Bahçeden içeri girdiğimizde derin bir nefes aldım. Bu gece bu iş bitecekti.
Louis içeri girme önceliğini bana verdiğinde tereddütle ona baktım. Haberi olabilir miydi? Sanmıyordum.
Ayağımı kapı eşiğinden içeri attığımda son bir kez olsun Heaven'ı görmek istediğimi fark ettim. Onu özleyecektim.
İçeri girdiğimde kapıya dönüp Louis'nin içeri girmesini bekledim. Her şeyden haberi varmış gibi gülümsemiş ardından içeri girmişti. İçeri girdiğinde rahatlamıştım. Çünkü yüzündeki gülümseme 'kendi tuzağına düştün Styles! Sen içeridesin bense dışarıda ve ben içeriye girmeyeceğim. Sende benim acemi vampirlerimle birlikte vampir kızartması olacaksın!" der gibiydi. Ama içeri girdiğinde bunun doğru olmadığını anlamamı sağlamış oldu.
"Benimle gel." dedi eli tekrar omzumla buluşurken. Sabaha kadar ona tahammül etmek zorundaydım ve bu zor olacaktı.
Büyük salona ilerlediğimizde kan kokusu yoğunlaşmıştı. Partide insanlar vardı. Gerçek bir vampir partisiydi.
Louis bana memnun bir şekilde güldüğünde karşındaki manzaraya bakmayı tercih ettim. Onun suratını görmektense çiftleşen ayıları görmeyi tercih ederdim. Karşımda öyle bir şey yoktu tabi ki.
Louis onu selamlayan birkaç kişiye karşılık verdikten sonra tekrar elini omzuma attı ve beni kenardaki masaya doğru götürdü. Bu gece o ne isterse o olacaktı. Sabah olup güneş doğduğunda ise benim istediğim olacaktı ve küle dönecekti.
Deri koltuğa oturduğumuzda Louis yanındaki adamın kulağına bir şeyler söyledi.
Kollarımı kenetleyip etrafı incelemeye başladım. Koyu renkli perdeler hala sonuna kadar kapalıydı. Ortama loş bir ışık ve yüksek sesli bir müzik hakimdi. Insan yiyen vampirler, dans eden yaralı insanlar ve ön sevişme yapanlar... Ortam bayağı rahattı.
"Bu parti için bütün sokağı etki altına almak zorunda kaldık." dedi Louis.
Tekrar sessiz kaldım. Onunla dost değildik. Bana böyle yakın davranmasının altındaki sebebi bulacaktım. Ya bu gece ya da cehennemde. Ama mutlaka bulacaktım.
"Dostum, partiyi beğenmedin mi?" dediğinde yumruklarımı bir kez daha sıktım. "Ah, keyfini neyin getireceğini biliyorum." dedi ve kenarda duran bir kızı el işaretiyle çağırdı.
Bir şekilde kafa dağıtmalıydım, değil mi?
Kız üzerindeki beyaz dar elbiseyle Louis'nin yanına geldi ve elini omzuna koydu.
Elbisesi v şeklinde dekolteliydi ve göğüslerinin bir kısmı dışarıdaydı. Eteği ise kıçını kapatacak şekildeydi.
Onu süzdüğümü fark etmiş olacak ki yüzüne baktığım zaman göz kırptı ve cilveli bir tavırla bana bakmaya devam etti. Saçları beline kadar uzanıyordu ve kömür gibi siyahtı.
"Rylie, bu arkadaşım Harry." dedi ve beni gösterdi.
"Memnun oldum, Harry." dedi Rylie dolgun dudaklarıyla.
"Rylie," dedi Louis ve Rylie'nin benim üzerimdeki bakışlarını kendi üzerine aldı. "arkadaşıma bu gece eşlik etmeni ve onu memnun etmeni istiyorum." dedi ve elini Rylie'nin göğüs dekoltesinde gezdirdi.
"Tamam, Lou. Şüphen olmasın." dedi Rylie ve gülümseyip Louis'nin yanından kalktı.
Benim yanıma geleceğini anladığımda elimi uzattım ve elimle buluştuğunda onu bacağıma oturması için kendime doğru çektim.
Küçük bir kahkaha eşliğinde kucağıma oturdu ve gömleğimle oynamaya başladı.
"Senden çok hoşlandım, Harry." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
locked out of heaven
Fanfiction''Adının anlamını biliyorsun değil mi, Heaven?'' dedi eliyle yanağımı okşayıp yeşil gözlerini gözlerimle buluştururken. ''Evet, cennet.'' dedim gözlerimi ondan kaçırırken. ''Adının hakkını veriyorsun, Heaven...'' dedi ve yüzüme yaklaştı. ''Tanrı...