Destiny dans edenlere baktı ve Liam'ı bulunca parmağıyla onu işaret etti.
''Bak orada.''
''Teşekkür ederim.'' dedi Zayn ve yanımızdan uzaklaşıp Liam'ın yanına gitti.
Neler oluyor der gibi baktım Destiny'ye. Burada kesinlikle bir şeyler dönüyordu. O da bilmiyorum anlamında dudaklarını büzdü. Derin bir iç çektim ve Zayn'i izlemeye başladım.
Zayn dans edeb Liazel -bu tamamen Hazel'in uydurduğu bir şey- çiftinin yanına ulaşıp Liam'a bir şeyler söyledi. Çok geçmeden aynı gerginlik Liam'ın da yüzünde belirdi ardından Liam Hazel'ı yanımıza gönderdi. Zayn ve Liam spor salonundan çıktılar. Hazel ise yanımıza geldiğinde oldukça yorulmuştu.
''Tanrım, seksenlerdeki enerji de neyin nesi böyle?'' dedi ve güldü.
''Ben lavaboya gideceğim.'' dedim ve masadan çantamı aldım. Spor salonundan çıktım ve koridorda ilerlemeye başladım.
İçimden bir ses kötü bir şeylerin olduğunu ve içinde Zayn ve Liam'ın da olduğunu söylüyordu. Bu aralar içimdeki ses hep kötü şeyler söylüyordu.
Koridorda yürümeye devam ettim ve kapalı yüzme havuzunun kapısını da geçtikten sonra zemin kata çıkmak için merdivenlere yöneldim. Yukarı çıktığımda koridorun sağını ve solunu kontrol ettim. Burada olabileceklerini düşünüyordum ama koridora sessizlik hakimdi. Peki bu iki aptal nereye gitmişti?
Pekala Heavs, bu okul küçük değildi. Gidebilecekleri birçok yer vardı. Şimdi, düşünmeliydin. Zayn ve Liam endişeli bir şekilde nereye gitmiş olabilirlerdi?
Bahçe? Neden olmasındı.
Okuldan çıkmak için sola döndüm ve biraz ilerledikten sonra kapıya ulaştım. Kapının kapalı olduğunu görünce panikledim. Kapıyı ittim ama açılmadı. Ben de itmeye devam ettim. Açılmıyordu, açılmıyordu! Lanet olsun! Acaba bu partinin bir parçası mıydı? Hadi ama bir kapıyı dışarıdan zincirle kapatmak hangi partinin bir parçası olabilirdi ki?! Cadılar bayramı olsaydı hadi neyse.
HARRY
''Hiçbir bahane duymak istemiyorum! Sadece onu bu lanet okuldan çıkaracaksınız anladınız mı?!'' diye gürledim.
''Ortaya çıkmaman gerekirdi!'' dedi Liam.
''Ama çıktım!'' dedim ve sinirden kahkaha attım. Bu ikisi bir haftada nasıl da bu kadar aptallaşabildiler? ''Şimdi, tekrar söylüyorum. Heaven'ı buradan götüreceksiniz. Louis'nin aptal aç vampirleri dışarıda dolaşıyor! Bu aptal ergenler birbirlerine bu kadar yakın durarak kan kokusunu tek bir noktada yoğunlaştırıyorlar! Parti alanında! Ayrıca müziği duymamaları imkansız!''
HEAVEN
Okul bahçesinde iki kişi vardı. Yiyişiyor muydu o iki aptal?
Hey, hey o-o kafasını mı düşürdü? Ne?! Kafası? Ama. O? Attığım çığlıkla okulu inlettiğime ama son ses müzik yüzünden kimsenin beni duymadığına emindim. Zombiler gerçek miydi? Dışarıdaki zombi miydi? Tanrım!
Beni kimse duymazken o duydu ve bana döndü. Bu çığlığımı arttırmıştı. Üstelik ağzı ve çenesi kana bulanmıştı. Okul bahçesindeki ışıklandırma yüzüne düşüyor ve bu onu çok daha korkunç gösteriyordu.
ZAYN
''Çığlığı duydunuz mu?'' dedi Liam endişeyle.
Aman Tanrım, bu sesi tanıyordum.
''Heaven.'' dedim nefes alışverişlerim hızlanırken.
Yanına gidecektim ki Harry kolumu tutup bana engel oldu.
''Git ve aptal kuzenime haber ver. Ayrıca kurtarmanız gereken ergenler var.''
''Bırak beni Harry. Heavs -''
''Sana ne diyorsam onu yap!'' dedi ve koşarak uzaklaştı.
Hızla kafamı Liam'a çevirdim.
''Liam, Heavs'ın yanına gitmeliyim. Onu merak ediyorum.''
''Endişelenme, Harry'nin onu kurtarmaya gittiğini biliyorsun. Ve onu kurtarmadan asla buradan gitmez. Şimdi, bizim kurtarmamız gereken başka insanlar var.''
HARRY
Heaven'ı bulduğumda kapının önünde öylece durduğunu ve çığlık attığını gördüm.
Koşarak ona ulaştım ve onu geri ittim ardından kapıya ulaşıp kapıdaki acemi vampiri korkuttum. Louis'nin saldığı aptal yeni vampirlerden olduğundan emindim.
Vampir buradan uzaklaşırken Zayn'i sayıklayan Heaven'a döndüm. Resmen şok geçiriyordu. Titriyordu. Duvara sinmişti. Ayaklarını iyice kendine bastırmıştı.
Yanına vardım ve kollarını tuttum.
''Hey, sakin ol.''
''Zayn... Zayn... Zayn!''
''Hey, Zayn birazdan burada olacak. Sakin ol.''
''Sen kimsin? Bırak beni.'' dedi ve kollarını çekiştirdi.
''Lütfen sakin ol. Ben sana asla zarar vermem.'' ben ona bakmaya bile kıyamıyordum ki. Üstelik sesimin yumuşak çıkmasına da engel olamıyordum. Ona bu kadar yakın olmayalı uzun zaman olmuştu. Yaklaşık olarak bir hafta. Bu benim için çok uzun bir süreydi.
''Zayn!'' diye bağırdığında Troan geldi ve benim gibi Heaven'ın önünde diz çöktü.
''Heaven?''
''Troan, Zayn nerede? Bu kim? Dışarıda biri vardı Troan. Birinin kafasını kopardı.'' çok korkuyordu.
''Shh, sorun yok Heaven. Her şey yolunda.''
''Hayır!'' dedi ve ellerini Troan'ın göğsüne koyup onu itti. ''Hiçbir şey yolunda değil aptal! Zayn'i bulun!''
''Onu eve götürmeliyim.'' dedim.
''Hayır Harry. Sen götüremezsin.''
Haklıydı. Onu evine ben götüremezdim.
Heaven'in yanağını okşadım ve gözlerine baktım. Onu etki altına alacaktım.
''Bunları ve beni hiç görmedin Heavs. Partiden ve Troan'ın saçma muhabbetinden çok sıkıldın. Parti erken bitti ve Troan seni eve bıraktı. Sabah uyandığın zaman tek hatırladığın bu olacak.'' dedim ve elimi yanağından çektim.
Sakinleşmişti ama hala sık sık nefesler alıyordu. Sakinleşmiş olması iyiydi.Yüzüme konan kısa süreli buruk gülümsemenin ardından ayağa kalktım.
''Harry.'' dedi Troan.
Ona döndüm.
''Doğru olanı yaptın.''
Gözlerimi devirdim ve ellerimi ceplerime koyduktan sonra kapıya doğru yürümeye başladım.
''Benim yaptıklarım sorgulayabilecek son kişisin kuzen.'' dedim ve sonunda kapıya ulaşıp kapıyı ittim Biraz zorlansam da sonunda zincir parçalandı ve kapı açıldı.
HEAVEN
''Eve bıraktığın için teşekkür ederim.'' dedim arabadan inmeden önce.
''Rica ederim.'' dedi ve gülümsedi.
Arabadan ineceğim sırada tekrar konuştu.
''Heaven?''
''Evet?''
''İyisin değil mi?''
''Sanırım. Yani çok yorgun hissediyorum ve boğazım ağrıyor.''
''Pekala,'' dedi ve derin bir nefes verdi. ''iyi geceler.''
''İyi geceler.'' dedim ve arabadan indim.
-------------------------------------
Bütün hikayeyi yazmak için sabırsızlanıyorum ya :D çok güzel olacak :) LOOH'un büyümesi umuduyla :D öptüm çok çok
Multimedia: Harry'nin Heavs'ı etki altına aldıktan sonraki buruk gülümsemesi :')
ŞİMDİ OKUDUĞUN
locked out of heaven
Fanfiction''Adının anlamını biliyorsun değil mi, Heaven?'' dedi eliyle yanağımı okşayıp yeşil gözlerini gözlerimle buluştururken. ''Evet, cennet.'' dedim gözlerimi ondan kaçırırken. ''Adının hakkını veriyorsun, Heaven...'' dedi ve yüzüme yaklaştı. ''Tanrı...