🛒Okuldan sonra markete gelmiştik. Her zamanki gibi üstümüzü değiştirmiş, işe koyulmuştuk. Ben kolumdaki sekreterliğe en çok tüketilen ürünleri yazarken, meyveli yoğurt tanıtımı yapan Calum'un yanına gittim. Böğürtlenli olandan aldım ve sekreterliği standın üstüne koydum. Beni izlediğini biliyordum. Paketi açtım ve kokladım. Calum'un kokusuna benziyordu ama eksik bir şeyler olduğu kesindi.
Plastik kaşığı aldım ve Calum'a baktım. "Nasıl koktuğunu biliyor musun?" Kaşlarını çattı ve tişörtünü kokladı. "Ter mi?"
"Hayır, şapşal," küçük bir kahkaha attım. "Kendi ten kokun." Ellerini standa dayadı ve etrafa baktı. "Bilmiyorum, ama sen şey gibi kokuyorsun... hmmm... karamel."
Dudağımı büzdüm ve yoğurttan birkaç kaşık daha yedim. "Kokumu seviyorsun sanırım." Kafasını kaşıdı ve geçen müşterilerden birkaçının eline meyveli yoğurt uzattı. "Dalga mı geçiyorsun, kokun uykumu getiriyor. Özellikle saçlarımla oynadığında."
Kaşlarını çattım ve bitmeyen yoğurdumdan bir kaşık daha yedim. "Hep ben senin saçınla oynuyorum zaten. Sen benimkiyle genellikle bir tartışma olduğunda ve ben haklı olduğumda oynuyorsun." dediğimde tekrardan etrafına baktı. Ardından elini saçlarımın üstünde gezdirdi. Dişlerimi göstererek güldüğümde o da güldü. "Bunun gibi."
Elini çektikten sonra ben yoğurdumdan birkaç kaşık daha alarak bitirmiştim. "Dudağının hemen üstünde yoğurt var." dediğinde yanımıza Noah geldi. "Ben de seni arıyordum." Bir süre Calum'a baktı. Ardından bana baktığında dudağımın üstümdeki yoğurt kalıntısını gördü. Eğildi ve dudağımın üstündeki yoğurt parçasını yalayarak aldı.
Tek isteğim Calum'un kıvranmasaydı. Markette beni öpemeyecek olması ve acı çekmesini istenmedi. Olayın gerçekten böyle gelişeceğini tahmin etmemiştim.
"Konserden sonra aldığım çiçekten aldım. Umarım Bayan Powell beğenir." dediğinde başımdan sıcak sular aktarılıyordu sanki. Calum yumruğunu sıkmıştı. Çenesindeki kas dağ gibi kabarırken gerildiğini fark ettim. Dudaklarımı birbirine bastırdım. Sekreterliğimi kol altım ve belim arasına sıkıştırıp önden Noah'ı iteklemeye başladım. Yoksa Calum kendine hakim olamayacaktı.
Noah'ı iteklerken omzumun üstünden Calum'a baktım. Göz göze geldiğimizde bana en sert bakışlarını attı. Sanki benim suçumdu!
Ardından yanına Mona geldi. Onun omzuna dokunduğunda Calum'un bakışlarının aynı sertlikte ona döndüğünü gördüm. Sonra Noah aniden bana döndüğünde göğsüne kafamı çarptım. "Ah!" Gözleri endişeyle büyüdü, omuzlarımı tuttu. "Özür dilerim, bir şey oldu mu?" Burnumu tuttum. Gözlerimin yaşardığına, adımın September olduğu kadar emindim. Burnum yerinden çıkmış gibi hissediyordum. Mermere çarpmış gibiydim, yapılı göğsü o kadar sertti ki.
"Siktir, burnun kanıyor." dediğinde Mona ve Calum yanımıza geldi. Elimi burnuma götürdüm ve elimi Noah'ın göğsüne koydum. İstemsizce akan göz yaşlarım bulunduğum duruma göre fazla gülünçtü.
Küçük burnumdan sıcak bir şeyler akmaya devam ederken Monalisa, "Peçete falan koyalım, kanı durdurmamız gerek." dediğinde Calum tezgahın oraya koşarak peçete aldı. Mona, Calum'un elinden peçeteyi aldı. Silindir bir şekile sokup bana verdi. Burnumdaki kanı üstünkörü temizledikten sonra burunuma Mona'nın peçetesini soktum.
Burnumla neredeyse bir tanesi aynı büyüklükte olan peçete çok komik duruyordu. "Sanırım biraz uzanman lazım."dedi Calum. Etrafıma baktığımda çoğu müşterinin bize baktığını gördüm. "Ah, Bay Clarsion buranın sahibi olsaydı çoktan akşam yerleri silmemi falan isterdi."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Supermarket //c.h
Fiksi PenggemarÖğlen en yakın arkadaşımın sevgilisini düşünerek sildiğim market zemininde şimdi onunla sevişiyordum.