|33|

482 18 10
                                    

🛒

Ağlarken ve ağzımı, kenardaki peçetelerden birine silerken yanımda Calum yoktu. Olmasını da beklemiyordum zaten. Beklemem saçma olurdu. Mona zaten kızın söyledikleriyle çıldırmışken bir de Calum yanıma gelip iyice çıldırmasını sağlamak bizim için hiç iyi olmazdı.

O kızın Mona'ya söyleyeceği gerçeği beni ciddi anlamda kötü yapmıştı. Calum'un sabah yaptığı domuz pastırması ve yumurta her ne kadar şu an önümde kusmuk halinde olsa da kendimi avutmaya çalışıyordum. Hiçbir şey elbette tam anlamıyla çözünmüş veya kapanmış değildi. Bu yüzden toparlanmam gerektiğini kendime hatırlatıp kusmuğuma bakmadan ayağa kalktım. Sifonu çekip kabinden çıktım. Lavaboya ilerlerken etraftaki hafif sarhoş insanları umursamadım. Burası bir bar da, kahve dükkanı da değildi. O yüzden bunlar normaldi. En azından aşırı sarhoş olan ve kusan yoktu. Herkes kendi halinde ve güzel kaliteli doksanlar pop parçalarıyla eğleniyordu.

Suyu açıp ağzımı o iğrenç tadın gitmesi için çalkaladım. Makyajıma umursamadan yüzümü de yıkadığımda rujum silindi. Rimelim de biraz aktığından peçeteyle silmiştim. Tuvaletten çıktıktan sonra Calum'un arkadaşları gitmişti. Buna sevinmiştim çünkü ortalığı karıştıran kişilerin, durumu zorlaştırması arkasında toparlanması güç bir sonuçla sizi ortada bırakıyordu.

Calum'u görünce oraya ilerledim. Boğazımda hala iğrenç bir tat vardı ve bu midemi bulandırıyordu. Bir şeyler yemem gerekti. Eğer boş mideyle alkol alırsam sarhoş olurdum.

Mona'ya baktığımda beklediğimin aksine sakin görünüyordu ve şarabını içiyordu. Aramıza Noah'ın katıldığını görünce hızla oraya ilerleyip Mona'ya olanlardan sonra bir şeyler kanıtlamaya çalışırmış gibi Noah'ı dudağından öptüm.

Bu yaptığım aptalcaydı. Kesinlikle Calum beni mahvedecekti. Bunu neden yaptığımı iyice düşünürken pişman oldum. Noah yerinde yayılırken gülümseyip, "Selam." dedi. Gülümseyip karşımdaki Calum'a gözlerimi çevirmeden önümdeki menüye baktım. Beyaz şarap istediğimi mırıldanırken Noah masadan kısa bir süreliğine kalktı. Ben korkakça Mona ve Calum'a bakarken Mona'nın aksine Calum'un bana baktığını fark ettim. Calum kaşları çatıkken kafasını onaylamaz bir şekilde sağa sola doğru çevirdi. Gözlerimi kapatıp yüzümü ovaladım.

"Hala anlamıyorum. İkiniz de esmer olduğunuzdan dolayı mı yakıştırdılar sizi? Belinden tuttuğunu ve masaya ilerlettiğini söyledi," Söylediklerini karşısında sabit bir şekilde bakıp transa geçmiş gibi söylüyordu. "Nasıl?" Kendi kendine konuşuyordu ve bu beni çok daha fazla suçlu hissettirmişti.

"Mona, saçmalamayı kes artık." Calum'un sinirlenerek ağzından dökülen sözcükler Mona'nın kendine gelmesini sağladı. "Onlar aptal, söylediklerine ne bakıyorsun?"

"Belki de aptal olan benim." dedi Mona gülerek.

Ben şokla Calum'a baktım. Calum da bana baktıktan sonra Mona'nın yüzünü sertçe tutup kendine çevirdi. "Neden anlamıyorsun anlamıyorum ama şu siktiğimin sandalyesinde yanımdaysan ve seni onların önünde teselli ettiysem; seni düşündüğümden."

Mona dolu gözlerindeki yaşlarını akıtırken gözlerimi başka yere çeviremedim. Hipnotize olup onları izledim. Mona ellerini Calum'un elinin üzerine koyup onları yüzünden çekti. Calum sıkıntılı bir nefes verince Mona yerinde kalkıp Calum'a uzandı. Kollarını uzatıp Calum'un boynuna sardı, kucağına yerleşti. Calum ona ne derse desin boomerang gibi tekrar ona dönecekti.

Calum gözlerini benden çekmeden Mona'nın sarı saçlarını okşamaya başladı. Kafamı sola, görünmeyen denize doğru çevirdiğimde aniden şimşek çaktı. Midem boş olmasaydı masanın üzerine kusmak isterdim.

Supermarket //c.hHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin