4.5

378 28 9
                                    

Mayıs 2014

"Her an yanımda olduğun zamanları öyle çok özlüyorum ki..." dedim ve masanın üzerindeki ellerini tuttum.

"Heaven, bunun ne kadar ciddi bir konu olduğunu daha önce defalarca anlattım. Bunu kendimden çok senin için yapıyorum."

"Biliyorum," bir nefes verdim ve gözlerimi kapatıp açtım. "ama kalbime söz geçiremiyorum. Seni çok özlüyorum. Bana hak vermelisin, ben senin aniden penceremden gelmelerinle büyüdüm ve öyle alıştım. Şimdi sevgilin olmama rağmen seni daha az görüyor olmak -" cümlemi tamamlamama izin vermedi. Ellerimi avuçlarının arasına aldı ve dudaklarına götürüp defalarca öpücükler kondurdu. Ardından ellerimi yanaklarına koydu.

"Bunu düşünme şimdi. Daha önemli bir konumuz var; doğum günün. Ne planlıyoruz?" dedi gülümseyerek.

"Büyük bir şey istemiyorum. Yanımda annemler ve siz olun bana yeter. Senin varlığın dünyalara bedel benim için."

Harry gülümsedi ve ellerimi serbest bıraktı.

Önümde duran sıcak çikolatadan bir yudum daha alırken sevgilimi izliyordum.

"Seni seviyorum. Bunu asla aklından çıkarma tamam mı?" dedi.

2015

Kanada'da geçirdiğimiz o günden sonra hızlıca Alaska'ya geçmiştik. Harry'nin dediğine göre burası güvenli bir yerdi.

O gün, Harry Lilia dediği arkadaşıyla konuşmuş ve pastaneyi kontrol ettirmişti. Pastane hala açıktı ve iyi müşteri alan bir yerdi.

Harry, Lilia'ya pastaneye gelen gidenleri kontrol etmesini, Louis veya Louis'nin çevresinden herhangi birinin gelmesi durumunda hemen kendisini aramasını, Johannah ve Lottie'yi sıkı takip etmesini söylemişti. Ayrıca yakalanmamasını da söylemişti.

Bense büyüyü bozduğumu bizimkilere söyleyememiştim. Bana kızmaları bir yana, Harry'ye benden habersiz yeni bir büyü yapabilirlerdi ve ben buna izin veremezdim. Bu yüzden onlara söylemeyi düşünmüyordum, en azından şimdilik.

Elimdeki çantayı koltuğa bıraktım ve bir nefes verip Harry'ye döndüm.

"Bu Louis denen adam gittikçe canımı sıkıyor." diye itiraf ettim.

"Bir de bana sor. Yıllarca bana söylediği cümlelerin korkusuyla yaşadım. Tam vazgeçtiğini düşünürken tekrar karşıma çıktı ve her şeyi mahvetti. Şimdi bir kez daha geldi." dedi ve kendini tekli koltuklardan birine attı.

"Bunun bir sonu yok mu?" dedim sıkıntıyla.

"Var," dedi ve gözleri yüzümü hedef aldı. "ikimizden biri ölecek ve oyun bitecek." O kadar kararlı konuşmuştu ki nefes alamamıştım.

"Ama kötü olan o. Ölmesi gereken o, değil mi?" dedim.

"Bize göre kötü adam o. Ona göre ben. Kim akıllı olursa diğerini öldürür."

"O zaman akıllı ol, Harry."

3 gün sonra

- Zayn'in Ağzından. -

"Hoş geldin, Lilia." dedi Troan Lilia salona girerken.

"Haberlerim iyi değil." Lilia boş bir yere oturdu. "Lottie beni gördü."

"Ne?!" diye yükseldi Troan. "Ne demek seni gördü? Görmemeliydi! Tanrı aşkına sen beceriksiz bir cadı mısın?"

"Becerimi sorgulayacak son kişisin, Troan Styles. Ayrıca Lottie de en az bizim kadar uyanık biri."

locked out of heavenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin