🛒
Bazen hayatınızda hiçbir şey yolunda gitmediğini düşünürsünüz. Üst üste kötü olaylar yaşarsınız ve kendinizi lanetli hissedersiniz. Yaşadığım durum tam anlamıyla buydu.
Doğum günümden sonra her şeyin bittiğine inanıp sıfırdan başlamaya karar verdiğimiz zamandan Mona arayana kadarki zaman aralığında her şey yolundaydı. Sonra Mona aradı ve Calum onun yanına gitti. Calum'un söylediğine göre Mona hem alkol hem uyuşturucu kullanmış ve kusmuş, kalp atışları normalden fazla atmaya başladığında Calum'u aramıştı. Sanırım panik atak geçirmişti.
Onu hala seviyordu.
Partide ona bir sürü küfür etmişti. Ama yine de Calum'dan vazgeçemeyip aramıştı. Belki benden nefret ediyordu ama Calum'a aşıkken ondan bir anda nefret edemezdi.
Sevgilinizi en yakın arkadaş yerine koyup onu her şeyiniz yapabilirsiniz. Ama arkadaşınızı sevgiliniz yerinine koyamazsınız. Onunla öpüşemez ve o harika hisleri hissedemezsiniz. O yüzden aramızda nefret edilecek birini seçmek o kadar zor değildi. Zaten arkadaşlığımız çok sağlam değildi. Bu ona bunu yapabileceğim anlamına gelmese de çok da bir şey kaybetmemişti.
Yatakta sağa döndüğümde sokak lambası odamı aydınlatıyordu. Ayağa kalktım. Altımda sadece külot üstünde bol kısa kollu bir tişört vardı. Çalışma masamın üstünde yeni aldığım sigara paketini alıp çiçek dolu balkonumdaki sandalyeye oturdum. Daha önceden gördüğüm kadarıyla sigarayı yaktım ve kaşlarımı çatarak dumanı içime çektim. Ciğerlerim acırken başımın dönme hissiyle dirseklerimi masaya koyup sigarayı tutmayan elimle kafamı destekledim.
Neden sigara içiyordum, bilmiyorum. Hayatım boyunca hiç denememiştim. Nikotinin insanı uyuşturduğunu ve çevremdeki insanların sürekli içmesinden bir kaçış yolu olarak düşünmüştüm. Dudaklarıma götürdüğüm sigaramdan bir nefes daha çektim ve midemin bulunmasını önemsemedim. Tansiyonum düşmüş gibiydi. Midem bulanıyor ve başım dönüyordu. Sanki göğsüm sıkılıyor gibi tuhaf hissediyordum.
Bir kez daha derin bir nefes çektiğimde gözlerimi kapattım. Böyle daha her şey yoğundu. İlk kez içtiğimden dolayı bunları yaşıyordum. Kalp atışlarım hızlanmaya başladığımda ağlamaya başladım. O kadar berbat hissediyordum ki ne bok yiyeceğimi bilmiyordum.
Noah'ı kaybetmek, Mona'yı kaybetmekten daha çok üzüyordu beni. Hayatımda hiç bu kadar iyi biriyle karşılaşmamıştım. Belki de iyi niyetli insanlar benim gibi insanlar yüzünden iyi olmaktan vazgeçiyordu.
Sigarayı masanın altına bastırıp söndürdüm ve çöp kovamın içindeki buruşuk kağıdın arasına saklayıp geri çöpe attım. Annemin bundan hoşlanacağını hiç sanmıyordum. Bu yaşıma kadar bana hep zararlı şeyleri açıklamış kullanmamamız için belki de en az bin kere söylemişti.
Yatağımın üstündeki telefonu aldım ve Noah'ı aradım. Hala midem bulanıyor ve başım dönüyordu. Telefon birkaç çalmadan sonra açıldı. Noah boğazını temizledikten sonra konuştu. "September?" Hala aradığımdan emin olamıyormuş gibiydi. Şaşkın.
"Merhaba, seni markette göremiyorum. Uzun zamandır görüşmüyoruz ve..." Derin bir nefes aldım. "...seni merak ettim." Dedim midemin bulamasını görmezden gelerek. Onu gerçekten önemsiyordum. Sanki aramızda hiçbir şey olmamış gibi gününün nasıl geçtiğinden ve sohbet edebileceğimizi umuyordum. Yaptığım ne kadar doğru tartışılırdı.
"Beni aramana çok sevindim. Markete eskisi kadar çok gitmiyorum. Haftanın üç veya dört günü oradayım." Kaşlarımı kaldırdım ve hala hissettiğim hissin gitmesi için yerimde doğrulup yatak başlığına yaslandım. "Nasıl geçiriyorsun zamanını? Okula mu gidiyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Supermarket //c.h
FanfictionÖğlen en yakın arkadaşımın sevgilisini düşünerek sildiğim market zemininde şimdi onunla sevişiyordum.