25. bölüm : DOĞRU YER, DOĞRU ZAMAN, DOĞRU KİŞİ

2.1K 151 105
                                    

Bugün Birol'la birlikte koyun otlatmaya çıkmıştık. Köyden epey uzakta bir yere geldiğimiz için ve hava kararmaya yakın köye döneceğimiz için annesi bize azık ( yiyecek bir şeyler ) hazırlamıştı. İlk defa bütün bir günümü doğayla iç içe geçireceğim çok heyecanlıydım.

Yaklaşık elli adet koyun ve kuzu yeşillikler de otlarken bizde ağacın gölgesine geçmiş etrafı seyrediyorduk. Birol, köydeki eski günlerinden bahsedip anlatırken az ilermizdeki durgun ve suyu berrak olan nehir ışıl ışıl parlıyordu. Buna sanırım yakamoz deniyordu. Gerçi o geceleri oluyordu ama güneşin ışıklarının nehirdeki yansıması, adeta göz kamaştırıyordu.

" Sefa'nın babasıyla konuştun mu? " diye sordum aklıma gelmişken.

Başını sallamıştı ama kaşları çatıktı. Sanırım ters bir durum vardı. " Babası inatçıdır demiştim. Onların kızlarıymış ve kimsenin hayatı kimseyi ilgilendirmezmiş. " dedi.

Üzüntüyle yüzüm anında düşerken " Herkese yardım etmen ve iyileştirmen imkansız. Bunda sakın kendini suçlama. " dedi.

Sanırım haklıydı. Birol, mesleğim ile ilgili resmen kulağıma küpe olacak bir türde altın öğüt vermişti bana. Duygularıyla hareket eden ve başarısız olduğum zamanlarda çok üzülen bir yapıya sahiptim. Özellikle işimde bu kadar çok duygusal olmak acaba danışmanlarım üzerinde olumsuz bir etki yaratır mıydı diye düşünmüyor değildim. Çünkü insanlar biz psikologlara en özel anılarını anlatıyor ve paylaşıyordu. Anlattıklarına zaman zaman üzülüp ağlamak eğer yanlışsa, onları nasıl anlayabilecektik ki?

" Hadi yüzelim mi? " diye sordum yanımdaki adama. Ağzındaki ince saman çöpünü bir o yana bir bu yana çeviriyor, koyunlara bakıyordu.

" Köpek getirmedik, koyunlar dağılabilir. Sen istiyorsan gir, ben koyunlara göz kulak olurum. " dedi.

Başımı hafifçe oynatarak " Sen bilirsin. " dedim ve ayaklanarak az ilerideki nehre doğru adımladım.

" Fazla derin değil ama sen yine de dikkatli ol. " diye seslenen adama elimle tamam işareti yaptım ve yürümeye devam ettim.

Nehrin tertemiz suyunun yanında etrafta türünü bilmediğim kuşların cıvıltısını duyuyordum. Üzerimdekileri çıkarmadan ilk önce etrafıma bakındım. İn cin top oynuyordu ve bizden başka kimse yoktu. Hem eminim ki birileri burada olsa ya da  gelecek olma ihtimali olsa Birol asla yüzmeme izin vermeyecekti. Bunun bilincinde ki rahatlıkla ilk olarak tişörtümü eteklerinden tutarak yukarıya doğru sıyırmış ve kenara bırakmıştım. Ardından elim hemen pantolonumun düğmesine giderken gözlerim ilerde oturan adama kaymıştı. Pür dikkat beni seyrediyordu. Eminim ki biraz sonra yüzmek için, daha doğrusu bana yakından bakmak için burada bitecekti. Sırıtarak pantolonumu da çıkardıktan sonra sadece baksırımla kalmıştım. Birol ise karşısında ilk defa beni çıplak gördüğü için kızarmıştı. Yerinde oturumunu düzeltirken  renginin değiştiğini buradan görebiliyordum.

Hafifçe ayağımı nehrin suyuna bandırıp suyun sıcaklığına baktım. Ilıkdı. Daha öğlen olmamasına rağmen güneş, suyu ısıtmıştı. Dikkatli bir şekilde kenarda duran ağaçların dallarından tutunarak kendimi suya bırakmıştım. Başta her ne kadar su ılık olsa da içeri girmemle soğuk olduğunu anlamıştım. İstemsizce ürperirken derin bir nefes aldım ve suya alışmak için komple vücudumu suya daldırdım. Bir kaç saniye sonra çıkmış ve derin bir nefes almıştım. Su gerçektende harikaydı. Seviyesi tam da bel hizamdaydı ve aşırı derece de berraktı. Üstten baktığımda ayaklarımın bastığı küçük çakıl taşlarınının rengini bile görebiliyordum.

Uzun süredir yüzmediğim için ve böyle ter temiz bir nehirde yüzme fırsatı bulduğum için suyun keyfini doyasıya çıkarıyordum. Sırt üstü yüzüyor, balıklama dalıyor, suyla resmen oynuyordum. Gerçekten de aşırı keyifliydi ve Birol çok şey kaçırıyordu. Koyunların karnını doyurduğunu ve uslu uslu yeşilliklerin üstünde yattığını görünce Birol'u da çağırma fikri gelmişti aklıma. Tam elimi kaldırıp ona seslenecekken gördüğüm şey karşısında donup kalmıştım. Su resmen bir anda buz kesmişti.

İMGELER -  GAY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin