UMUT KIRINTISI 33. BÖLÜM

188 15 13
                                    


Yeni bir bölümle daha karşınızdayım okur canlar! Sizleri önceden uyarıyorum. Bu bölüm tam bomba bir bölüm oldu. Şimdiden söyleyeyim ki kendinizi hazırlayın  :)

Geçen bölüm yaptığınız yorumlar için çok teşekkür ederim. Umarım bu bölümde beni yalnız bırakmazsınız :)

İthafımız bütün okuyuculara gelsin. İyi ki varsınız!

Diyorsunuz ki bu yazar uzattıkça uzattı. Benim daha fazla çenem düşmeden sizi sürprizlerle dolu bölümle baş başa bırakıyorum.

Bir sonraki bölüme kadar kendinize iyi bakın!!

                                                                                                                                                              Mrymmz 

Korku, endişe, panik... Karmakarışıktı! Aklı balyoz gibi kafasına vuruyor, vicdanın sesi kalbini darmaduman ediyordu. Bu nasıl bir ikilemdi böyle? Ne yapacaktı şimdi? Arkasına bakmadan kaçıp gitse mi, yoksa gerçeklerle yüzleşip biraz olsun vicdanını rahatlasa mıydı? Hangisi daha baskındı? Kulakları insanların sesini algılamıyor, bir uğultu tepesinde dönüp duruyordu. Nefes almayı unutmuştu sanki ya da kalbi atmayı bırakmıştı. Ne eli ayağı tutuyor, ne de gözleri olanları seçip bir anlam yüklemeyi başarıyordu. Demek kader gitmesine müsaade etmemişti! Ne yapıp ne edip peşine takılmış, pes etmeden tokat misali karşısına çıkmıştı. O bakışları gördüğünde pişmanlığı en sonuna kadar yaşamıştı.

Çaresiz miydi şu anda? Daha ne kadar burada kalıp bu olayı kavramaya çalışacaktı! Gitmek istiyordu buradan. Kaçıp gitmek... Ağlayıp kurtulmak istiyordu. Ama bedeni durduğu yerden bir adım dahi hareket etmiyor, ifadesizce ne diyeceğini düşünüp aklınca kendini aklamaya çalışıyordu. Gerçi aklında ne uçağa yetişeceği dakikalar, ne de az önce bavuluna çarpan çocuk kalmıştı. Karşısında kararlı mavileri görünce olduğu yere mıh gibi çakılmış, başından aşağı kaynar sular dökülüp dökülüp boşalmıştı. Nerdeyse en son görmek isteyeceği kişi karşısına çıkmış, kolunu resmen bir ağ misali sarmış, parmaklarını kelepçe gibi kenetlemişti. Sanırım kaçacak yeri kalmamıştı Aslı'nın!

Belki de biraz timsah gözyaşları dökse buradan en az zararla kurtarır, hayatına kaldığı yerden devam ederdi. Hani az önce vicdanının sesini susturmaktan bahsediyordu ya işte onu şimdilik bir köşeye kaldırdı. Çünkü kim olursa olsun gözyaşına çaresiz kalamaz, en sonunda çekip giderdi.

Bakışlarını tekrar karşısında duran kişiye kaydırdı. Gözlerinde sorgular ifadeyi görüp derin bir nefes aldı. İçinde fırtınalar kopsa da dışarıya belli etmemek için sinsi bir gülüş takındı dudaklarına. Biliyordu ki bu gülüş onu çileden çıkaracak, deli edecekti. Nasıl karşısına çıkıp istediklerini yaptırdıysa bugün de onu devam ettirecekti. Acelesi var gibi kolundaki saate bakıp ufladı. Tekrar bakışlarını döndürüp bıkkın bir şekilde sordu. Biraz oyun oynasa fena olmazdı! '' Evet! Ne vardı? ''

Bu nasıl bir kendini beğenmişlik, bu nasıl bir ifadeydi? Sanki hiçbir şey yapmamış gibi oldukça pişkin bir şekilde konuşup gülüyordu. Bir insan ancak bu kadar anlamsız olabilir, suçlu olduğu halde kendisini dünyanın en iyi insanı olarak gösterirdi. Ne yani elini kolunu sallayıp gidecek miydi? Asla ama asla buna müsaade etmez, bir daha böyle bir şeyi göze alamazdı. İçindeki biriken her şeyin hesabını soracak, vücudunun yanan kalbini soğuk suyla kurutacaktı. Onun hırsının neler yapacağını gördüğünden artık adımlarını daha sakin ve temkinli atacaktı. Yoksa yine gözyaşlarına boğulacak, her iki tarafında acı çekmesine sebep olacaktı. Bu defa kararlıydı! Aslı'nın gerçek yüzünü ortaya çıkarıp Koray'la kaldığı yerden devam edecekti Masal! Tamam, o gün kaçıp gitmese belki bunlar yaşanmayacaktı ama kader işte bir şekilde karşına çıkarıyordu.

UMUT KIRINTISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin