"Pınar ben dayanamıyorum. Başım çatlıyor. Ayakta duracak halim yok. Her ne kadar bir hafta olsa da babamın gömülüşü gözümün önünden gitmiyor."
Sırtım duvara sürte sürte yere çöktüm. Siyah baş örtüsü saçlarımdan kayıp omzuma düştü. Tırnaklarımı saç derime batırarak saçlarımı çektim. Hiçbir şey hissetmiyordum çünkü kalbim daha çok acıyordu. İçim cayır cayır yanıyordu.
Pınardan destek alarak içeri girdim. Annemi bulup kulağına "Ben yalnız kalmak istiyorum. Peşimden kimseyi gönderme. Telefonum açık. Birşey olursa ararsın." diye fısıldadım.
"Üstüne birşey al hava soğuk."
"Gerek yok anne."
"Hazan!"
Sinirle soluyup odama gittim. Yatağımın üstünde duran siyah hırkayı hızlıca giyindim. Tepeden tırnağa simsiyahtım ama babamın aşkla baktığı ela gözlerim hâlâ parlıyordu.
Evden olabildiğince çabuk ayrılıp koşar adımlarda yürümeye başladım. Soğuk hava yüzüme vurdukça sıcaklıyordum. Hırkamı çıkarıp etrafı umursamadan bir kenara fırlattım. Hava kara bulutlarla kaplıydı. Deniz çok dalgalı olmalı.
Sahil ıssızdı. Martıların kulak parçalayan sesini hırçın dalgalar dindiriyordu. İskeleye doğru koştum ve denize inen merdivenlerden ayaklarımı sallayarak oturdum. Hıçkıra hıçkıra ciğerimi parçalarcasına ağladım. Nefesimin kesildiğini hissesiyordum. Genzim yanıyordu.
"Hey!"
Güçlü bir erkek sesi kulaklarımı doldururken tekrar konuşmasını bekledim.
"Hey! İskelede ki! Fırtına çı..."
Cümlesini bitiremeden boynuna atlamıştım. Dakikalarca sarılıp aynı şekilde ağladım. Burnumda babamın parfümüne benzeyen kokusu kalırken arkama bakmadan gök gürültüsü eşliğinde yağan yağmurda hızlıca koştum. Eve vardığımda sırılsıklamdım. Sadece teyzem Pınar ve annem vardı.
Annem üstüme şaşkınca bakıp "Bu hâlin ne!?" diye bağırdı. Güçsüz düşen bacaklarımı hissetmemeye başlıyordum. Başım dönerken kapının pervazına tutundum.
"İyiyim ben. Birşeyim yok."
"Ne demek birşeyim yok!? Ha bayıldın ha bayılacaksın!"
"Yok birşeyim! Pınar benimle odama gelir misin?"
Peşimde Pınar güç bela odama vardım.
"Pınar... Ben çok kötüyüm..."
"Zangır zangır titriyorsun Hazan! Terliyorsunda!"
"Yok birşeyim benim! Yani bedenen iyiyim ama ruhum..."
Bir iyiyim diyorum bir bir şeyim yok diyorum. Dengesizlikte çığır açtım!
Banyoda üstümü değiştirdikten sonra huysuzca yüzüstü uzanıp yorganı kafama kadar çektim. Başım çatlıyordu ve Pınar "Kalk şu yataktan! Hastaneye gideceğiz!" diye başımın ağrısını katlıyordu.
"İyiyim ben. Sadece yanımda olmanı istediğim için çağırdım seni. Başımın etini yemen için değil."
Kendimi zorlayarak uykuya dalmaya çalıştım ama başaramadım. Herkes tek tek yanıma geldi. O zaman uyuma taklidi yapmayı başarabildim. Ateşim varmış. Annem beni kaldırıp ilaç verdi. Ben yine uyuma taklidi yaptım orası ayrı...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEK
Roman pour Adolescents"Meleğim... Tüm İstanbul şahidim olsun ki seni herkesten her şeyden çok seviyorum. Geceme güneş gibi doğdun ummadığım bir anda. O güneş hiç batmasın istiyorum. Benimle... Evlenir misin?"