Prens Aegon Targaryen, annesinin masasının hemen önündeki bir sandalyeye oturuyordu. Kendini cezasını bekleyen bir mahkum gibi hissediyordu. Yüzünde kendine özgü bir kaş çatma vardı. Dikkatini dağıtmak için etrafına baktı. Yeşil yastıklardaki işlemeli altın desenlerine, raflardaki kitaplara ve kalın yeşil perdelerin arasından sızan ışığa baktı.Odada bir çıtırtı duyulana kadar ciddi bir sessizlik vardı. Aegon yanındaki sandalyeden gelen ağız şapırdatma sesiyle yüzünü buruşturdu.
Aemond, tabaktan aldığı kurabiyeden bir ısırık aldı ve bakışını fark ettiğinde kararsız bir şekilde Aegon'a baktı. Daha sessiz çiğnemeye çalıştı, ancak elde ettiği tek şey daha uzun süren aynı gürültü ve Aegon'un ölümcül bakışının her saniye daha da derinleşmesiydi.
Tereddütle kaşlarını kaldırdı ve ona bir tabak kurabiye teklif etti. Aegon gözlerini devirdi ve gizlice annesinin odasından aldığı bir kadeh şaraptan bir yudum aldı.
Aemond ona omuz silkti ve sağındaki kişiye dönerken ağzına bir kurabiye daha attı. "Deanys?"
Beyaz elbiseli genç kız ona baktı ve kurabiyeleri görünce gözleri çocuksu bir sevinçle parladı. Hemen iki kurabiye aldı ve kuzenine gülümsedi.
Deanys, ona bakmak için öne doğru eğilen en büyük kuzenin sinirli bakışını görmezden gelerek düşünceli bir şekilde odaya baktı ve kurabiyelerden birini ısırdı.
"Bu kadar yüksek sesle çiğnemeyi kesin!" Aegon, hem Aemond'a hem de Deanys'e ikisini de şarap bardağında boğacakmış gibi baktı. Aemond bir kaşını kaldırdı ama kurabiyeyi hemen yuttu.
Öte yandan, Deanys eskisinden daha yüksek sesle çiğnemeye çalışıyormuş gibi çiğnemeye devam etti.
Aemond, abisinin soğuk bakışlarından ve göz ucuyla Aegon'a bakan kuzenine eğlenmiş bir şekilde baktı. Normalde Aegon'u sinirlendirmek zordu ama son zamanlarda büyük kardeşi eskiye göre çok değişmişti. Artık ipek sokağını daha az ziyaret eder olmuştu. Birazdaha bilinçliydi. Ve artık kesinlikle eğlenen taraf o değildi.
Alicent, Criston Cole ile içeri girerken üç çocuk da ayağa kalktı. Alicent'in sırtına dalgalar halinde düşen uzun kumral saçları, masasına doğru yürürken ve masanın üstündeki iki kitaba bakarken arkasından esiyordu.
Biri mürekkeple kaplı bir kitap ve diğeri yanmış bir kitap.
Üçüne bakmadan önce derin bir iç çekti. "Yine mi üçünüz? Bu sefer ne yaptınız?"
"Her şeyi başlatan oydu!" Deanys, parmağını Aegon'a doğrulturken haykırdı.
Prens'in gözleri ona kısıldı. "Ben mi? Nasıl başlatmış olabilirim acaba?" Dedi alayla.
"Kitabıma mürekkep döken sensin! Sadece Targaryen tarihi hakkında cevap verdiğim için senden daha fazla puan almamı kıskandın."
"Mürekkebi havaya kaldırmasaydın, kimse bir şey olmazdı. Hala kitabımı yakmak için yeterli bir sebebin yok!"
"Ejderhalar hakkında senden daha fazla şey bildiğimi kabul edebilirsin." Dedi Deanys.
"Eh, en azından bir ejderham var." diye yanıtladı Aegon soğuk bir şekilde kollarını göğsünün üzerinde çaprazladı ve kararlı bir şekilde önüne baktı.
Küçük kız yumruklarını sıktı "Benimde artık bir ejderham var! Küçük beynin unuttuysa hatırlatayım, sende oradaydın."
Cannibal'ı talep etmesi üzerinden çok zaman geçmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐃𝐑𝐀𝐆𝐎𝐍𝐁𝐎𝐑𝐍 || aegon targaryen
Fanfiction"𝐓𝐚𝐫𝐢𝐡 𝐢𝐬𝐢𝐦𝐥𝐞𝐫𝐢 𝐡𝐚𝐭ı𝐫𝐥𝐚𝐫, 𝐤𝐚𝐧ı 𝐝𝐞𝐠̆𝐢𝐥!" Tarih, Targaryen'lerin iç savaşının Westeros'a getirdiği büyük yıkımdan bahsedeceği kadar buna son vermeyi amaçlayan güneş ve ay'dan da bahsedecekti. - Aegon Targaryen x OC House Of...