[09]

302 31 1
                                    

Dragonstone'dan Driftmark'a yolculuk uzun sürmedi ancak Deanys için bir ömür gibi geçmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Dragonstone'dan Driftmark'a yolculuk uzun sürmedi ancak Deanys için bir ömür gibi geçmişti.

Birkaç yüz mil uzaktan bile ona bakan gergin ve kaskatı olduğunu görebilirdi. Bu yüzden Gemi seyahatleri boyunca Rhaenyra kimsenin onu rahatsız etmesini istememiş kızın, yıllar sonra babasını görecek olma fikrini sindirmesine izin vermişti.

Geminin en uç noktasında dizlerini kendine çekmiş saatlerdir düşünen Deanys ne hissetmesi gerektiğini bilmiyordu.

Sadece dokuz yaşındaydı. Babasının yokluğu ilk sorguladığında beş yaşındaydı. Çevresindeki herkes özellikle de Rhaenyra onun savaşta olduğunu ve bir gün onu görmeye mutlaka geleceğini söylemişti.

Ancak hepsi Daenys'i, Red Keep'e bıraktığı yılın sonunda Laena Velaryon'la evlendiği ve yeni bir kızı olduğunu biliyordu. Herkes neden Prens Daemon'un kızını bir kez bile görmeye gelmediği sorguladı. Neden onu Kızıl Kale'de bırakıp gitmişti? Bir süre sonra insanlar Prenses Rhae Royce ile zorla evlendiği için kızını da istemediği fikrinde karar kıldılar.

Deanys'e kendine bunu inandırmıştı. Onu istememişti.

Yine de neticede o daha çocuktu. Evet küçük kalbi öfkeyle doluydu ama diğer yandan deli gibi merak ediyordu babasını. Acaba kızlarıyla iyi anlaşıyor muydu? Ya da onu görünce ne tepki verecekti? Belki de Deanys'ten o kadar nefret ediyor ki cenazede bile görmek istemeyecekti.

Arkasındaki ayak sesleri onu düşüncelerinden çıkardı ve Deanys, dün geceden beri kaybolmuş ve boş görünen Laeonor'a şaşkınca baktı.

"Baba." dedi Deanys usulca, ona doğru yürürken. Evet onun babası ne olursa olsun oydu.

Laenor, kolunu kızına sararak yanına çekti "Deanys, burada ne yapıyorsun? Uyuman gerekmiyor mu?"

"Uyuyamadım." Diye yanıtladı durgunca. Laenor başparmağıyla elinin arkasını okşarken babasının çökmüş suratına baktı ve "Sana eşlik etmemi ister misin?" Diye sordu.

Laenor'un kimseyle konuşmak istememesine ve acıyan bakışlara maruz kalmak istememesine rağmen Deanys babasını yanına çekti ve ikisinde tekrar geminin ucuna bakıp denizi seyretti.

Deanys ne diyeceğini bilmiyordu. Teselli etmede ve insanları sakinleştirmede iyiydi (en azından Targaryen standartlarına göre) ama kardeşini kaybeden bir kişiyi nasıl teselli edebilirdi ki? Üstelik öz babasının karısı olması onun için işleri daha da karmaşıklaştırıyordu.

"Baba?" Deanys elini nazikçe sıktı ve Laenor karşılık olarak mırıldandı. "Küçükken karanlıktan korktuğum için beni nasıl yatıştırdığını hatırlıyor musun?"

Laenor ona şaşkın bir bakış attı.

"O zaman ağlardım çünkü dışarıya baktığımda güneşi göremezdim. Asla geri gelmeyeceğinden korkmuştum. Sonsuza kadar karanlıkta kalacağımı sanmıştım."

𝐃𝐑𝐀𝐆𝐎𝐍𝐁𝐎𝐑𝐍 || aegon targaryenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin