Bir hafta.
Lanet olası bir hafta boyunca hiçbir şeyden zevk almamıştım. Calum'un varlığına bu kadar çok alışmışken şimdi onu arıyordum. Theodore ile vakit geçirmiş, Biancayla kahve içmiş onun dışında markette çalışmıştım.
Biancayla buluştuğumuzda ona Calumla ilişkimize ara verdiğimizi söylememiştim. Zaten kızla yeni tanışmıştım, bir de ona durumu anlatıp rezil olamazdım.
Markette Calum'u gördüğümde birbirimize bir süre bakıyorduk ama gözlerini ilk kaçıran Calum olup gidiyordu. Böyle şeylerin olması aramızda kanlı bir olay olmuş gibi beni kötü hissettiriyordu. O kadar iğrenç bir olaydı ki barışacağımızdan bile şüphe ediyordum. Bu beni ciddi anlamda üzerken saçma bir triplere girmemiştim, hala dış görünüşüme dikkat ediyordum ama psikolojik açıdan yıkılmış bir binadan farkım yoktu.
Eve girdiğimde Bay Hood'un bizde olduğunu fark ettim. Annemle çok sık birliktelerdi. Annem birkaç kere Calumlar'ın evine gitmişti sanırım. Evlilik yakındı, annem mutluydu. Başka ne istenirdi ki?
Telefonuma bildirim geldiğinde annemlere çoktan selam vermiş yukarı çıkıyordum. Noah sevdiğim dondurmacıdan bana dondurma aldığını ve evde olup olmadığımı soruyordu. Tatlı davranışına gülümseyerek cevap verdim ve odama çıkıp üstüne daha rahat kıyafetler giydim.
Aşağı inip ön bahçeye çıktığımda Noah'ı gördüm. "Buna ne kadar çok ihtiyacım vardı bilemezsin." Dedim elindeki dondurmayı alıp ona sarılırken. "Karpuz ve şeftali."
"Beni tanıyorsun!" Gülümseyen yüzünü izledim. "İçeri gelsene, annemler evde." Bir süre duraksadı. Sanırım gelmek ve gelmemek arasında kalmıştı. "Aslında çocuklara sözüm vardı. Bilardo oynamaya gideceğiz." Dondurmamdan bir parça aldım ve dilimde iyice yaydım.
"Üzüldüm, bir dahakine oturmaya geleceğine söz ver." Tebessüm etti ve kafasını sallayıp onayladı. "Geleceğim."
Arkasından gelen Calum'u gördüğümde kalp atışlarım göğsümü sarsmaya başladı. Dudaklarım kurarken gözlerim bize doğru yaklaşan Calum'a kilitlendi. Noah onun geldiğini fark etmemiş olacak ki, "Sana dondurma alırken ben de yedim. Gerçekten abartılacak kadar güzel. Resmen meyveleri yemiş gibi hissediyorsun." Dedi. Calum nihayet Noahla aynı hizaya geldiğinde bana çok bakmamıştı bile. Duracağını umarak hala ona bakıyordum. Beklentilerimi boşa çıkarıp yanımızdan geçti ve evin kapısını çaldı. Arkamı dönüp onu izlerken Noah'a ne kadar çok ayıp olduğunu unuttum. Gerçekten o an umursadığım tek şey Calum'un bana olan ilgisiydi. Belki de eski ilgisinin olup olmaması.
Önüme döndüm ve elimdeki dondurmaya baktım. Ne yapacağımı bilmiyordum. Yaşadığım durum bok gibiydi. Derin bir nefes aldım ve gülümseyerek Noah'a baktım. "İtalyan dondurmaları her zaman güzeldir."
"Gitsem iyi olacak." Dedi gözlerini arkamdan çekip yüzüme çevirirken. "Ben teklif sundum." Kaşlarını kaldırıp ellerini kaldırdı. "Telafi edeceğim." Kapının sertçe kapandığını duyduğumda gözlerimi kısa bir süreliğine kapatıp açtım, erimeye yakın dondurmamdan yedim.
"Aranızda sorun mu var?" Dudaklarımı birbirine bastırıp üstündeki hırkaya sarıldım. Etrafıma bakındım, Noah'a bakmamaya çalışıyordum. Ona sebebin kendisi olduğunu söylemek hayatımda yaptığım en büyük aptallıklardan biri olurdu.
"Biraz tartıştık." Dedim kısaca. Bu konunun detayına girmemesini umarak gözlerine baktım. "Belli oluyor. Anlatmak istersen çocukları arayıp gelemeyeceğimi söyleyebilirim." Söylediği şeyle kalbim sıkıştı. Nasıl hala bu kadar beni umursayıp iyi davranabiliyordu? Neden bu kadar sevimli olmak zorundaydı ki...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Supermarket //c.h
FanfictionÖğlen en yakın arkadaşımın sevgilisini düşünerek sildiğim market zemininde şimdi onunla sevişiyordum.