🛒Hediyelerin ardından biraz daha içki içmeyi sürdürmüştük. Açıkcası biraz endişem vardı. Calum eline geçen her içkiyi su gibi içiyordu. İşin tuhaf tarafı en ufak bir mesafede yürüyüşü, benim topuklularla yürüyüşümden daha da düzgündü.
Mona... benim en yakın arkadaşım sandığım, Monalisam. Gözlerimin önünde gün geçtikçe mutluluğundan birer parça daha eksiliyordu. Calumla ortak eve çıkma fikri ona dünyadaki en güzel şey gibi geliyordu kesin. Calum'un tepkisini beklemediği belliydi çünkü şu an ne kadar gülse de içten içe üzüldüğünü biliyordum. Tıpkı benim ilk zamanlarımda onları beraber gördüğümde hissettiğim gibi.
Calum elindeki viskiyi hızlı bir yudumla içerken göğsüne yaslandığım Noah, onu ifadesizce izliyor, göğsüne yaslanmamın keyfini çıkarıyordu. Tuvalete gitme ihtiyacım ile yerimde doğrulduğumda herkesin gözü bana döndü. "Sadece tuvalete gidiyorum." diye gereksiz bir açıklama yaptım ve tuvalete ilerledim. İçeri girdim ve işimi hallettikten sonra ellerimi yıkadım. Kafamı kaldırıp yüzümü incelediğimde görüntümün neredeyse hâlâ aynı olduğunu sadece parlatıcımın silindiğini fark ettim.
Kapıyı yavaşça açtım, dışarı çıktım ve salona ilerleyeceğim sırada duyduğum seslerle kapıyı yavaşça yeniden açtım. Yakalanırsam kapıyı kapatıp yeni çıkmış havası verecektim.
"...biliyorsun. Bu çok saçma." Calum'un sesini duydum ilk olarak.
Mona, "Saçma değil Calum. Seni seviyorum ve ikiniz de birbirimize karşı boş değiliz." dediğinde Calum'un karşı çıkmaması beni şaşırttı. "Gerçi bu ara-"
"Bu aralar ne? Şu an bununla konumuzun bir alakası yok. Babamı yalnız bırakamam. Ayrıca bunun için çok erken."
"Bana o gece beni sevdiğini söylemiştin. Sence hâlâ erken mi?" Göğsüm ağırlıkla daralırken nefes almamın zorlaştığını, bacaklarımın titrediğini ve her zamanki gibi boğazımda büyük bir engel oturduğunu hissettim.
Ona, onu sevdiğini söylemişti.
"Bana olan ilginin azaldığını hissediyorum, Calum. En son ne zaman seviştiğimizi hatırlıyor musun?"
"Mona şu an içkilisin... sana olan ilgimin azaldığı falan yok, saçmalamayı kes." Calum beklenmedik çıkış yaptığında içimde tuttuğum acıyı ve hıçkırığı Mona benim yerime dışarıya doğru serbest bıraktı.
"Calum seni kaybetmek istemiyorum. Lütfen beni bırakma." dediğinde, kendimi Calum'a seni seviyorum deyip karşılık almadığımda bu kadar küçük düşüp düşmediğimi merak ettim. Utanmıştım. Aslında utanılacak bir şey yoktu ama söz konusu Calum olduğunda doğru gelen her şey yanlış bile olabiliyordu.
Sesler kesildiğinde kaşlarımı çattım ve duvara biraz daha sindim. Öpüşme sesleri geldiğinde dolan gözlerimdeki gözyaşları daha fazla bekleyemedi.
Bu çok saçmaydı.
Gerçi saçma olan şeyi kestiremiyordum. Sevgilisini öpmesi mi saçmalıktı, yoksa sevgilisinin en yakın arkadaşıyla sevişerek ona umut vermesi mi?
Ağzımı kapattım ve sessizce gözyaşlarımın yanaklarımdan kaymasını hissetmekle yetindim. Beni sevdiğini söylemediği için onunla konuşmuyordum ama o benimle sevişirken Mona'ya onu sevdiğini söyleyebiliyordu. Kafam çok karışmıştı. Calum ne yapmaya çalışıyordu?
Tuvaletin içine geri girerken öpüşme sesleri kesilmişti. Onunla konuşmak istemiyordum. Onun yüzüne bile bakmak istemiyordum.
Aniden tuvalete eğilip kusarken iyi değildim. Yaşadıklarım ve beklentilerim olanlara o kadar zıttı ki bu durum beni kötü etkiliyordu. Midemi boşaltsan kadar kustum ve en sonunda ağzımı çalkaladım. Kendime gelmek için biraz beklerken kapım tıklandı. "September? İyi misin?" Bu Noah'tı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Supermarket //c.h
ФанфикÖğlen en yakın arkadaşımın sevgilisini düşünerek sildiğim market zemininde şimdi onunla sevişiyordum.