|35|

512 24 13
                                    

🛒

"Çok var mı daha? Merak ediyorum." Dedim mızmızlanarak. Yaklaşık dört veya beş saattir yoldaydık. Sabah erkenden uyanmış yola çıkmıştık. Doğum günüm yarın olmasına rağmen Calum'un her şeyi ayarlayıp ince davranması çok hoşuma gidiyordu. Aşırı ilgiliydi. Kıyafetlerimi benim için o seçmişti ve sabah beni öperek uyandırmıştı. Keşke her gün doğum günüm olsaydı.

"Az kaldı ama sakın gözlerini açıp etrafa bakma."

Gözlerimdeki kumaşı tutarak doğruldum. "September, lütfen ama otur güzelim." Dedi tek eliyle beni geriye itip oturtturmaya çalışırken. Koltuğa tutundum ve yüzümü sola doğru eğmeye başladım. "Napıyorsun sen?"

Gülerek tek elimle Calum'un yüzünü buldum. Ben yanağını tutarken hala söylemiyordu. Eğilip burnunu öptüğümde gülmeye başladım, "Siktir denize düşeceğiz şimdi."

"Deniz mi?"

"Uçurum." Geriye çekildim ve koltuğa oturdum. Arka koltukta oturuyordum burası oldukça genişti ama uçurum ve denizden bahsetmesi, yanlış herhangi bir şeyde ölebileceğimizin nedeni olabilirdi.

"Uçurum mu? Bikinilerle uçurumdan denize atlayıp intihar mı edeceğiz?" Alayla konuştuğumda araba durdu.

"Evet, madem bu gizleme olaylarından artık sıkıldık ve kavga ediyoruz. Birlikte her şeye son vereceğiz." Ciddi sesini duyunca gülen yüzüm bir anda soldu.

"Ne? Tamam doğduğum gün ölmek her zaman bir isteğimdi ama-" Kapıyı açıp arabandan çıkmasıyla elim gözümdeki siyah bandanaya gitti. Calum kapımı açıp gözüme uzanan elimden tuttu. Beni yavaşça dışarı çekiştirirken ona uyum sağlayıp arabadan çıktım.

Denizin keskin tuzlu kokusu burnuma dolunca sabahtan dolayı soğuk olan hava da tüylerimi diken diken etti. Ellerimi kendime dolama ihtiyacıyla Calum'un eline sarıldığımda o da arabanın kapısını kapattı.

Babasının yüksek jeep model arabasını almıştı. Mantıklı bir düşünceydi çünkü yol anladığım kadarıyla yükseklerdeydi. Burada ne yaptığımızı hatta yapacağımızı çok merak ediyordum. Calum bagajı açıp ikimizin kıyafetlerinin ve eşyalarının olduğu büyük çantayı aldı. Bagajın kapağını kapatıp elimi tuttu. Beni biraz ileri ilerlettiğinde meraklanmaya başlamıştım.

Kulağıma sadece dalga sesi ve topraklı yolda yürürken ayağımızın çıkardığı ses geliyordu. "Calum artık sıkıldım şu siyahlıktan. Geldiğimize göre çıkarabilir miyim?"

Durduğunda ben de durdum. Elindeki çantayı yere bıraktığını hissettim. Ardından elimi bıraktı. Bir süre sonra nefesini ensemde hissettiğimde elleri kafamın üstündeki kumaşın düğümünü de çözüyordu. Boynumu öpüp gözümdeki kumaşı çıkardığında ilk önce gözlerimi sımsıkı kapattım. Gözlerimi kısarak açtım, ışığa alışmasını bekledim. Sonra kırpıştırarak etrafı incelediğimde gerçekten uçuruma benzer bir yerde olduğumuzu fark ettim. Ama asıl dikkattimi çeken şey karşımda tüm devliğiyle duran deniz feneriydi.

 Ama asıl dikkattimi çeken şey karşımda tüm devliğiyle duran deniz feneriydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Supermarket //c.hHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin