|21|

463 22 1
                                    



🛒

Televizyondaki sıkıcı talk showu izlerken pek eğlendiğim söylenemezdi. Calum'un gözlerimin önünde Mona'yla yakınlaşması sinirlerimi bozuyordu. Onu nispet yaparmış gibi sahiplenmesi ve kulağına bir şeyler fısıldaması beynimin zonklamasına, inadına Noah'a karşı yakınlık besleme içgüdüsünü ortaya çıkarıyordu.

Dakikalar önce hayatımda sayılı hatalardan birini yapmış sayılırdım. Eğer kavga etmeyi durdurursa istediği bir şeyi yapacağımı söylemiştim. Bunu söylerken ne düşündüğümü bilmiyordum açıkcası. Daha Noah'ın yüzüne vicdan azabından bakamazken benden onunla sevişmemi istediğinde ne bok yiyecektim?

Göğsüne koyduğum kafamı hafifçe yukarı kaldırıp suratına baktım. Huzurlu görünüyordu. Gözlerinin rengi canlılıkla parlıyor ve bulunduğu rahatlıktan dolayı sevgi dolu görünüyordu.

Yaşadıklarım tam bir karmaşaydı.

Bunlar ortaya çıktığında ne yapacağımı düşünmek istemiyordum. Şimdiden hayal ettiğimde bile mideme kramp sokuyor ve yaptığım hataya rağmen pişmanlığın toz kırıntılarının, damarlarımda yaşadığım mutluluğu bile yok etmeye gücünün yetmediğini fark ediyordum.

Hastalıklı bir histi, yaptığın hataya rağmen sonucundan mutluluk duyman.

Tıpkı, cehenneme gideceğini bile bile yalan söylemek veya aykırı şeyler yapmak gibiydi.

İyi hissettiriyordu.

Sıcaklıkla mayıştığımda kafamı hafifçe oynatıp Calum ve Mona'ya baktım.

Mona, kollarını Calum'un boynuna sarmıştı. Burnunu Calum'un boynuna yaslamış kucağında oturuyordu. Arada bir Calum'un boynunu öpüyor ve bir şeyler söylüyordu. Calum ise gülerek karşılık veriyorlardı.

Yanımdaki telefonumu aldım ve saate gözlerimi diktim.

23.58

"Ben kalkıyorum, uykum geldi." diyerek yerimde doğruldum.

Calum'un bakışları bize döndüğünde Mona gülerek doğruldu ve televizyonun kumandasına uzanıp televizyonu kapattı. Yerimden kalktığımda Noah da kalktı.

"Size iyi geceler, biz yatıyoruz." Noah elimi tuttuğunda karşımdaki iki kişinin de gözleri elimize kaydı. Calum her ne kadar bundan hoşnut olmadıysa aksine Mona o kadar mutluydu.

Calum gözlerini bana diktiğinde bir şeyler anlatmak istediğini anladım. Bakışlarındaki anlam bir sayfalık yazı yazabilecek kadar büyüktü.

"Kahvaltıda görüşürüz o zaman." Mona'ya gülümsedim ve Calum'a son bir kez bakışlarımı değdirip Noah'ı merdivenlerin oraya çekiştirdim.

Merdivenlerden çıkarken benden ne isteyebileceğini düşündüm.

Kapıyı açıp içeri girdiğinde ben de girdim. O yatağa ilerlerken karanlık odada ben de tuvalete ilerledim ve durdum. O gece lambasını açarken, "Dişlerimi fırçalayıp geliyorum," diye mırıldanarak açıklama isteği duydum.

Kapıyı kapattığımda üstümdeki sweatshirtün kollarını dirseğime kadar sıyırdım ve yüzünü yıkadım. Ardından yavaş yavaş dişlerimi fırçalamaya başladım. Cebimdeki telefon titrediğinde aynı zamanda telefonu cebimden çıkardım.

3 saat sonra şöminenin oraya gel.

Calum'un attığı mesajı görür görmez sildim. Risk alamazdım. Noah veya Mona telefonumu karıştırdıklarında görebilirdi.

Supermarket //c.hHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin