Haziran 2014
"Okuldakileri çağırmak istemediğine emin misin?" dedi Hazel.
"Eminim, sadece biz olalım istiyorum. Zaten Harry'yle fazla görüşemiyoruz bir de kalabalık bir parti düzenleyip ondan ayrı olmak istemiyorum."
"O zaman doğum günü işini bize bırak, sen sadece o günü bekle." dedi Destiny heyecanla.
Harry'nin ağzından;
"Geldim, baba." dedim salona girerken.
"Nerelerdeydin?"
Gözlerini önündeki sehpadan ayırmamıştı.
"Çocuklarla beraberdim. Heaven'ın doğum günü yaklaşıyor, biliyorsun. Hediye bakıyorduk."
Babam derin bir nefes verdi ve karşısındaki koltuğu işaret etti.
"Otursana." dedi.
Bir şeylerin yolunda olmadığı aşikardı. Davetini kabul edip koltuğa oturdum.
"Bir sorun mu var?" dedim.
Gözlerini sehpadan ayırmayınca ben de sehpaya baktım. Üzerinde duran zarfa bakıyordu.
"Bu nedir?"
"Bunu Lilia getirdi."
"Yani?"
"Bana hep neden pusula Heaven diye soruyordun. Sorunun cevabı o zarfın içinde."
Heaven, Annabell'in yerini gösterebilecek pusulaydı. Bunu bize söyleyen Lilia'ydı ama sebebini bilmiyorduk. Demek ki öğrenmişti.
Uzanıp sehpada duran büyük sarı zarfı aldım ve açtım. Zatfın ağzını açıp elimi içine soktum ve küçük fotoğrafı tutup çıkardım.
Gördüğüm fotoğraf beni çok ürkütmüş ve şaşırtmıştı. Heaven'ın neden eski zamanlardaki gibi giyindiğini ve bu fotoğrafı ne zaman çektirdiğini bilmiyordum. Anlam verememiştim.
"Heaven'ın böyle bir fotoğrafı olduğundan benim neden haberim yok? Bizim zamanımıza göre giyinip bize sürpriz mi yapmak istemiş? Üstelik bunun pusula olmasıyla ne alakası var?"
Babam bir nefes verdi ve yüzüme baktı.
"Üzgünüm Harry," diye başladı söze. "o Heaven değil. O, Annabell."
"N-ne diyorsun sen?" babamın yüzüne baktım ve şaka yapıyor olmasını umdum. Ama hala ciddiydi, hala aynı ifadeyle bakıyordu. Tekrar fotoğrafa baktım. "Gördüğüm şeyin farkındayım baba. B-bu Heaven. Ellerimde büyüyen kadın. Onun neye benzediğini iyi biliyorum. Bu fotoğraftaki kesinlikle Heaven."
Babam doğruldu ve ellerini birleştirdi. Göz teması kurduğumda konuşmaya başladı.
"Annabell'in vücut değiştirdiğini biliyorsun. Bu eski bedeni. Heaven'ın pusula olmasının sebebi de eski görüntüsü. Bu kaderin sana bir oyunu değil, Harry. Louis'nin aşkına saygı duymadığın için böyle cezandırıldığını düşünüyordun ya, öyle değil. Sen Heaven'ın hayatına hiç girmemiş olsaydın bile Heaven pusula olacaktı. Muhtemelen bir kan bağları var."
Babamın her kelimesi bedenimi uyuşturuyordu. Oturuyor olmama rağmen yere yığılacak gibi hissediyordum. Sertçe yutkundum.
"Pusulayı hazırlamak için Heaven'ın kanını kullanmaları gerekecek ama sadece kanı yeterli olmayacak. O kanın sadece diğer kanı, yani Annabell'in kanını, çekebilmesi için Heaven'ın ölmesi gerekecek. Pusulanın şaşmaması için, sadece Annabell'i gösterebilmesi için."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
locked out of heaven
Fanfiction''Adının anlamını biliyorsun değil mi, Heaven?'' dedi eliyle yanağımı okşayıp yeşil gözlerini gözlerimle buluştururken. ''Evet, cennet.'' dedim gözlerimi ondan kaçırırken. ''Adının hakkını veriyorsun, Heaven...'' dedi ve yüzüme yaklaştı. ''Tanrı...