Final

280 16 25
                                    

🛒

Hayatımdaki iniş ve çıkışların ölene kadar devam edeceğini kavramam çok uzun sürmemişti çünkü yaşıma göre psikolojik olarak erken olgunlaşmış birisiydim. Ama birisi gelip hayatımın en tuhaf ve bu iniş çıkışları keskin bir şekilde yaşayacağımı söylese ona bunun sadece kitaplardaki ve dizilerdeki insanların yaşayacağını söylerdim. Zaten bunların film, dizi veya roman olmasını sağlayan şeylerin normal hayatın tekdüzeliğinin aksine bol olaylı ve aydınlatıcı olmasıydı genelde.

Gerçek hayatıma dönersek yaşadıklarım tam bir kaostu. Her şey Calum'la ikimizin gizli bir ilişki yürütmesiyle başladı. Ardından bunun ortaya çıkması, kız kardeşimin hamileliği, annem ve Bay Hood, Bay Relize derken olay örgüsü sarılıp devam etti.

Şimdi ise annem, Lizzy, Calum ve Bay Hood'la akşam yemeği yiyorduk. Sürekli gözümün annemin parmağındaki yüzüğe kayması dışında farklı gelen bir şey yoktu. Tüm bu olanları düşünürken sadece tabağımdaki yemeye odaklanmış, meksika fasülyesinden yiyordum.

Geçenki tartışmadan sonra, Calum, kör yarasa gibi davranmayı bırakmış neyseki hatasını kabul etmişti. Duyduklarıyla hareket etmesi onu tam bir yarasa yapıyordu. Onunla son zamanlarla çok tartışıyorduk. Zaten tartışmak beni en çok yoran ve geren eylemlerden biriydi, o yüzden bundan kaçtığım kadar başka bir şeyden kaçmıyordum.

"September, hangi mesleği seçmek istediğine karar verdin mi? Çok zamanın kalmadı." Bakışlarımı Bay Hood'a çevirdiğimde annemin de bana baktığını görmesem de hissettim. "Aklımda birkaç şey var."

"Zamanın daralıyor, tatlım. Ortalamanla iyi üniversitelerin seni kabul edeceğine eminim." Annemin dediklerine karşılık gülümsedim ve kafa salladım. Keşke hayatım bunun iyi bir şey olduğunu düşünüp kendimi mutlu edebilecek kadar basit olsaydı. Belki o zaman annemin evleneceğini ve Calum'la üvey kardeş olacağımı umursamazdım.

"Calum'un son bir senesi kaldı." Calum dudaklarını birbirine bastırıp bana baktı. Belki de ona baktığımı hissetmişti. "Neyseki diğerleri gibi ayrı eve çıkmayı düşünmedi bile." Bay Hood'un söyledikleri masada bir konu açarken konuşmadım.

"Kendi evimde rahatım." Calum konuştuğunda tekrardan ona dönmedim. Gözlerimi fasülyeden çekmeden önce aklımdaki şey ehliyet almak istediğimdi. İkinci el bir araba bakmayı düşünüyordum ama Bay Hood eminim bu sektörde olduğundan bana iyi ve hesaplı bir araba ayarlayabilirdi. Ama bunu ona söylemedim. Konuşmak istemeyecek kadar doymuştum neşeye.

"Yarın için çok heyecanlıyım. Keşke Bay Relize da burada olsaydı."

Bay Relize kendini kurtarmıştı.

"Tatlıları getirelim mi?" Calum bana ithafen konuştuğumda bu anı bekliyormuş gibi yerimden kalkıp boş birkaç tabağı aldım. Mutfağa ilerlerken Calum da beni takip ediyordu. "Annen tatlıları senin yaptığını söylediğinde çok şaşırdım."

Gülümsedim ve tabakları bırakıp ona döndüm. "Süte puding koy karıştır. Bisküvileri ez ve çilekleri doğra. Çok da zor değil."

Tabakları benim gibi tezgaha koyup omuz silkti. "Senden beklenmeyecek performans."

"Evet, yemek kitabım tüm kitapçılarda."

Gülümsedi, elini yanağıma koyup beni öptü. Tişörtünü çekip kendime yasladığımda tezgahla arasında sıkışmış oldum. Göbeğimde ereksiyonunu hissettim, elimi yanağına koyup daha derin öptüm. Sonra ellerimi göğsüne çıkardım. Durmalıydık çünkü içeride bizi bekliyorlardı. Hafifçe ittiğimde öpüşmemiz durmuş oldu. "Tatlıları götürsek iyi olur."

Supermarket //c.hHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin