Harry gittikten sonra derin bir nefes verdim ve aklımı toparlamaya çalıştım.
Heaven'a karşı her şey normalmiş gibi davranmak gün geçtikçe daha da zor bir hal alıyordu. Harry ailesini öldürerek ona kötülük yapmış gibi görünebilirdi ama aslında farkında olmadan ona çok büyük bir iyilik etmişti. Heaven'a asla sahip olamayacağı bir aile, bir hayat vermişti.
Des, Heaven'i getirdiği zaman onu hepimiz çok sevmiştik, Harry dışında. Komşumuz olan Mabel ve Dipper'ın çocuk istediğini ben de Liam da biliyorduk. Heaven'a iyi bakacaklarından da emindik. Onun için Dipper ve Mabel'dan iyisi olamazdı. Heaven'ı onların kapısına bırakmıştık. Onlar da gerekli işlemleri gerçekleştirdikten sonra onu evlat edinmişlerdi. Dipper ve Mabel Heaven'ı evlat edindiklerinde Harry onları takip etmeye devam etmişti. Heaven'ı büyürken görmüştük ve onunla oyunlar oynamıştık. Zamanı geldiğinde de bizi kendiyle büyümüş gibi hatırlaması için etki altına almak zorunda kalmıştık. Aynı şekilde Destiny ve Hazel'ı da.
Dipper ve Mabel'ın çocukları olmuyordu. Mutluydular, durumları çok iyiydi, birbirlerine karşı saygı ve sevgileri sonsuzdu ama çocukları yoktu. Bu onların hayatlarındaki tek üzücü noktaydı. Denemelerine rağmen çocuk sahibi olamayınca bir çocuk evlat edinmeye karar vermişler ve Heaven'ı kapılarının önünde bulunca bunun bir işaret olduğuna inanmışlardı. Heaven'ı evlat edindikten sonra Mabel Jeremy'ye hamile kalmıştı. Dipper ve Mabel'ın Heaven'a olan tavırlarının değişmesinden, onu Jeremy'den ayrı tutmalarından çok korkmuştuk ama öyle olmamıştı. Dipper ve Mabel Heaven'ı öz çocuklarından ayrı tutmamış, sevgileri bir gram azalmamış aksine artmıştı. Onu öz kızları gibi seviyorlardı.
Merakıma yenik düşerek Heaven'in biyolojik anne ve babasını araştırmıştım. Bill ve Ashley.
Evli değillerdi. Üstelik uyuşturucu bağımlısı bir çiftti. Ashley'nin ailesi bu ilişkiyi hiçbir zaman desteklememişti, evlenmelerine karşı çıkmışlardı. Bill'i gözleri hiç tutmamıştı. Haklıydılar, Bill sabahlara kadar içen, her gün başka bir kadınla cinsel ilişki yaşayan ama sözde Ashley'ye aşık olan bir adamdı. Ashley buna inanıyordu.
Ashley hamile kaldığında Bill ve Ashley evleneceklerine inandıkları için mutlulardı. Ailelerinin izin vereceğini düşünüyorlardı ama öyle olmamıştı. Aksine Ashley'nin babası üçünü de öldüreceğine dair yemin etmişti. Bill Ashley'yi ve bebeğini kaçırmıştı. Aylarca saklanmışlardı.
17 Haziran 1997 günü Heaven doğmuştu. Ashley bir kez daha şansını denemek istemişti. Babasının yumuşayacağını düşünüyordu ama Bill'in planı başkaydı. Doğumdan birkaç gün sonra bir araba çaldı ve yola çıktılar. Başka bir yerde uyuşturucu satıcılığı yaparak kızı için yeni bir hayat kurmayı planlıyordu. Ne hayat ama!
Harry'nin onları öldürdüğü gece kullandıkları araba çalıntıydı yani.
Dipper ve Mabel ise onu gerçekten seviyorlardı.
Odamın kapısı nazikçe tıklatılınca aklımdaki düşünceleri bir kenara ittim ve boğazımı temizledim.
''Gel.'' dedim.
Kapıyı mahçup ve utangaç bir şekilde aralayan Heaven'ı gördüğümde içimi basan sıkıntıyı yok saymaya çalışarak gülümsemeye çalıştım.
''Girebilir miyim?'' dedi meşhur kedi yavrusu bakışını atarken.
''Girebilirsin.'' dedim gülümserken. Ona yalan söylemekten gerçekten nefret ediyordum.
''Şey,'' dedi ve tam karşımda durup elleriyle oynamaya başladı. ''annem aradı. Nerede olduğumu sordu ben de seninle olduğumu söyledim. Havadan dolayı endişeleniyorlarmış. Dışarı çıkmamı istemiyorlar. Eğer sorun olmazsa bu gece burada kalabilir miyim?'' dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
locked out of heaven
Fanfiction''Adının anlamını biliyorsun değil mi, Heaven?'' dedi eliyle yanağımı okşayıp yeşil gözlerini gözlerimle buluştururken. ''Evet, cennet.'' dedim gözlerimi ondan kaçırırken. ''Adının hakkını veriyorsun, Heaven...'' dedi ve yüzüme yaklaştı. ''Tanrı...