3.5

413 25 7
                                    

2013

Harry'nin sözünü dinlemeyip geldiğim partilerin birinden yine ağlayarak ayrılmıştım.

Böyle elbiseler giymeye alışık olmadığım için eğildiğimde eteğim açılmış ve fotoğrafım çekilip anında partideki herkese gönderilmişti. Zayn, Liam, Hazel ve Destiny de dahil! Herkes bana gülmüştü ve tekrar görmek istediklerini söyleyenler vardı. Çok utanç vericiydi!

Bu da yetmezmiş gibi Joe üzerime içki döküp nasıl göründüğümü merak ettiğini söylemişti. Kafayı yemek üzereydim! Aklıma gelen ilk şeyi yaptım ve partiyi terk ettim.

Partilere ayak uyduramıyordum ve kesinlikle bir parti kızı değildim. Harry'nin dediği gibi buralara ait değildim ben. Ne işim vardı ki burada? Bu kıyafetlerin içinde? Şuan pijamalarımın içinde odamda kitap okuyor olmam ve ya Harry'ye birlikte jenga oynuyor olmam gerekirken ben olmamam gereken kıyafetlerin içinde olmamam gereken bir yerdeydim ve kelimenin tam anlamıyla rezildim.

Hızlı bir şekilde koşarak evi arkamda bıraktım ve nereye gittiğimi umursamadan koştum. Topuz yaptığım saçım düşmüştü. Ellerimle gözlerimi sildiğimde elime bulaşan siyahlıktan makyajımın aktığını da anlamıştım.

Sonunda yorulduğumda durdum ve bir ağaca yaslandım. Soluklanırken aynı anda ağlıyordum. Yavaş yavaş yere doğru kaydım ve oturdum. Bacaklarımı kendime doğru çektim ve kollarımı dizlerime koyup ağlamaya devam ettim. Artık o okula gitmeyecektim. İstemiyordum.

Çok geçmeden telefonumu çıkardım ve Harry'yi aradım.

"Evet?" dedi mesafeli bir şekilde.

"Harry?" dedim ve tekrar hıçkırarak ağlamaya başladım.

"Aman Tanrım, Heavs sen ağlıyor musun?" dedi telaşla.

"Yanıma gel, Harry. Canım çok acıyor."  dedim ve onun yanımda olmadığını düşündükçe kendime engel olamadım ve hıçkırıklarıma engel olmadım.

"N-ne oldu, güzelim?" dediğinde başımı dizlerime koydum.

"Lütfen, gel. Bana kızgınsın biliyorum ama ne olur gel." dedim ve burnumu çektim.

"Geliyorum." dedi ve telefonu kapattı.

Onunla yine tartışmıştık ve o yine bana kızmıştı. Büyüdükçe bana karşı abim gibi davranması kanıma dokunuyordu. Bana neler olduğunu bilmiyordum ama onunla kardeş olmak istemiyordum.

Yaklaşık on dakika sonra adım seslerini duydum ve başımı kaldırdım.

Harry bütün çekiciliğiyle bana doğru endişeli bir şekilde geliyordu.

Kafamı bir kez daha dizlerime vurdum. Son zamanlarda aklımdan geçenler beni çıldırtıyordu. Ergenlik döneminin oyunu mu bilmiyordum ama rüyalarımda bile onu görüyordum.

"Heavs?" dediğinde alt dudağımı ısırdım ve daha şiddetli ağlamaya başladım. Tanrım, bana neler oluyordu böyle?!

Önümde çömeldi ve bir dizini yere koydu. Ardından elini çeneme koyup başımı kaldırdı. Gözlerimiz çakıştığında kalbim dışarı çıkacaktı.

"Böyle ağlamana sebep olan ne?" dedi sinirine hakim olmaya çalışarak.

"Bana sarılır mısın?" dedim ve kollarımı uzattım.

Harry bana sarıldığında tekrar hüngür hüngür ağlamaya başladım. Ona sıkıca sarıldım güvenli kollarında her zaman bulduğum huzuru hissettiğimde gözlerimi kapattım. Derin bir nefesle kokusunu içime çektim.

locked out of heavenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin