"Adı Thorne Rivers'dı."Deanys gözlerini öldürdüğü ölü muhafızın kanlı cesedinden uzaklaştırdı ve sesin geldiği yöne baktı. İki gümüş saçlı çocuğa baktığında, küçük kızın gözleri parladı ve onlara doğru koşmak için Deanys'in elini bıraktı.
"Vadi Lordu Montry Royce'un piç oğluydu." diye devam etti çocuk, Deanys'e çok yaklaşmak istemiyormuş gibi göründüğü için daha yüksek sesle. "Babası onu hiç umursamadı, bu yüzden annesi onu buraya gönderdi. King's Landing'de gardiyan oldu ve bu gücü istediği herhangi bir kadına, kıza ve çocuğa tecavüz edebilmek için sık sık kullandı. Onu öldürdüğün bu ana kadar."
Deanys, yerdeki adama baktı, tipik Vadi yüz hatlarını, Deanys'in burnuna benzer burnunu ve zıt kahverengi saçlarını inceledi.
Gly'in cesedine ve otomatik olarak Rivers'tan alıp, onu öldürdüğü hançere baktı. Hançerin sapın da, Royce hanesini temsil eden turuncu, siyah değerli taşlarla sembolün dekore edildiğini fark etti. Bunun bir tesadüf olduğuna inanmaya kararlı olarak, vücuduna bakmaya gitti, ancak kaskını çıkardıktan sonra korkuları sadece doğrulandı.
Akraba katili, akraba katili, akraba katili...
Zihninin tekrarladığı tiz çığlıklar beyninde yankılandı.
Teknik olarak piç dayısını öldürmüştü. Royce kanı taşıyan birini öldürmüştü.
Lanetlenmiş gibi hissetti.
Akraba katilleri, tanrıların ve insanların gözünde her zaman lanetlidir.
Çocuk ona yaklaştı ve tereddütle elini bileğine koydu. "Bu senin hatan değil. Yapman gerekeni yaptın."
Deanys sözlerinin haklılığını kabul etmeden önce uzun süre tekrarlamak zorunda kalacağını bildiği için sözleri hatırlamaya çalıştı. Derin bir nefes aldı ve Rivers'tan uzağa baktı, onu merakla izleyen üç çocuğa tekrar baktı.
Deanys bir an ona baktı. "Sen kimsin?"
"Ben Gaemon." dedi çocuk ve sonra arkasındaki oğlanı ve kızı işaret etti. "Ve bu Aenar ve Elaena. Ve sonunda seninle tanıştığımız için hepimiz mutluyuz, kuzen."
Deanys dehşete düştü ve dudakları hafifçe ayrıldı. "Kuzenlerimden hangisi babanız?"
Lütfen Aegon olmasın, lütfen Aegon olma, lütfen olma-
"Daeron Targaryen." dedi Elaena, sesi biraz boştu.
Gaemon başını salladı ve rahatlamış gibi görünen Deanys'e baktı. "En azından bize söylenen bu."
Deanys'in ilk rahatlaması, Helaena'yı hatırladığı için aniden öfkeye dönüştü. Alçak şerefsiz.
"Peki anneniz kim?" Diye sordu.
"Eh, bu biraz daha karmaşık." Gaemon gergin bir şekilde yanıt verdi ve Elaena ve Aenar'a baktı. "Annem Essie, babamla tanıştığı sırada kale'nin mutfağında çalışıyormuş. Beni Sylvenna ile birlikte yetiştiriyor. Aenar ve Elaena'ya gelince-"
"Annem, Kraliçe'nin hizmetkarıydı." diye sözünü kesti Elaena. "Ben doğduktan sonra beni meşrulaştırmaya çalıştı. Kral'ın Eli ve Kraliçe, birinin benim hakkımda bilgi edinmesini riske atmak istemedi ve bu yüzden..."
Kovdu.
Gözleri yaşlarla doldu ve Aenar onu rahatlatmaya çalıştığında başını salladı.
Gaemon sessizce Deanys'e "Daeron Targaryen, Aenar'ın annesinin kızbaşını aldı ve o hamile kalınca onu bir kenara attı." dedi.
Deanys, Daeron'un, Helaena'yı aldatmasından mı (ki bunu zaten hissediyordu) veya bu çocukların King's Landing sokaklarında ebeveynleri olmadan büyümelerinden mi daha fazla rahatsız olup olmadığını bilmiyordu. 6 yaşında olabilirlerdi, Jaehaerys ve Jaehaera'dan sadece biraz daha büyüklerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐃𝐑𝐀𝐆𝐎𝐍𝐁𝐎𝐑𝐍 || aegon targaryen
Fanfiction"𝐓𝐚𝐫𝐢𝐡 𝐢𝐬𝐢𝐦𝐥𝐞𝐫𝐢 𝐡𝐚𝐭ı𝐫𝐥𝐚𝐫, 𝐤𝐚𝐧ı 𝐝𝐞𝐠̆𝐢𝐥!" Tarih, Targaryen'lerin iç savaşının Westeros'a getirdiği büyük yıkımdan bahsedeceği kadar buna son vermeyi amaçlayan güneş ve ay'dan da bahsedecekti. - Aegon Targaryen x OC House Of...