1.2

505 27 4
                                    

Bütün günüm Zayn ve Troan'la geçmişti. Muhabbet edecek çok zamanımız olmuştu.

Öğlene doğru kar yağışı şiddetlenmiş ve bu hepimizi şaşırtmıştı.

''Çok fazla ve hızlı yağıyor.'' dedim.

''Bu güzel bir şey. Karı severim.'' dedi Troan.

''Ben de severim ama bu kadar çok yağması şaşırtıcı. Üstelik ilk günden.''

''Çok düşünme. Bunu Tanrı'nın bir hediyesi olarak gör.'' dedi ve gülümseyip elimi tuttu. Elimi tutmasıyla beni çekerek bahçeye doğru sürüklemesi bir oldu.

''Troan, neler oluyor?'' dedim gülerken.

Saniyeler içerisinde bahçeye gelmiştik. Öğle arasında olduğumuz için herkes dışarıdaydı ve karın tadını çıkarıyorlardı.

Herkes çok eğleniyordu. Arkadaşlarım burada olsaydı ben de eğlenebilirdim. Liam Hazel'i kovalardı biz de onları izleyip kahkahalara boğulurduk. Zayn, ben ve Destiny'ye arkamızdan birer kar topu atar ve kahkahalarımızı boğazımıza dizerdi. Ardından kendisi okulu inletecek büyüklükte bir kahkaha atardı. Onun kahkahasını da arkasından kar topu atan bizim süper espri makinesi Dominic keserdi. Tıpkı geçen yılki gibi.

Kafama çarpan kar topuyla geçen yılki anılarımdan sıyrıldım ve korkak bakışlarla Troan'a baktım. Bana bakıp gülüyordu.

''Hey!'' dedim ve güldüm. ''Bu hiç adil değildi!''

''Kar topu savaşında adil olmayacaksın. Rakibinin en boş anını yakalamalısın.'' dedi bilmiş bir tavırla.

''Demek savaş ilan ediyorsun.'' dedim gözlerimi kısarak.

''Aynen öyle, Bayan Fawer.''

''Pekala. Gazabımdan sakınınız Bay Styles. Çünkü arkadaşım olmanız hiçbir şeyi değiştirmeyecek.'' dedim ve hızla eğilip avucuma kar topladım. Eldivenlerimin olmaması dezavantaj olsa da pek önemli değildi.

Hızla önüme döndüm ve kar topunu Troan'a attım.

Kar yağmaya devam ediyordu. Ben ve Troan ise savaşa başlamıştık. Bana attığı hiçbir kar topu ıskalamazken benim attıklarım nadiren ona değiyordu. Böyle olmazdı, onu böyle yenemezdim. Bir strateji geliştirmeliydim. Ya da sadece kaçmalıydım.

Yavaş adımlarla ona yaklaştım ve elimdeki kar topunu ona attım. Kahkahalar atarken kaçmak için adım attığımda ayağım kaydı ve geriye doğru düşmek üzereydim. Ama Troan belimi kavradı ve ben düşmeden önce beni tuttu. Ona sıkıca tutundum ve derin bir nefes verdim.

''Aman Tanrım. Böyle planlamamıştım.'' dedim.

''İyi misin?'' dedi.

''Evet. Sadece, biraz korktum.'' dedim.

Ben onun beni doğrultmasını beklerken o gözlerini gözlerime kenetledi. Gözlerimi sürekli kaçırmaya çalıştım ama pek başarılı olamadım.

Boğazımı temizledim. Belki kendine gelip beni bırakır diye. Ama işe yaramadı. Bana bakmaktan vazgeçmiyordu. Gözlerimi aşağı indirdim ve ona bakmamaya çalıştım.

''Heaven,'' dedi. Gözlerimi kaldırıp ona baktım. ''benden nefret etmeni istemiyorum.'' dedi.

''Senden nefret etmiyorum.'' dedim.

Gülümsedi.

''Zayn'in yanına gitmek istiyorum.'' dedim.

Beni bir an önce bırakmasını istiyordum. Bu garip hissi ilk kez beni matematik sınıfında öpmeye çalıştığında hissetmiştim.

locked out of heavenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin