🛒Eve girmeden önce sarhoş iki adamın saldırısına uğramıştım. Tek yaptığım ikisini de ittirerek eve koşmak olmuştu. Burada işler böyle yürüyordu. Her bir yanın keşler, evsizler ve kendini satan kadınlar ile çevriliyken birinden yardım istemek saçmalıktı. Babam varken böyle değildi. Her şey yavaş yavaş değişti. İlk önce babam gitti ardından komşularımız ve mahalle değişti. Babam gidince her yer cehenneme dönüşmüştü. Ve tek isteğimiz giden normal insanlar gibi burayı terketmekti.
Mutfağa girdim ve marketten getirdiğim malzemeleri dolaplara yerleştirdim. Odama gitmeden önce duvardaki çatlaklara bakarak annemin yanına gittim. Aldığım maaşı ona verdim ve biriktirdiğimiz kutuya koymasını izledim. "Günün nasıldı?" Ağrıyan başımı sanki geçecekmiş gibi ovaladım. "Çok yorgunum." Neredeyse üç veya dört ay. Sonra bu lanet yerden kurtulacaktık. "Çalışmak zorunda değilsin, hayatım. Seni hiç bunun için zorlamadım." Dedi kafamın üstünü öperken. "Buradan erken gitmek istiyorum." Derin bir nefes verip bana sarıldı.
Odama gitmeden önce kız kardeşim, Lizzy'e ödevlerinde yardım edip sonra anlamadığı şeyleri anlattım. Daha sonra odama gittim. Zaten odama girer girmez inleme seslerini duydum. Kafamı ahşap kapıya vurmak istiyordum. Bu sesler o kadar sinir bozucuydu ki yeni başladıkları için alışamamıştım. Eteğimi çıkarttım ve altıma eşofman geçirip aşağı kata indim. Kapıyı açan, sakız çiğneyen ve üzerinde geceliği olan bir kadındı.
Bunu yaptığıma inanamıyorum. Dik durdum ve çenemi kaldırdım. Kollarımı göğsümde birleştirip ağzımı konuşmak açtım. Ama... "Üzgünüm tatlım, erkekler şu an yok. Ama bize katılmak ister- " Daha fazla diyeceği şeyi beklemeden sonunda konuştum. "Hayır. Sadece yukarıda kalıyorum ve şu seslerden rahats-"
"Ah, umrumda değil. Siktir git küçük kaşar. Burası huzurevi değil." Kapıyı suratıma kapattı. Ne bekliyordum ki? El ele tutuşup günahlardan arınmak için dua edip ardından Meryem Ana ve İsa'ya şükürlerimizi mi sunacaktık?
Merdivenlerden geri yukarı çıktım ve direkt odama gittim. Kulaklığımı takarak test çözdüm. Kulaklığımı çıkardığımda seslerin kesilmiş olduğunu duydum. Somurtarak bir biyoloji tekrarı yapıp tarihe göz gezdirdim. Ders çalışmaktan sıkılıp yatağıma uzanıp yarım kitabıma uzandım. Sessiz vakitler artık kıymetli gelmeye başlamıştı.
🛒
Mısır gevreği atıştırıp odamda okul formamı giydim. Siyah postallarımı ayağıma geçirdim ve koyu kahverengi saçlarımı hafif dalgalı kendi halinde bıraktım. Sırt çantamı omzuma astım, annemi öpüp Lizzyle evden çıktım.
Annem bir bankada çalışıyordu. Maddi durumumuz berbat değildi. Ama çok harika da değildi. Ortaydı. Benim de çalışıyor olma sebebim buradan hızlı kurtulmaktı. Çünkü ne kadar çok fazla olursak, para daha çabuk artardı. Apartmandan artık nefret ediyordum. Üst katımızda her gün kavga eden uyuşturucu bağımlısı kocası olan bir kadın oturuyordu Adam para sıkıntısı yüzünden karısıyla sürekli kavga ederdi. Evde vazo kaldığında şüphe ederdim çoğu zaman. Çünkü her kavgalarında mutlaka bir şey kırıp döküyorlardı. Sanki... bütün sorunlular kaldığımız apartmanda toplanmıştı. Artık hiçbir şeye tahammülüm kalmamıştı.
Metro merdivenlerinden hızlıca indik. Jeton attıktan sonra gişelerden geçip metroyu beklemeye başladık okul hakkında kardeşimle dedikodu yapıyorduk. 2-3 Dakika sonra geldiğinde daha fazla beklemeyerek bindik.
Okulun giriş kapısından içeri girdiğimde bahçeye bir göz attım. Ponpon kızlar, futbol takımındaki erkekler, arkadaş grupları, inekler, serseriler, matematik dahileri, tiyatro kulübündekiler vs. bir sürü klasik gruplaşma vardı. Ben bu gruplar arasında değildim. Çünkü kendi halinde takılıyordum. Derslerim orta insanlarla orta durumlu bir ilişkim vardı. Konuştuğum -samimi olduğum- bir tek Mona vardı. Benim deyimimle Monalisa.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Supermarket //c.h
FanfictionÖğlen en yakın arkadaşımın sevgilisini düşünerek sildiğim market zemininde şimdi onunla sevişiyordum.