Özel bölüm

222 17 21
                                    

Şükran gününün perşembe günü olmasıyla hafta sonuyla birleştirip tatili evde geçirmeye karar vermiştim. Annemle telefonda konuşurken beni çok özlediğini söylemiş ve geleneği bozmamam için eve gelmemi istemişti. Yurttaki odamda dolabımın üstünde bulunan orta boyuttaki valizimi aldım. Birkaç kıyafet alabilirdim yanıma, kış geliyordu ve benim daha kalın kazaklara ihtiyacım olacaktı.

Birkaç gereksiz gördüğüm şeyleri ve elimde taşımak istemediğim birkaç hediyeyi valizin içine koydum. Valizin ağırlık konusunda ilk defa sıkıntı çekmeyeceğini düşünürken buna gülümsedim. Omzumda hissettiğim sıcak dudaklarla daha da gülümseyip gözlerimi kapattım.

Parmak uçları enseme ve sırtıma sürterek saçlarımı tek elinde toplarken ben ise bu küçük dokunuşların bile beni eritecek kıvamda hassas oluşundan dolayı tüy köklerimi çoktan kabartmıştım bile. Dudakları enseme oradan kulak altıma sonra da boynuma ilerlerken kafamı geriye yatırıp hem omzuna yaslamış hem de ona yer açmış oldum.

"Dudaklarımın vücudunda keşfetmediği bir yerin kalmasını istemiyorum." Ben gülümserken bir elini belime koyarken diğer elini de boynuma koydu. "Uçağı kaçırmak istemeyiz, değil mi?" Kalçamın arkasında vücudunun belirgin çıkıntısını hissedebiliyordum.

Aniden geriye çekilmesiyle boşluğa düşer gibi sarsıldım. Tıpkı uyurken aniden sıçramak gibiydi. Yüzümü ona doğru döndüğümde üzerine kazağını giydiğini gördüm. Estetik görünen dövmeleri, şekilli kasları ve hep sıcak olan pürüzsüz teni tercih edeceğim şeylerin ilk sırasında yer alıyordu. Soğuk havaların, loş ışığın kombinasyonu ile en uyumlu şey vücuduma temas eden sıcak bedeniydi.

Önüme döndüm gömleğimi ardından üstüne kazağımı giydim ve valizin fermuarını kapatıp yatağın üstünden indirdim. Önce üstümdeki kazağı, sonra da içindeki beyaz gömleğin yakalarını düzelttim. Altımdaki etek ve postallarımla her zamanki ben gibiydim.

"Çantayı bana bırak, taksi çağırıyorum. Hazırsın değil mi?" Aynada yüzümü incelerken parlatıcımı çantadan çıkardım. "Evet." Dudaklarımı renklendirirken kabanımı yatağın üstünden alıp üstüne giydim. Küçük sarı renkli çapraz çantamı takıp odadan çıktım. Arkamdan geldiğinde kapıyı kitledim. Daha sonra aşağı indik ve bizim için gelen taksiye binip havalimanına gittik.

🛒

"Yarın akşam uğrarım, güzelim." Dudaklarım gerilirken ona sarılıp elimi yanağına koydum. "Annenlere selamlarımı ilet." Elimi taksinin kapı koluna uzatıp açtım. Bir anda ona döndüğümde beni izlediğini gördüm. Göz bebekleri sevgiyle büyümüştü. "Seni seviyorum Noah." Arabadan indim ve taksi şöförünün benim için bagajdan çıkardığı valizimi alıp eve yürüdüm.

Midem kasılırken neden kasıldığını anlamaya çalıştım bir süre. Bu bir şeylerle yüzleşemediğim ve istemsiz karşılaşmayı beklediğim hayal kırıklıkları olabilirdi. Her tatilde eve dönmüyordum ama döndüklerinde de Calum'u görmüyordum. O kadar uzun süre geçmiş gibiydi ki sanki adının telaffuzunu unutmuş gibiydim.

Kapıyı çantamdan çıkardığım anahtarla açarken evin kokusundan görünüşüne kadar aynı olduğunu gördüm. Annem elindeki tabağı tezgaha bırakıp koşarak yanıma geldiğinde ben de kapıyı kapatmıştım. Bana sıkıca sarıldığında kaslarım gevşedi.

"Tanrım, her gördüğümde ağlamamaya çalışıyorum ama beceremiyorum. O kadar büyümüş ve güzelleşmişsin ki." Geri çekilip bana baktı. Gözleri yaşla doluydu. "Anne..." dedim ve gülümseyip tekrardan sarıldım.

Bir önceki gelişime göre biraz kilo almış, kıvrımları belirginleşmişti. Yüzü dolmuş ve çökük suratı toparlanmıştı.

Bay Hood ve Lizzy'le görüşüp odama çıktım. Arkamdan gelen Lizzy bana bir sürü şey soruyordu. "Nasıl orası, arkadaşların, derslerin falan?" Ben yatağıma sırt üstü yattığımda o da yanıma yattı. "Güzel bir sürü arkadaşım var. Bir dahaki tatilde siz gelirsiniz yanıma. Sizi gezdiririm." Bana doğru dönüp kafasını eline yasladı. "Noah'la nasıl gidiyor?"

Supermarket //c.hHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin