4.9

219 16 6
                                    



JEREMY

Heaven'la konuştuktan sonra yeni komşularımızla tanışmaya karar verip evden kaptığım kurabiyelerle kapılarına gitmiştim. Kapıyı Cecelia olduğunu tahmin ettiğim kız açmıştı.

"Merhaba." dedi bütün sevecenliğiyle. Gülümsemesi güneş gibiydi ve beni kurutmuştu, dilim damağıma yapışmıştı.

"Merhaba." diyebildim zorlukla. Rezil olmamalıydım. "B-ben yan komşunuzum, adım Jeremy" elimdeki kurabiye tabağını hızla uzattım. "afiyet olsun."

Sanırım böyle yapmamalıydım. O an kendime lanet ettim. Bir kadınla konuşmayı asla beceremeyecektim sanırım.

Cecelia sıcak kahkahasını serbest bırakıp uzattığım tabağı aldı.

"Teşekkürler, afiyetle yiyeceğimizden emin olabilirsin. İçeri gelmek ister misin? Ebeveynlerim evde değiller ve ikizimle sıkılıyoruz. Bir arkadaş bizim için de çok iyi olur."

"İsterim, tabi ki. Yani ben de arkadaş edinmeyi severim."

Cecelia kapıyı iyice açtıktan sonra içeri girdim.

"Cecelia, gel ve yan komşumuz Jeremy'yle tanış."

Böylelikle kapıyı açan kızın Ashlynn olduğunu öğrenmiş oldum. Bu kadar benzemek zorunda mıydılar?

HEAVEN

Alaska'da geçirdiğimiz günlerin ardından tekrar yola koyulmaya karar vermiştik. Louis'in bizi bulamayacağı kalabalık bir yere, New York'a, gitmiştik.

Harry, Louis'nin Harry'nin evlerinden haberi olabileceği için onun evinde değil de kiralık bir evde kalmamızın daha doğru olacağını söylemişti. Bu yüzden şehir merkezine yakın, kalabalığın içinde bir ev tutmuştuk.

"Bu kalabalık güven veriyor." dedim etrafımızdan geçen insanlara bakarak.

"Çok özür dilerim, Heaven. Seni bu olayların içine sokmayı hiç istemezdim." sesi pişman çıkıyordu. Bu benim de canımı acıtmıştı. Suçlu hissetmesini istemiyordum.

"Harry, senin bir suçun yok." dedim. İnanmayan bakışlarını bana çevirdi. "Tamam, tam olarak senin suçun yok. Ben zaten istesem de istemesem de bu olayların içindeyim. Farkında mısın bilmiyorum ama Zayn ve Liam benim en yakın arkadaşlarım ve bu onları da ilgilendiren bir durum."

"Yine de bu kadar dahil olmamalıydın."

"Daha önce de olmuşum, Harry. Louis bizi Venedik'te yakaladığında ne dedi duymadın mı? Bana seni yeniden görmek güzel dedi. Demek ki daha önce de görmüş beni. Muhtemelen çocuklarla alakalı bir şeyler var ve ben de oradaymışım. Hatırlamıyorum, sanırım çocukların bu işte parmağı var."

Harry sessizliğini korudu. Ne söylersem söyleyeyim onu ikna edemeyecek gibiydim. Kendini suçluyordu.

"En azından tatil diye geldiğimiz yerden sorunsuz ayrılmanı isterdim."

"Bunları düşünmek yerine seninle New York sokaklarını gezmenin keyfini çıkarmak istiyorum, olur mu?" dedim.

Başını yavaşça bana çevirdi. Dudaklarının arasına yerleşmek isteyen küçük gülümsemeye fazla mani olmadı.

Kalbi bir başkasına ait...

Beynimde yankılanan cümleye kulak tıkıyordum. Bu tatilden sonra onu bir daha görebilir miydim bilmiyordum ama o sevdiği kadını bulmakta kararlıydı ve bulacağından emindim. Bu yüzden beraber geçirdiğimiz bu zamanlar bizim olsun istiyordum.

Aramızdaki kısa mesafeyi kapattım ve cebine sıkıştırdığı elinin bana sağladığı fırsata uyarak koluna girdim.

Önce ne yaptığımı anlamasa da daha sonra sorgulamadı. Koluna girdikten sonra başını kaldırdı ve yüzündeki gülümsemeyle doğruca ileri baktı.

locked out of heavenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin