Devam ediyor...
Hastaneye gelmiş ve doktorlar yaşlı amcayı muayene etmişlerdi. EKG' sinin yanı sıra ve kan tahlili başta olmak üzere bir çok tetkik yapmışlardı. Ben koridorda oturmuş sonuçları beklerken, Birol'da dışarıda sigara içiyor ve yaşlı adamın oğullarına ulaşmaya çalışıyordu. Doktorlar da yaşlı amcaya serum takmışlar ve müşadiye odasına almışlardı. Gece olduğu için acilden giriş yapmıştık. Hastane bir hayli kalabalıktı.
Doktorun asistanı başını çıkarıp " Sonuçlarınız çıktı. " diye bana seslenmesiyle ayaklandım. Açık olan kapıya bir kaç kez tıklattım ve başımla selam vererek içeri girdim.
Doktor ekrandaki sonuçlara bakıp dikkatle incelerken karşısında ki sandalyeye oturmuştum. " Nesi var doktor bey? " diye sordum.
Doktor ekrandan gözlerini ayırarak bana döndü ve " Siz hastanın neyi oluyorsunuz? " diye sordu.
" Komşusuyum. " diye cevapladım.
" Kan tahliline bakarak taşikardiden şüphelenmiştik ama amcanın iki damarı tıkalı. " diye açıklama yaptı.
" Periferik arter. " diye söylendim kendi kendime.
Doktor nidamla bana baktı ve " Evet, doktor musunuz? " diye sordu.
Başımı onaylarcasına salladım ve " Psikiyatristim. " dedim.
Doktor benim meslektaşı olduğumu anladığında beni yanına çağırmış ve ekrandaki damar tıkanıklığını göstererek detaylı bir bilgi vermişti. Kalp - damarla alakalı bir bilgim olmadığı için pek bir yorum yapmamıştım ama nihayetinde durumu kabaca anlamıştım.
Doktorun, " Gelelim tedaviye... " demesiyle yerime geçtim ve dikkatle onu dinlemeye başladım. " ...Birinci yöntem pıhtı eritici ilaçların damar yoluyla verilmesi. Başarı şansı düşük olduğu için, bu yöntem acil anjiyo laboratuvarı ve ekibinin olmadığı durumlarda yapılır. İkinci ve etkin yöntem ise tıkanan damarın acil kalp anjiyosuyla belirlenip anjiyoplasti ve stentle açılması. Bu tedavi yöntemi yüksek başarı oranına sahip. " derken Birol' da içeri girmişti.
" Ameliyat mı olması gerek? " diye sordu Birol.
Doktor, " Yani kan cıvıltıcı ilaçlarla da açılabilir ama getirdiğiniz ilaçların içinde aspirin de var. Aspirinin görevi zaten budur. " diye Birol'a konuşurken bana döndü ve " Sizde bilirsiniz zaten. " dedi.
Doktorun konuşmasıyla kafamı kaldırarak tepemde dikilen Birol'a tedirgince baktım. Çatılan kaşlarıyla bana baktığını görünce çaresizce yavaş yavaş başımı eğdim. Doktor resmen benim doktor olduğumu dile getirmişti.
" Anjiyo çok basit ve etkili bir işlem. " diyerek konuşmasını bitirdi doktor. Her ne kadar Birol'a ve bana konuşsa da ben eğdiğim başımı hiç kaldıramamış, tek kelime edememiştim. Battıkça batıyor, gizlemeye çalıştığım kimliğim burunda çıkan sivilce gibi kendini belli ediyordu.
...
Hemşire ve bir sağlık çalışanı Hamza amcayı ameliyata hazırlarken ben de koridorda oturmuş bekliyordum. Birol, yaşlı adamın oğullarını bir kez daha aramış ve babalarının ameliyata gireceğini söylemek için konuşuyordu.
Önce imam sonra doktor resmen kimliğimi deşifre etmiştlerdi. Birol'un benim hakkımda düşündüklerini bilmiyor ve kestiremiyordum ama bu durumda olmaktandan da acayip derecede muzdariptim. Defalarca kez ona aslında kim olduğumu söylemek istesem de bu fikrimden hemen vazgeçmiş ve bundan hep kaçmıştım. Çünkü her şey ortaya çıktığında beni terk etmesinden korkuyordum. Bana aşıktı ve sevgisinden de adım kadar emin olduğum birini kaybetmek istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMGELER - GAY
RomantiekPsikolojik hasta olan bir asker ve psikiyatristin hikayesi...