0.9

619 43 1
                                    

Matematik sınıfına geldiğimde sınıfa göz gezdirdim. Herkes kendi halindeydi. Çoğu telefonlarını çıkarmıştı masaya. Derste neyle uğraşacakları belliydi.

Sınıftakilere göz gezdirirken Troan'ı gördüm. Üçüncü sırada oturmuş bir kitap okuyordu. Yanı boştu. Ben de boş sıralardan birine oturmak yerine onun yanına oturmayı tercih ettim. Matematik dersinde konuşacak birilerine ihtiyacım vardı.

''Oturabilir miyim?'' dediğimde başını kitaptan kaldırdı ve bana baktı.

''Ah, Heaven. Tabi ki.'' dedi ve gülümsedi.

''Teşekkür ederim.'' dedim ve gülümseyip yanına oturdum.

''Ne okuyorsun?'' dedim.

Kitabın kapağını kapattı ve bana gösterdi. ''Harry Potter Ateş Kadehi.'' dedi ve gülümsedi.

''Ah, Harry Potter ha?! Bayılırım. Ama sen yeni başlamışsın.'' dedim.

''Aslında bu seriyi üçüncü kez okuyuşum.'' dedi.

''Gerçekten mi?''

''Evet, Harry Potter serisinde farklı bir şeyler var sanki. Başka kitaplardan alamadığım bir tat alıyorum. Başka bir kitabı bitirdikten sonra elim yine Harry Potter kitaplarına gidiyor.''

''Ben de çok severim. Ama ben sadece bir kez okudum.'' dedim ve güldüm.

Troan da güldü.

''Liam'ı göremedim.'' dedi Troan.

''Ah, Liam şehir dışında. Bir müddet burada olmayacak.''

''Neden?'' dedi endişeyle ve kitabını kapatıp kenara itti. Ardından biraz daha bana döndü.

''Aslında biz de tam olarak bilmiyoruz. Büyük ailesiyle ilgili bir şeymiş. Gelince öğreneceğiz.'' dedim ve omuz silktim. Başımı önüme eğmiştim.

''Oh, umarım ciddi bir sorun yoktur.'' dedi Troan ve yüzüme iyice yaklaştı.

Amacı neydi bunun? Ağlayıp ağlamadığımı mı anlamaya çalışıyordu? Başımı hafifçe kaldırıp ona baktığımda burun buruna geldik. Kalbim delicesine çarpıyordu. Bu beni ürkütmüştü ve parmak uçlarım uyuşuyordu.

Gözlerinin dudaklarımda olduğunu fark ettiğimde istemsizce dudaklarımı içeri aldım ve birbirine bastırdım. Ardından önüme döndüm ve omuzlarımı geriye atıp dik durmaya çalıştım.

Troan da birkaç saniye sonra önüne döndü ve sağ ayağını sallamaya başladı. Elleriyle oynuyordu. Bu aptalın yanına oturmamalıydım. Beni öpmeye niyeti yoktu değil mi? Tanrım, bu iğrenç olurdu!

Kesinlikle buraya oturmamalıydım. Lanet olsun. Konuyu değiştirmem veya şu gergin havadan kurtarmam lazımdı ortamı.

''Harry'yi gördün mü?''

Ah, tabi ki gördü seni aptal. O Harry'nin kuzeni, Harry buraya onu görmeye gelmiştir.

''Harry mi?'' dedi şaşkınca. ''O nereden çıktı şimdi?''

''Ciddi misin sen? Harry buradaydı. Onu bahçede gördüm.''

''Bugün mü?'' dedi aynı şaşkınlıkla.

''Evet.'' diye savunmaya geçtim.

Acaba yanlış mı görmüştüm? Ama eğer ben yanlış gördüysem o neden bana gülümseyip el salladı ki? Hayır, hayır gördüğüm kişi kesinlikle Harry'ydi.

''Buraya geldiğini senden öğreniyorum.'' dedi. ''Ne için gelmiş olabilir ki?'' diye mırıldandı ardından.

Pekala Heavs. Kendime not; bir daha asla Stylesların işine karışma. İkisi de birbirinden kötü ve rezildi.

locked out of heavenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin