0.2

1K 64 7
                                    

Aradan geçen bir hafta içerisinde Troan Styles fırtınası dinmedi. Hazel ve Destiny için hariç. Bu çocuk üzerinde neden bu kadar durduruğumu bilmiyordum ama ondan nefret ediyordum. Okuldan gitmesini istiyordum. Liam ve Zayn Troan'la tanışmışlardı ve bazen takılıyorlardı. Bu da canımı sıkıyordu.

Ama şu an çok daha önemli işlerim vardı. Yarınki seksenler partisi için bir eş bulamamıştım ve bu beni strese sokuyordu.

Ha eğer bugüne kadar bütün partilerde eşin var mıydı derseniz evet vardı. Bugüne kadar bütün partilere Zayn'le katıldık ama bu sefer ona Destiny'yi davet etmesini söylemiştim. Zayn artık onu fark etmek zorundaydı.

Dersimiz edebiyattı ve ben şu an eşi olmadığını tahmin ettiğim çocukların listesini çıkarmaya çalışıyordum. Evet Heaven Fawer aşık olmazdı ama hiçbir partiye sap olarak da katılmazdı.

''Bayan Fawer?'' dedi Bay Gilbert.

''Evet Bay Gilbert?'' dedim ve başımı kaldırdım.

Sınıftaki herkesin bana bakmasıyla gerilmiştim.

''Siz yazarın bu kitabı hakkında ne düşünüyorsunuz?''

''Hangi kitap?'' dedim.

''Vampirler.'' diye cevap verdi Troan.

Ona baktığımda gülümsedi. Lanet çocuk. Sana sormamıştım ki ben! Çok geçmeden tekrar Bay Gilbert'a baktım.

''Ah, evet. Im, aslında kitabı tam okumadım ama... Okuduğum kadarıyla... zekice.''

''Bayan Fawer, bu kitabı size ödev olarak veriyorum. Haftaya sorumu cevaplandıracaksınız.''

Hiçbir şey söylemedim ve derin bir nefes verip saçımı kulağımın arkasına attım. Ardından tekrar önümdeki kağıda eğildim. Sorun değildi, ben kitap okumayı çok severdim. Bu yüzden o kitabı bir hafta içerisinde bitirecektim. Şu an başımda daha büyük bir sorun vardı!

*****

''Hadi ama Heavs, partiye onu davet etmelisin.'' dedi Destiny.

''Hayır Destiny. Ondan hoşlanmıyorum ve partiyi kendime zehir etmek istemiyorum.''

''Liam'ın dediğine göre Troan iyi bir çocukmuş. Biliyorsun geçen hafta bayağı takıldılar.''

''Bakın, isterse Kraliyet ailesinden olsun, umurumda değil. Partiye onunla katılmayacağım.''

''Yine ne kaçırdık?'' dedi Liam yanımıza varıp kolunu Hazel'ın omzuna dolarken.

''Heaven'a partiye Troan'la katılmasını söylüyoruz.'' dedi Destiny.

''Seni davet mi etti?'' dedi Zayn ben ve Destiny'nin arasına otururken.

''Hayır.''

''Bence Troan hakkında biraz önyargılısın. Bence oldukça iyi biri.'' dedi Liam.

Eğer bunu söyleyen Liam ise doğruydu. O insanları ilk görüşte analiz edebiliyordu ve söyledikleri doğru çıkıyordu. Mesela biri için gözüm tutmadı diyorsa o kişiden korkmalıydınız.

''Sen ne düşünüyorsun bu konuda?'' dedim Zayn'e.

Onun fikirlerini her zaman önemsemişimdir. Bu ekip benim çocukluk arkadaşımdı. Hayatımın çok uzun bir bölümünü onlarla geçirmiştim ve her zaman hayatımda olmalarını istemişimdir.

''Bence onunla katılabilirsin. En azından yeni bir arkadaş edinmiş olursun.''

''Pekala, pekala. Onu soracağım ama eğer reddederse ısrar etmeyeceğim.''

''Anlaştık.'' dedi Hazel ve ellerini çırptı.

Köşedeki masada yalnız oturup kitap okuyan Troan'a baktım. Sanki ona baktığımı hissetmiş gibi bana baktı ve gülümsedi. Ben de hafifçe gülümsedim.

Partiye onunla gitmek istemiyordum. Gerçekten bu beni çok rahatsız ediyordu. Ama partiye partnersiz katılamazdım. Bay Styles tek seçeneğimdi.

*****

''Troan?'' dedim dağıldığımız zaman. Herkes sınıftan çıkıyordu.

''Heaven?'' dedi ve gülümsedi.

''Nasılsın?'' dedim ve sevecen olmaya çalıştım. Ne kadar olabildiğim konusu tartışmaya açıktı.

''İyiyim, sen nasılsın?''

''İyiyim. Şey, bahçeye kadar yürüyelim mi?''

''Olur.'' dedi gülümserken.

Yan yana yürüyorduk ve ben ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Daha önce hiç sevmediğim birini partiye davet etmemiştim!

''Partiden haberin var değil mi?'' dedim koridorda yürürken.

''Evet, sanırım seksenler partisiydi.''

''Evet. Adından emin olmadığına göre gelmeyi düşünmüyorsun sanırım.''

''Aslında adını bilmiyorum çünkü ilgilenmiyorum. Ayrıca ben pek sevilmiyorum, bilirsin okula yeni gelen gizemli yakışıklı çocuk sevilmez bu bir klişedir.'' dedi gözlerini kısıp dalga geçerken.

Kendime engel olamadım ve güldüm. Hey, bu komikti!

''Yani?'' dedim hala gülümserken.

''Yani henüz düşünmedim ama katılmam büyük ihtimalle.''

''Şey eğer istersen bana eşlik edebilirsin ve ben de sana şu kötü bakan gözlerden daha erken kurtulman için seni onlarla tanıştırıp kötü imajını yok etmene yardımcı olabilirim.''

Önce benim gözümdeki gıcık çocuk imajını yok emen gerekiyordu Styles.

Önce durdu ve bana döndü. Sonra ben de durup ona döndüm. Gözlerime baktı ve gülümsemeye başladı.

Ne yapmam gerekiyordu? Gülümsemem yeterli olur muydu?

''Çok sevinirim.'' dedi gülümserken.

''O zaman. Partiye gidiyoruz?'' dedim soru sorarcasına.

''Evet. Seni kaçta almamı istersin?'' dedi hala gülümsüyordu.

''Yarın saat... Bilmiyorum, buna şimdi karar veremem.''

''Pekala, -''

''Numaranı alabilir miyim? Sana adresi ve saati mesaj atarım.''

--------------

Birkaç bölüm paylaşacağım. Çünkü bekledikçe bir şey değişmediğini fark ettim :D :D :D umarım beğenmişsinizdiir!

locked out of heavenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin