13. bölüm : İSTANBUL

2.4K 169 62
                                    

‘’ Daha önce İstanbul’a gelmiş miydin? ‘’ diye sordum yanımda ki adama.

Etrafı izlerken ve bana bakmadan ‘’ Geldim. ‘’ diye cevap verdi.

İstanbul’daydık. Eşyalarımı almak için gelmiştik buraya. Birol’a her ne kadar İstanbul’a kendim gelip, işimi de kendim halledebileceğimi söylesem de gelmek istemişti. Aslında buraya kendim gelmeliydim çünkü haftalardır hazırlandığım şempozyum yarındı. Birol asıl mesleğimi bilmiyordu. Konuşma yapacağım üniversiteye de onunla gidemezdim. Tam da bu yüzden kendim gelmeyi istemiştim ama ‘ Sen de diğerleri gibi bırakıp gideceksin. ‘ dediği için onu da getirmek zorunda kalmıştım. Şimdi ise ne yapacağımı hiç bilmiyordum. Her ne kadar onu yalnız bırakıp ortadan da kaybolamayı istemesem de  şempozyuma da bir şekilde katılmam gerekiyordu. Bir yanda işim, bir yanda da o vardı. İki arada bir derede kalmıştım.  Aslında yarına daha çok vardı ve bir yalan bulup birkaç saat ondan izin alabilirim diye düşünüyordum ama onu yalnız bırakmak da hiç içimden gelmiyordu.

‘’ Büyüleyici de mi? ‘’ diye sordum boğaza bakıp dalan adama.

Konuşmamla daldığı yerden gözlerini kaçırdı ve ‘’ Öyle. ‘’ dedi.  Her ne kadar İstanbul'a geldiğini söylese de yabancı gibiydi buralara. Belki de özlemdi onda gördüğüm. Ama gerçek şuydu ki sırf buraya benim için ve beni kaybetmemek için gelmişti.

‘’ Nerde oturuyordun sen? ‘’ diye sordu bana ellerini cebine koyarken.

Gözümle yoldan geçen arabalara bakıp taksi ararken ‘’ Cihangir ‘’ diye cevapladım.

Hemen bi taksi görmemle elimi kaldırmış ve birkaç adım atmıştım ki Birol kolumdan tutarak beni durdurmuştu. Gülümseyerek ona baktım ve başımı bi tık sağa çevirerek ne olduğunu sordum.

‘’ Cihangir buraya çok da uzak değil. Az yürüsek. ‘’ dedi. Dudaklarının kenarı kıvrılmış ve kısılan gözlerle hafifçe gülümseyerek sormuştu. Sanırım İstanbul’u çok özlemişti.

Gülümseyerek başımı salladım ve ‘’ Olur. ‘’ dedim.

Şarkılara, şiirlere ve filmlere konu olan bu şehir, Birol’u bir kez daha büyülemişti. Yanımda ellerini cebine koyup yürürken uzaklara dalıyor, derin nefes alıp veriyordu. Huzurlu ve mutlu olduğunu anlıyabiliyordum çünkü, tıpkı bende onun gibiydim. İstanbul’a, çocukluğumun ve gençliğimin geçtiği bu yere tekrar gelmek çok güzeldi. Bu çok farklı bir duyguydu benim için. Sanki uzun bir seyehate çıkmış ve tekrar buraya gelmiş gibiydim. Hem çok iyi tanıyor hem de yabancı gibi.

...

‘’ Bakalım benim fakir haneyi beğenecek misin? ‘’ dedim evimin kapısını açarken.

Eski olsa da tarihi bir yapı olan, altı katlı bir apartmanın en üst katında yaşıyordum. Tek başıma yaşadığım için ve öğrenci olduğum için çok büyük bir evim yoktu. Bir salon ve bir tane odadan oluşan, herkesin kutu gibi diye tabir ettiği bir evde yaşıyordum. Hocalarım her ne kadar benim için başka bir ev bulsa da, ya da arkadaşlarım daha büyük bir evde beraber yaşamayı teklif etseler de kabul etmemiştim. Sonuçta herkesin kendi evi gibisi ve sevdiği gibisi yoktu. Küçüktü ama bana yetiyordu. En önemlisi ‘ Benim evim ‘ diyebeleceğim bir yerdi.

‘’ Estafurullah. ‘’ dedi ellerini cebinden çıkarırken. Yol boyu o eller hiç cebinden çıkmamış, semtte ki insanlara da garip garip bakmıştı. İstanbul’a ilk kez gelmiyordu ama Cihangir’e de hiç gelmemişti.

Kapıyı açarak anahtarı aldım ve kenara çekilerek ik önce onu buyur ettim. Tam içeri girecekken  durdu ve hafifçe eğilerek, ‘’ Ayakkabıları çıkarayım mı? ‘’ diye sordu. 

İMGELER -  GAY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin