|36|

289 12 1
                                    

Calum deniz fenerinin ev kapısını açıp içeri girdiğinde ben de bana verdiği kot ceketine sımsıkı sarılarak içeri girdim.

"Burada bekle birkaç odun alıp geliyorum." Kapıdan çıktığında salona doğru ilerledim. Koltuğa oturmadan önce elimi koltuğun üzerine koyup,  tutundum. Topuklu ayakkabılarımın bileğimdeki tokasını çözüp onları koltuğun kenarına bıraktım. Koltuğun önüne geçip kendimi koltuğa attım. Çıplak ayaklarımı koltuğun üstüne çıkardım ve soğuk odanın beni üşütmesine rağmen rahat olan koltukta kendimi gevşetmeye çalıştım. Calum'un ceketine sıkıca sarıldım ve gözlerimi sıkıca kapattım.

Rachael ve Ethan aklıma geldi. Yüzüm sinirden ısınırken dudaklarımı ıslatıp yutkundum. Bir gün ortaya çıkacağını kendi kendime söyleyerek pozitif düşünmeye çalıştım. Ama yine de herkesin içinde yayıldığını düşündüm. Rachael ve Ethan sayesinde herkes biliyordu bu ihaneti. Dedikodular zaten normalde de tahmin edemeyeceğim şekilde hızlı yayılıyorken kim bilir bu kaç dakika sonra yayılmıştı. Derin bir nefes verdiğimde gözlerimi araladım. Calum şömine önünde çökmüş koyduğu odunları yakmaya çalışırken onu izledim. Şömine ağır ağır yanmaya başlayınca içerideki loş ışıklı gece lambalarından birini yaktı.

Kısa kollu tişörtünün önündeki ağaç parçalarını temizlerken yanıma geldi. Koltuğun kenarına oturdu ve eğilip şakağıma öpücük kondurdu. Bedenimi olmasa içimi ısıtan bu küçük öpücük kalbimi hızlandırdı. "Sıcak çikolata yapacağım ve sen de şömine önündeki mindere oturacaksın. Tamam mı? Konuşmak için bir sürü zamanımız var." Biraz soğuk elini yanağıma yaslayıp baş parmağını elmacık kemiğimde oynattı.

Boğazımı temizleyip kafamla onu onayladım. Koltuktan kalktığında elini tutup koltukta doğruldum. "Yanıma geri gelene kadar montunu giy, ben şöminenin önüne geçeceğim ve battaniyeyi alacağım." Dedim koltuğun üstündeki yeni gördüğüm battaniyeyi göstererek.

Kot montunu ona uzattığımda onu giydi. Ben de koltuktan kalkıp battaniyeyi aldım. "Yanına bir şey yemek ister misin? Meyve veya sade kruvasan?"

Acıktığımı fark ederek yanıtladım."Kruvasan iyi olabilir."

"O zaman sıcak çikolata yerine çay yapıyorum sana." Beni tanıyıp en sevdiğim şeyleri yapması, düşünceli oluşu beni hep mutlu eden şeylerdi. Tanrı aşkına kim aşık olduğu adamın kendisine ilgi göstermesini istemezdi ki? Özellikle sizi mutlu edebilmek için sizinle geçireceği zamanı en ince ayrıntısına kadar planlıyorsa. Gerçekten bunca zaman Calum'u gizlice sevdikten sonra böyle şeyler yaşamak bana hala garip geliyordu. En başta yaşanan olumsuzluklar ve bir takım üzüntüler geride bırakmış olmak bir yandan beni aşırı mutlu etse de bir arkadaşımı -hatta iki- kaybetmem bir yandan da üzücüydü.

Mona'nın düşüncesiz ve bazen bencil olduğunu düşünsem bile benim için yaptığı fedakarlıkları daha fazla nankörlük edip göz ardı edemezdim. Noah'ya gelince... öyle biriyle bir daha karşılaşabileceğimden pek emin değildim. Tanıdığım en iyi insandı. Eğer bir şeyleri değiştirebilme gücüm olsaydı veya kaderimi değiştirebilme o zaman kesinlikle yapacağım şeylerden biri Noah'ın benden arkadaş dışında hoşlanmamasını sağlardım. Onu her zaman hayatımın bir parçasında tutup asla üzmemek isterdim. Bana karşı davranışlarıyla o kadar çok etkilenmiş ve ona çok daha fazla saygı, sevgiyle ile dolmuştum.

Ateş daha da büyüyüp sıcaklığını arttırırken dizlerimi kendime çekip çenemi diz kapaklarımın üstüne yasladım. Uykumun geldiğini fark ederek beni ateş harici de ekstra ısıtan battaniyeye sarıldım. Calum yanıma oturduğunda elindeki tepsiyi önümüze koydu. Kendisine kahve yaptığını kokudan anladım. Calum üstündeki kot ceketi çıkarıp koltuğa attı. Sağ kolumu kaldırıp battaniyenin bir ucunu Calum'un sağ omuzuna koydum. Kalçasını biraz daha kaydırıp bana yaklaştı.

Supermarket //c.hHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin