2.2

462 29 21
                                    

Partiden önceki gün hazırlıklar için okul çıkışında ben, Blair, Hazel, Liam ve Nick kalmıştık. Blair ve Nick'in arasında bir şeyler oluyor gibiydi bu yüzden gönüllü olarak kaldığını tahmin ediyordum. Liam ise ne için kalmıştı hepimiz biliyorduk, değil mi?

Jo'nun mükemmel kazığından sonra listedeki başka bir pastahane ile anlaşmıştım. Bu partiyi kazasız atlatırsam kiliseye gidecektim.

''İş dağılımı yapıyoruz,'' dedi Blair ve eline bir defter aldı.

Bugün etek giydiğim için kendime lanet ettim. Hazırlık yapacağımızı biliyordum neden daha düzgün bir şeyler giymemiştim ki? Aptaldım.

''Nick ve ben masalar ve düzenlerle ilgileneceğiz.'' dedi ve Nick'e baktı. ''Heaven sen giriş ve girişin süslemesiyle ilgileneceksin.'' dedi ve bana baktı. Yalnızlıktan ölecektim sanırım. Neyse, vıcık vıcık aşklara şahitlik etmek istemiyordum. ''Hazel ve Liam siz de içerideki işlerle ilgileneceksiniz. Ama Liam senden özellikle DJ kısmıyla ilgilenmeni istiyorum.''

''Tamamdır.'' dedi Liam ve yerdeki su şişesini eline alıp çevirdi. Ardından kapağını açıp suyu içti.

''Başlayalım, o zaman.'' dedim ve omuzlarımı düşürerek giriş için lazım olan şeylerin bulunduğu kutuyu elime aldım.

*

Süslemeyi bitirmek üzereydim. Yani eğer yukarı kısmı halledebilirsem bitirecektim. Ama kısa boyuma mı yanayım yoksa altımdaki eteğe mi yanayım karar veremiyordum.

''Yardım etmeme izin ver.'' dedi Hazel ve kaşla göz arası vampir özelliklerinden birini kullanarak hızlıca bitirdi.

''Sanırım, bu vampirliğin işe yarar kısmı oluyor.'' diye mırıldandım.

O hafifçe gülümsedi.

''Heaven,'' dedi ve alt dudağını ısırdı. ''ben sizi çok özledim.'' dedi tek seferde ve bakışlarını kaldırarak bana baktı.

Ben de çok özledim, Hazel.

''Beni şimdi anlamanı beklemiyorum,'' dedi ve omuz silkti. ''ama bir gün beni anlayacaksın, Heaven. Doğru kişiyi bulduğunda, onun için her şeyi yapabileceğini göreceksin. Aklına gelecek her şeyi. Ve ben doğru kişiyi buldum.'' dedi ve bir nefes verdi. ''Size açıklamayı çok istedim ama sizi kaybetmekten korktum. Beni istemezsiniz diye korktum. Sizi yememden korkarsınız diye düşündüm.'' dedi. Son cümlesini biraz gülerek biraz ciddiyetsiz bir şekilde söylemişti. Ardından burnunu çekti ve ellerini omuzlarıma koydu. ''Ben hala aynıyım. Aynı Hazel'ım. Senin, Destiny'nin çocukluk arkadaşı, en yakını olan Hazel'ım. Aynı şekilde çocuklar da öyle. Hepimiz aynıyız.'' dedi.

Ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Ne söyleyebilirdim ki? Hazel hafif bir tebessümün ardından yanımdan ayrıldığında ona minnet duymuştum. En azından açıklama yapmama gerek kalmamıştı. Neyin açıklamasından bahsediyordum ki? Ben açıklama yapmamı gerektirecek hiçbir şey yapmamıştım.

*****

Hazırlıklar tamamlandıktan sonra Destiny ile elbise almak için bir mağazaya gitmiştik.

''Heaven, lütfen yeter.'' diye isyan etti. ''Günlerdir bir parti için elbise arıyorsun.'' dedi acıklı bir sesle. ''Ve bunu sen yapıyorsun, Heaven Fawer. Tanrım,'' dedi ve yukarı baktı. ''yakın arkadaşlarıma neler oluyor böyle? Yeni güncellemeden yararlanmayan tek kişi ben miyim?'' dedi.

''Bu benim partim, Destiny. Güzel olmak istiyorum.'' dedim.

''Yalan söyleme.'' dedi ve durdu. Ardından bana baktı. ''Ne için olduğunu ben biliyorum.'' dedi ve kolumdan çıkıp kollarını kenetledi. Ukala ukala bana bakarken gözlerini kısmıştı.

locked out of heavenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin