Sinirli ve kızgın olduğum bir zamanda Birol’a köye gitmeyeceğimi söylesemde kendimi köyde bulmuştum. Nasıl bu kararı vermiş ya da nasıl ikna olmuştum bilemiyordum. Birol sadece ‘ Köye gideceğiz. ‘ demişti ve gelmiştik. Bana sormadan benim adıma kararlar alması her ne kadar yanlış olsa da ve ben bu yüzden gelmek istemediğimi net olarak söylesemde bu konu hakkında hiç konuşmamışık. Öyle ki yolculuk esnasında bile gelmek istemediğim yere niye gidiyorsun diye kendimi sorgulamak aklıma bile gelmemişti.
Olan olmuştu. Bundan sonra Birol’a bu konuyu açmanın ve benim adıma karar almasının doğru olmadığını söyleyecek değildim. Çünkü zaten fikirlerimiz ve düşüncelerimiz hiç uyuşmuyordu. Eminim ki ne kadar bunun doğru olmadığını söylesem anlamayacaktı ve yine kendimizi tartışmanın içinde bulacaktık. Hiç gerek yoktu.
Birol, doğup büyüdüğü köyüne tekrar gelmesiyle adeta yeniden doğmuş gibiydi. Yüzü sürekli gülüyor ve heyecanla bana etrafı tanıtıyordu. Küçükken top oynadıkları ve koşturdukları alan, yüzdükleri tarım kanalı, okuduğu okul... Her yerde bir anısı vardı. O geçmişe yad ederek heycanlı bir şekilde bana buraları gösterirken bende ister istemez kendimi, geçmişimi sorgulamaya başlamıştım. Acaba bende köyde doğmuş olabilir miydim? Bilmiyordum. Çocukluğumla ilgili hatırladığım tek şey soğuk yurt odalarının içindeki beni sahiplenen sıcak insanlardı.
Birol arabayı bir köy evinin önüne park ederken etrafa huzurlu bir şekilde baktı ve kendi kendine ‘’ Hiç değişmemiş. ‘’ diye söylendi. Ailesiyle görüşmediğini biliyordum ama köyüne uzun zamandır gelmediğini ve bu kadar özlem duyduğunu hiç bilmiyordum.
Gülümseyerek dalmış bir şekilde ona bakarken bir anda bize doğru koşturan çocukların arabanın etrafını sarmasıyla irkildim. Daha ne olduğunu anlamadan Birol hemen arabadan inmişti bile. Çocuklara sarılıp öpüyor, kimin çocukları olduğunu soruyordu. Bende derin bir nefes alarak arabadan aşağı indim ve çocuklarla konuşan adama ‘’ Geldik mi? Burası mı eviniz? ‘’ diye sordum.
Benim konuşmamla çocuklar bana bakakalmıştı. Her ne kadar çocukları sevsem de çocuklar benim yanıma gelmiyordu. Sadece uzaktan özenerek bakıyorlardı. Oysa ki benim gibi Birol’u da tanımıyorlardı, ama Birol’la hemen iletişime geçmişlerdi. Sanırım kan kanı çekiyordu ve çocuklar bile daha önce görmediği birini köylü olarak bilip, kaynaşabiliyorlardı.
Birol çocuklarla konuşurken ‘’ Anne dayım geldi. ‘’ diye bağırıp bize doğru koşan çocuğu gördüm. Bu çocuk Birol’un yeğeni olmalıydı. Birol, onu görmesiyle kucağındaki çocuğu indirmiş ve kollarını açarak hafifçe yere çömelmişti. Bende gülümseyerek Birol’un yanında yerimi almıştım. Birol ve ben çocuğun dayısının açtığı kolları arasına koşmasını beklerken, küçük çocuk Birol’u es geçmiş ve kollarını benim bacağıma dolayarak sarılmıştı. Şaşkınlıkla Birol’a bakıp gülerken Birol’da gülerek çömeldiği yerden kalkmış ve çocuğa ‘’ Oğlum burada dayın var len. ‘’ diye köylü şivesiyle sitem etmişti.
Küçük çocuğun beni tanımamasına ve yanımda dayısı olmasına rağmen bana sarılması bende duygu boşalmasına sebep olmuştu. İlk defa bambaşka bir sevilme duygusunu tattığım için gözlerim dolmuştu. Hemen bacağıma sarılan küçük çocuğu kucağıma aldım ve kızıran yanaklarından öptüm. Küçük çocuk minik tombul ellerini omzuma koymuş hayran hayran bana bakarken, Birol’da bize yaklaşarak çocuğu öpümüştü. Şuan Birol’la o kadar yakındık ki dışardan bizi gören birisi, Birol çocuğu değilde beni öpüyor sanırdı. Nitekim öyle de olmuştu. Kucağımda ki çocuğu sevip öpen adama bakarken yanağımda hissettiğim sıcaklıkla öksürmeye başladım. Birol o arada beni de öpmüştü. Hemen etrafı kontrol edip çocuklara bakarken, Birol benim bu tedirgin halime elleri belinde keyifle gülüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMGELER - GAY
RomantiekPsikolojik hasta olan bir asker ve psikiyatristin hikayesi...