Bir günlük gecikmeyle de olsa yeni bölümümüz geldi. Umarım beğenerek okur ve zevk alırsınız :)
Diğer bölüm yorumlarımızda azalma oldu. Benimde şevkim kırıldı açıkçası. Lütfen yorum yapmaktan çekinmeyin. Benimle paylaşın ki ben de kendimi ona göre ayarlayım. Yorumlarınızı esirgemeyin benden :(
Yine de sizleri çok seviyorum. Bir sonraki bölüme kadar kendinize iyi bakın!
'' Şey... Anne... Biraz konuşalım mı? Yani... Sen de istersen? '' Saatlerdir kıvranıp duruyor, günlerdir annesinden sakladığı şeyleri anlatmak için çırpınıyordu. Nerden başlayacağını bilemediğinden aklını toparlayamıyor, kendisine telkin verici cümleler kuruyordu.
İlk hangisinden bahsetseydi? Canı kadar sevdiği, umudum dediği adamdan mı yoksa yüzünü görünce korktuğu, öfke dolu gözleri olan adam mı? Ama daha ne kadar saklayabilirdi ki? Ya da annesine anlatmayıp tüm bu olanları başkasıyla nasıl paylaşırdı? Annesiydi. Bu hayatta en ihtiyacı olan sevginin bir parçasıydı. Anlatmakta geç kalırsa Koray da olduğu gibi kavga edebilirler, birbirlerinin kalplerini kırabilirlerdi.
Masal sonunda cesaretini toplamış, soluğu annesinin yanında almıştı. Ne kadar belli etmek istemese de yüzünde ki endişe kendisini ele varmış, vücudunu bir ateş parçası sarmıştı. Mutfaktaki masadaki oturmuşlar, bir süre sessizliğe oynamışlardı. Aldığı her kahve yudumun da boğazını bir sıcaklık kavrıyor, kalbinin ortasına doğru yakıyordu. Annesinden gelecek olumlu bir cevap çok güzel şeylere, olumsuz bir cevap ise tüm heyecanını yakıp tüketebilirdi.
Emel hanım kızının konuşmasını günlerdir bekliyordu. Onu ilk kez bu kadar heyecanlı, ne yapacağını bilmez bir halde görüyor, ne söyleyeceğini merakla bekliyordu. Kalbim ağrıyor dediği günden beri kendisini zor tutmuş, öfkeyle kalkıp zararla oturmamak için sakinleşmek için epey çabalamıştı. Ama şimdi o kadar mutlu görünüyordu ki! Gözlerinin içi bir farklı bakıyor, fener misali her tarafa ışık yayıyordu. Kendi yaşadığı duyguların kat kat fazlasını yaşıyordu kızı.
Daha fazla bu sessizliğe yetecek sabrı yoktu. Kahveyi yudumlayıp gözlerini kızına çevirip tatlı bir ses tonuyla konuştu. Şefkatini göstermeliydi ki kızının korkup kaçmasını önlemeliydi. Kısacası onun karşısında değil de yanında olduğunu göstermeliydi. '' Dinliyorum kızım! Şunu bil ki ne olursa olsun ben yanımdayım''
Masal annesinin sıcak bakışları karşısında bir nebze rahatlamış olduğunu hissetti. Derin bir nefes alıp bakışlarını annesine çevirdi. İp inceldiği yerden kopacaktı. '' Anne... Nereden başlayacağımı bilmiyorum... Yani... ''
Annesi hemen lafa girip kızının sözünü kesti. Eğer daha fazla müsaade ederse hiçbir şey konuşamadan konuyu kapatacaklardı. '' Biliyorum kızım! Her şeyi biliyorum! Kimmiş bakalım bu şanslı çocuk? ''
Masal gözlerini şaşkınlıkla açıp tekrar kapattı. Nereden biliyordu ki? Tamam, kavga ettiklerinde üstü kapalı söylemişti ama bu kadarını da beklemiyordu. Kahvesi boğazında kalmış, kısa bir öksürük krizine tutulmuştu. Hemen masanın üzerinde duran soğuk suyu bir dikişte içmiş, yüreğinin ferahlamasını sağlamıştı. Sesinde ki tını heyecanını saklamasına yer edemeden kelimeler dudaklarından döküldü. '' Biliyor musun? Yani... Duygularımı çok mu belli ettim? O kadar anlaşılıyor muydu? ''
Annesi başıyla olumlu anlamda aşağı yukarı salladı. Kızının utançtan kızaran yüzlerini görünce yüzünde bir tebessüm yayıldı. Yılların verdiği tüm tecrübeyi aktarmak istercesine kızının ellerini tutup kaldığı yerden devam etti. '' Korkma kızım! Bunları bana söylemekten korkma! Sen... Sen en güzel duygulardan birini yaşıyorsun. Üstelik karşılığını da alıyorsun. Kim istemez ki böyle bir şeyi? ''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUT KIRINTISI
Ficción GeneralOturacakken boş bulduğum bir banka, Düştü avuçlarımdan bir çanta. Tok bir ses duyuldu, Tıka basa dolmuş gardan. Atkuyruğu saçlarım kapatırken yüzümü, Hissettim üzerimde bir çift, Okyanus mavisi gözü. Her şey sustu: Gar sustu, Hava kesildi bıçak, İns...