel, peki bunu tam olarak nasıl yapmayı planlıyorsun?"

Yenilmiş bir iç çekti ve koltuğuna yaslandı. "Bilmiyorum. Bana bu konuda tavsiyede bulunacağını umuyordum. Bir planın olacağını ve-"

"İşlerin bizim lehimize nasıl bitebileceğine dair bir fikrim olduğunu kabul ediyorum, evet, ama..." Daemon durakladı ve sinirli bir şekilde gözlerini ovuşturdu. "Durumun bu kadar kötü olacağını düşünmemiştim. Belki de Vadi'nin desteğini kaybettiğimizde ne yapacağımızı düşünmeye başlamak daha akıllıca olurdu."

Her iki Targaryen'in ruh hali de bozuldu ve ikisi de ocaktaki alevlere, sanki tüm sorunlarından ateş sorumluymuş gibi aynı çatık kaşlar baktılar.

"Annem Prenses Rowena ile konuştu mu?" Deanys merakla babasına baktı.

Savaş alanında geçirdiği yıllara rağmen hala yakışıklı olan Daemon'un yüzü, sadece ateşin ışığıyla aydınlanıyordu, ancak çenesinin nasıl sıkıldığı ve dudaklarını nasıl sıktığı belliydi. Koltuğunda biraz kaydı ve parmaklarını sabırsızlıkla sandalyenin yüzeyine dokunurken, kararlı bir şekilde ona bakmaktan kaçındı.

Deanys, sanki biri onu göğsünden tekmelemiş gibi hissetti "O ve Lord Montry, Gerold'ı destekliyor, değil mi?"

Kendisine karşı, torunlarına karşı...

Daemon kızının hayal kırıklığı karşısında o iki yaşlı amcığı öldürebileceğini hissetti.

Deanys, gözlerinde parıldayan gözyaşlarının izlerine rağmen ona küçük bir gülümseme verdi. "Sanırım zaten o kadar da şaşırtıcı değil. İtibarı mahvolmuş bir kızı desteklemeleri aptalca olurdu."

𝐃𝐑𝐀𝐆𝐎𝐍𝐁𝐎𝐑𝐍 || aegon targaryenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin