"Rachel-"
"Senin gerçekten bir orospu olduğunu biliyordum! Ah tanrım bazen gerçekten kötü olduğumu düşünüyorum ama gerçekleri söylemekle bunun hiçbir alakası yokmuş."
Calum'un kucağından kalkıp hemen yan tarafa kaydım. Plastik parçalayalım şarapları devirdiğimde küfrederek aniden kuruyan dudaklarımı beceriksizce ıslattım. Şu an umursadığım en son şey üstümüze şarap dökülmesiydi.
"Gerçekten bunu nasıl anlamadım bilmiyorum."
"Rachel lütfen Mona'ya söyleme. Ona ben-"
"Evet belki bir çocuğunuz olduğunda söylersiniz."
"Hayır, dinle. Lütfen Rachel birbirimizden nefret ediyoruz evet ama en azından Mona'yı sevdiğin için bunu sakla."
"Tamam, bu seferlik öyle olsun. Ama onunla yatman senin gerçek anlamda kaltak olduğunu gösteriyor." dedi Mona yanımda oturan Calum'u işaret ederek.
Yanımızdan giderken ikimizin de ağzı kımıldamadı bile. Sonradan ilk olarak Calum beni kendine doğru çekti. Ben de ona doğru giderek az önceki yerime oturdum.
"Mona'yla çıkmak zorunda mıydın?"
"Sen Noah'la görüşmek zorunda mıydın?"
Rüzgar esmeye başladığında hava da bulutlanmıştı. Calum geriye uzanıp küçük şalı aldı ve bana doladı. Bir de arkamdan sarıldığında az öncekiler yaşanmamış gibi rahat hissediyordum.
"Bazen bulunduğun durumda o kadar huzurlu hissedersin ve kendince sonsuza dek böyle kalabilirim,dersin ya. Rahat, mutlu ve aşırı huzurlu. Şu an öyle hissediyorum."
Sonra devam ettim.
"Artık bu durumdan çok sıkılmaya başladım. Sen haklısın. Mona'yı kırmak istemiyorum diye seni daha fazla görmezden gelmek ve yakalanma korkusuyla daha az vakit geçirmemizden bıktım. Özür dilerim Calum. Rachael söylemeden yakın zamanda onlara söylememiz çok iyi olacak."
"Eve dönmek ister misin güzelim?"
"Hayır sadece deniz artık mavi görünmeyene kadar burada oturmak istiyorum. Seninle birlikte."
Kafamın üstüne minik öpücükler kondururken sahildeki sörf yapanlar hariç eve dönenleri izledim.
"Sadece sana seçim şansı bıraktığım için özür dilerim. Böyle olmasını istemezdim."
Ona doğru döndüm. Bacaklarımı iki yana açarak baldırlarının üstüne oturdum. Kollarımı boynuna sardım ve yanağımı köprücük kemiğinin üstüne yasladım. Calum'un kokusu, dalga sesleri ve esen rüzgarla birlikte uyumamak için direndim.
Calum bana keyfimin yerine gelmesi için bir şeyler anlattı. Sonra toparlanıp eve döndük. Calum'u bize gelmesi için ısrar ettim. Motorunu bir sokak üstüne park edip beraber eve gittik. Birazcık modum yükselmişti çünkü Calum sürekli babasının iğrenç espirilerinden bahsedip beni güldürmüştü.
Eve girdiğimizde Bay Relize ile görüştük sonra annemin henüz gelmediğini öğrenince yukarı çıktık. O sırt üstü yatağıma uzandığında ben de dolabıma doğru ilerledim. Dolabımdan bol kısa kollu tişörtü ve siyah taytı yatağa doğru fırlattım. Üstümdeki tişörtü çıkarttığında Calum ıslık çaldı. Elimdeki şarap lekeli bluzu yüzüne doğru fırlattım.
Tişörtü üstüme geçirip altımdaki pantolonu çıkardım. Taytı Calum'un söylediklerini dikkate almadan hızlıca giydim. Calum üstündeki tişörtü çıkarıp yere attı. Sonra yatağa Calum'un üstüne çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Supermarket //c.h
FanfictionÖğlen en yakın arkadaşımın sevgilisini düşünerek sildiğim market zemininde şimdi onunla sevişiyordum.