|4|

892 35 1
                                    


🛒

Dolabımdan kimya kitabımı aldım ve dolabımın kapağına yapıştırdığım aynada saçımı düzelttim. Kapağı kapatıp Monalisa'nın yanına ilerledim. Dün neler olduğunu merak ediyordum. Mona'nın bir anda Calum'dan hoşlanmaya başlaması üzerine daha nasıl şeyler olabilir merak ediyordum.

"Eee, anlat bakalım. Ne oldu dün?" Calumona ilişkisi olsa pek desteklemezdim. Sonuçta Calum'u beğeniyordum. En yakın arkadaşımın sevgilisinden ileride hoşlanmak isteyeceğim en son şeydi. Ama Calum'a karşı ilk ben bir şeyler hissetmiştim. Bunu her ne kadar Mona bilmese de. İlk onların arasında bir şey olduğunda ona ilk ben etkilendim diyecek halim yoktu o yüzden sonuç olarak onu elde eden kazanıyordu.

"Beni dün öpmedi." Kitapları göğüsüne bastırdı ve dudaklarını birbirine bastırdı. Sanki böyle bir şey olmasını bekliyormuş gibi konuştuğunda yüzümü buruşturdum. "Randevuya çıkmadınız, Mona," Ağırlığımı sağ bacağıma verdim. "Bu gayet normal."

"Olsun yine de evin önüne geldiğimizde biraz bekledim. Belki randevu teklif eder diye." Elini boğazının altına koydu. "Bir şey söylemeyince ben de, 'Ah, gelmişiz!' deyip arabadan indim."
Gülmemek için kendimi zor tutarken, koluma vurdu. "Öğle yemeğine sakla." dedim ve çalan zille birlikte laboratuvara gittim. Bir şeyler olmaması güzeldi. Buna sevindiğim için berbat hissetmeliydim ama onu hala kaybetmiş sayılmazdım.

🛒

Yemekhaneci kadının tabağıma püre koymasını izlerken, bir yandan da içecek alıyordum. Biraz tavuk aldım ve boş bir masaya oturdum. Mona'yı beklerken telefonumdaki resimlere bakıyordum. Bazılarını siliyor, bazılarını da sosyal medya profil fotoğrafı yapıyordum.

Karşıma bir tepsi konduğunda, "Sonunda." diye alay ettim.

"Sus, yoksa yoğurdumu başında hissedersin." Tehdit ettiğinde ağzıma fermuar çekmiş gibi yaptım. "Şimdi anlat bakalım. Calum'dan mı hoşlanıyorsun?" Tavuk parçacıklarından bir tanesini ağzıma attım.

"Yani, hoş çocuk. Havalı, etkileyici... motoru bile var.." Kıkırdadım ve başımı sağa sola salladım. "Tehlikeli sularda yüzüyorsun.O zaten-"

"Evet, evet biliyorum. O Lydia'yla çıkıyor." dedi ve gözlerini devirdi. Meyve suyumu ağzımdan püskürtmemek için peçeteyi ağzıma bastırıp gülmeye başladım.

"Pislik yapma September. Ona bakılırsa sen Ethan'dan sonra kimseyle çıkmadın." Homurdandım ve püremden yedim. "Konumuzla ne alakası var?" Deyip hızlıca yemeğime devam ettim. Saçma da olsa laf sokmayı severdi.

"Bak, Calum'la seni markette görüyorum." dediğinde nefes alışlarım hızlandı. "Belki de seni yakın arkadaş olarak görüyordur. Ona benim hakkımda iyi şeyler söyle. Ben de sana güreş takımındaki Jason'ı ayarlıyayım. Ne dersin?"

"B-ben ona söylerim. Sorun yok. Karşılık falan da istemiyorum." dedim ve bakışlarımı kaçırdım. Keyfim kaçmıştı. Mona resmen benden ikisinin arasını yapmamı istiyordu. Hoşlandığım çocukla en yakın arkadaşımın arasını yapmamı!

"Jason'dan mı hoşlanıyorsun? Utandın mı yoksa?" Ağzımı açıp 'Jason'ı siktir et!' diyemedim elbette. Sadece gözlerimi devirmekte yetindim. "Ne alaka? O öküz yavrusunu kim sever?" Sıkı bir kahkaha attı ve bana döndü. "Ponpon kızların gözü onda." dedi ve göz kırptı.

"Ama ben ponpon kız değilim. Klişelerden olmayacağım." Yerimde sindim ve arkamdaki gruba baktım. Jason ağzındaki sakızı ağzından atıp ayağında sektirdi ve ağzına tekrardan aldı. Arkadaşları ona alkışlarken tüm yemekhane ona dönmüştü. Üstündeki kolej ceketini düzeltti ve gülümseyerek yerine oturdu. Yüzümü ekşiterek önüme döndüm.

Supermarket //c.hHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin