|32|

437 21 9
                                    

Noah'nın arabasından inip Bay Relize'ın oturduğu kısma doğru ilerledim. Kapıyı açıp inmesine yardım ederken Mona'nın arabadan inip "Burası gerçekten çok güzel!" dediğini duydum. Noah bagajdan katlanmalı sandalyeleri alırken Bay Relize'ın koluna girip iskelenin ucuna doğru yürümesine yardımcı oldum. Noah hemen sandalyelerin birini Bay Relize için açtı. Bay Relize oturunca ben de arabaya geri ilerledim.

"Havanın bu kadar güzel olacağını tahmin etmemiştim. Evde oturmaktan kıçım düzleşti!"

Bay Relize'ın dediğine kıkırdadım ve Noah'ın elindeki oltaları aldım. Göz ucuyla Calum'la baktığımda yem çantasını alıyordu. "Akşama kadar buradayız, öyle değil mi? Ateş ve marshmello ikilisini özledim." Dedim sessizliği bozmak adına.

"Kesinlikle evet." Noah bana katıldığını belli etti.

İskeleye ilerlediğimizde Mona her şeyi kurmuştu. Sandalyeleri açmış, kovaya su eklemişti. Bay Relize oltayı uzattı ve ucuna kutudan aldığı kancaları taktı.

"Sanırım karideslere ihtiyacımız var." diye mırıldandım. En azından ben öyle biliyordum.

Noah kutuyu işaret ederek, "Bu ağlarda ekstra yemlere gerek duymuyorsun." Belimden tutup beni kendisine yaklaştırdı ardından yere çöktüğünde ben de çöktüm. "Uçlarındaki yeşil şeyleri balıklar yem sanıyor." Aydınlanmış gibi mırıldandığımda güldü. Kafasını kaldırıp Calum'la göz göze geldiğinde elini belimden çekti.

Sanırım unutmuştu. Her ne kadar Noah bilse de Mona hala bilmiyordu bu durumu. Sonuç olarak Calum'la hala mesafeli olmak zorundaydım. Olmasam bile bu çok ayıp olacaktı - bilerek yapamazdım zaten. Noah'ın gözüne sokarmış gibi davranmamın bir anlamı yoktu. Öyle olmasa bile yanlış anlayabilirdi. Henüz her şey daha yeniydi. Onu daha fazla kırmak istemiyordum.

Bay Relize ayağa kalktığında ben de oltamın ağını gevşetiyordum. Mona, "Sanırım bununla daha fazla uğraşamayacağım." dedi oltayı yere bırakıp ellerini bacaklarına sürterken. Calum'a doğru ilerleyip yanağını öperek ona kendisi için de balık tutup tutamayacağını sordu. Calum omuzlarını fark etmez dercesine kaldırıp indirdiğinde Mona dişlerini göstererek gülümsedi ve kollarını Calum'un beline sardı.

Kafamı çevirdiğimde Noah'ın bana baktığını gördüm. Kafamı eğdim ve iskelenin gerisine yürüyüp ağını ileriye attım. Oltamın çılgınca giden ağlarını frenledim ve yavaşça çıkrığı çevirmeye başladım. Noah yanıma gelince gözlerimi ona çevirdim.

"Selam."

"Selam,nasıl gidiyor?"

"İyi sanırım. Senin?"

"İyi... Nerede öğrendin balık tutmayı? Pek yabancı görünmüyorsun bu işlere."

"Amcamın göl kıyısında bir evi vardı. Babamla beraber amcamlara gittiğimizde balık tutardık. O yüzden az çok biliyorum. Sen?"

"Ben de büyükbabamla beraber arada bir tutarım. Eğlenceli oluyor."

"Öyle."

"Sanırım yardıma ihtiyacım var." Calum, Noah'a hitaben bağırdığında Calum'a gözlerimi çevirdim. Calum oltasını yukarı çektiğinde ağlarında hep yosunlar vardı.Şansına en üstte bir balık gelmişti.

Noah, "Mona rica etsem şunu tutabilir misin?" Dediğinde Mona, Calum'un yanından yanımıza geldi. Noah'tan oltayı alırken "Olta benim elime gelince bütün kancalar balıklarla dolacak kesin." diye takıldığında Noah tek kaşını kaldırdı ve kafasını eğdi. "Göreceğiz."

Noah, Calum'a yardımcı olurken Mona bana döndü. "Sabah Calum bize geldi. Babam ve annemle biraz sohbet ettiler. Sanırım babam Calum'dan hoşlandı." dediğinde kendi babamı düşündüm.

Supermarket //c.hHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin