Aegon Targaryen hayatının hiçbir anında içki dışında tamamen uykuya dalan bir olmamıştı. Çocukluğundan beri uykuya dalması onun için oldukça zordu. Daha sonralarda şarabın uyuşturucu tadını almış ve kendinden geçene kadar bunu kullanmaktan kaçınmamıştı.Birazdaha yaş attıkça gece aktiviteleri eğitim ve Sunfyre'la uçmaya yönelse de uykusuzluk onu terk etmemişti. Yıllarca, kimsenin onu kurtaramayacağı kabuslar, acı ve yalnızlık tarafından işkence görmüştü. Her zaman böyleydi.
Sadece o gece hariç.
O gece, Aegon Targaryen acı çekmiyordu, yalnız değildi ve hiç kabus görmemişti.
Aegon bilinci kendine geldikçe bunun farkındalığıyla memnun bir şekilde iç çekti ve biraz kaydı. Sol yanağı, üzerinde yattığı yumuşak yüzeye daha fazla battı. Dağınık saçları boynunu gıdıklıyordu. Göğsünde kendisine ait olmayan sakin bir nefes hissetti.
Ama hiçbiri rahatsız edici ya da onu uyandırmak için yeterli değildi. Aslında, bu ufak şeylerin farkındalığı huzuruna daha katkıda bulundu.
Aniden göğsündeki nefesi hissetmeyi bıraktı ve biri üzerinde kayarken altındaki yatağın hareket ettiğini ve gıcırdadığını hissetti. Daha önce hissettiği sıcaklık tamamen kaybolmamıştı ama onu uyandıracak kadar uzaklaşmıştı.
Uykusunun parmaklarının arasından kaydığını hissederken kaşları çattı, iç çekti ve gözlerini araladı. Birkaç kez gözlerini kırpıştırdı ve etrafına baktı. Altındaki yatak tekrar gıcırdadı ve dikkati yanında yatan kişiye yöneldi.
Biraz hareket etmesine rağmen, Deanys Targaryen hala derin uykudaydı. Yüzünü Aegon'a dönmüş, sağ kolu başının altında, diğeri onunla Aegon arasındaydı. Ayrılmış dudaklarından küçük nefesler kaçtı, gözleri huzur içinde kapalıydı ama kaşları sanki derin düşüncelere dalmış gibi çatmıştı. Prens bir an için sırıttı.
Aegon, pencereden daha güçlü bir rüzgar geldiğinde yüzüne birkaç saç tutam düştüğünü hissetti. Soğuk rüzgar açık boynunda ürperdi. Deanys'in kaşları çatıldı ve rahatsızca mırıldanarak yerinde kaydı. Sanki tüm vücudunu ısıtabilirmiş gibi yüzünü yastığa daha fazla gömdü. Aegon battaniyeyi onun bedenine tamamen örtmek için kumaşa uzandı. İşe yarıyor gibiydi çünkü Deanys hareket etmeyi bırakmış ve ifadesi biraz gevşemişti.
Yine de uykudayken kaşlarını çatmasını önlemek için yeterli değildi.
Yarı sakin, yarı sinirli yüzünü izlerken dudaklarının köşesi bir sırıtışla kalktı ve başını yastığa geri koydu, Aegon. Sıcak battaniyenin altında elini yavaşça Deanys'e ilerletti ve nazikçe sırtını okşadı.
Yastığa tamamen dağılmış uzun gümüş saçları gün ışığı altında göz alıcı bir şekilde parlıyor ve Aegon'un daha iyi görmesini sağlıyordu. Aegon, Targaryen'lere has gümüş saçın en çok ona yakıştığını düşündü. Kar beyazı teni ve fırtınalı gözleriyle mükemmel bir uyum oluşturuyordu. Ve Aegon, şimdiye kadar görünüşüyle ilgili en çok sevdiği şeylerden biri onun yüz hatlarının tamamen Targaryen özelliklerine sahip olmasıydı. Damarlarında ki Valyria kanı kusursuz bir şekilde ona yansımıştı.
Sırtındaki eli yavaşa boynuna kadar nazik bir şekilde ilerledi ve parmakları saç tutamlarını hissedene kadar durmadı. Önceki geceden hatırladığı yumuşak tutamlar karşısında büyülendi. Bundan memnundu. Çünkü hatırladığı detaylar gece yaşananların gerçek olduğunun kanıtıydı.
Parmaklarıyla saçlarını sırtına doğru tararken, Aegon önceki gecenin gerçek olduğuna dair daha fazla kanıt gördü. Deanys'in boynu, köprücük kemiğinden çenesine kadar göz ardı edilmesi imkansız derecede derin renkli morluklarla kaplıydı. Deanys'in bundan hiç memnun kalmayacağını bilse de Aegon bundan oldukça memnun ve gururluydu. Daha fazla diş dizi ve morlukların vücudunun birçok yerinde de olduğundan şüphesi yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐃𝐑𝐀𝐆𝐎𝐍𝐁𝐎𝐑𝐍 || aegon targaryen
Fanfiction"𝐓𝐚𝐫𝐢𝐡 𝐢𝐬𝐢𝐦𝐥𝐞𝐫𝐢 𝐡𝐚𝐭ı𝐫𝐥𝐚𝐫, 𝐤𝐚𝐧ı 𝐝𝐞𝐠̆𝐢𝐥!" Tarih, Targaryen'lerin iç savaşının Westeros'a getirdiği büyük yıkımdan bahsedeceği kadar buna son vermeyi amaçlayan güneş ve ay'dan da bahsedecekti. - Aegon Targaryen x OC House Of...