31.

2.9K 423 131
                                    


Saat 06:00 sularında gün daha yeni yeni doğarken çiyden dolayı ıslanmış ahşap bankta kaçıncı sigarasını içtiğini bilmiyordu Alperen. O odadan çıktığında öyle bir haldeydi ki gözü hiçbir şey görmüyor kulakları ise işitmiyor gibiydi. Boştu.

Hani bir hayalin vardır da onu gerçekleştirmek için kendine hedefler koyarsın, sanırsın ki hedeflerimi başarırsam hayalime kavuşur mutlu olurum. Onca çabadan sonra bazen kavuşulan hayallerin aslında o kadar da güzel olmadığını hatta güzel olan kısmının sadece o hayal için çabalamaktan ibaret olduğunu anlayınca bir boşluk hissi gelir insana. Alperen de şu an böyle bir boşluktaydı. Miran'la olabilmek için, Miran'ı mutlu edebilmek için haftalardır tek başına çabalıyorken tam 'Biz olduk artık' dediği anda ona hayaller kurduran adam tarafından o boşluğa itilmişti. Alperen'in başka hayali kalmamıştı ki... O bugüne kadar kurduğu tek hayaldi.

Kendini bu imkansız gibi görünen hayale fazla kaptırmıştı. İçinde bir anda çığ gibi büyüyen sevgisi yüzünden kontrolünü kaybetmiş, belki de hiç atmayacağı adımları atarken saf sevgisiyle onun derin yaralarını iyileştireceğini düşünecek kadar gözünü karartmıştı. Olmamıştı.

Başkası olsa sevdiğinin ona ettiği lafı erkekliğine yediremez sırf bu yüzden bile aralarındaki tüm bağı kopartıp atabilirdi fakat Alperen bu kısacık zamanda kara oğlanına öyle kuvvetli bağlanmıştı ki istese bile koparamazdı o bağı. Aslında şu an kırgınlığının tek sebebi adamlığına edilen laf değil Miran'ın her seferinde onu bu kadar acımasızca iteleyişiydi.

Pes etmek Alperen'in lügatinde yoktu ama onu istemeyen birine de daha fazla yalvaracak değildi. Birine kendini sevdirmek, hayatında yer edinebilmek falan bunlar zorla yaptırılacak şeyler değildi. Miran'ı ne kadar sevse de Alperen'in de bir sınırı vardı.

Doğru ya da yanlış o an bir karar aldı. Daha fazla Miran için çabalamayacaktı. Bu kararı almak bile onun için öyle zordu ki yine de uzun zamandır kaybettiği mantıklı tarafı baskın geldi. Bir süre sonra sağ omzunda hissettiği kuvvetli tutuşla düşüncelerinden sıyrıldı.

"İyi değilsin." deyip karşısındaki banka oturan adam onun çökmüş omuzlarına bakıp dertli bir iç çekerken Alperen, sorusuna cevap vermedi. Hali zaten ortadaydı.

"Ne desem boş ama onu da anla."

Ela gözlerini karşısındaki adamın koyu kahvelerine diktiğinde yine ağzını açıp tek kelime edemedi. 'Anlamak, yanında olmak için her şeyi yaptım ama yetmiyor' demesine gerek yoktu Ferzan, zaten onun bakışlarından anlıyordu.

"O hiç iyi değil Alperen. Bu şekilde sağlıklı düşünemiyorken ne bileyim bi ilişki içinde olması belki de ileride ikinizi de daha kötü edecek."

"O iyi olsun diye her şeyi yaparım"

"İyi olmak istemeyene yardım edemezsin."

Doğru.

Alperen de bunu biliyordu. Sırtını banka dayayıp derin bir iç çekerken ikisi içinde bu konuşmayı yapmak zordu.

"Sen iyi birisin. Allah var ki kısa bir sürede olsa sana güvendim yalan yok fakat Miran... Onun da kendinden emin olması lazım. Ne senin üzülmeni isterim ne de kardeşimin."

"Bırak diyorsun?"

"Bırak demekle bırakılmayacağını biliyorum ama zorla güzellik olmayacağını sen de biliyorsun."

Sessizce kafasın sallarken zaten kendinin de düşündüğü şeyleri Ferzan'ın böyle tasdikler gibi konuşmasına diyecek lafı yoktu.

"Eyvallah"

KARA OĞLAN [BXB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin