Okur canlarım yeni bölümü getirebildim. Ama diğer bölümlere oranla kısa oldu. Baştan söyleyim. Hem zamanım azdı hem de kafamı toparlayamadım.
Geçen bölüm yine yorumda rekor kırdık. Hepinize çok teşekkür ederim :) Değerli yorumlarınızı, beğenilerinizi bekliyorum.
Bölüm ithafımız ''deryademirsoyztrk'' e gelsin. Yorumun için çok teşekkürler. Sizi çok, çok, çok seven yazarınız...
Mrymmz
Zaman su misali akıp geçiyor, günler birbirini kovalıyordu. Mutluluğun en önemli yanı bu olsa gerekti. Çünkü insana neşe kaynağı oluyor, içindeki sıkıntıyı bıraktırıp gülümsemeyi gün yüzüne çıkartıyordu.
Buket geldiği günden beri onunla o kadar şey paylaşmışlardı ki! Masal'ın olmayan kız kardeşi olmuş, Koray da dâhil olmak üzere beraber vakit geçirmişlerdi. İlk başlarda yanlış anladığı için kendine kızsa da sonra aklından kötü düşünceleri atmış, yerine sevecen, içten bir düşünce konduruvermişti. Zaten Koray projeyle ilgilendiği için Buket'in yanında olması gerekenden fazla zaman geçirmişti.
Yarın sabah proje için Koray İstanbul'a gidecek, Buket'i de yanında götürecekti. Bir yandan Koray gideceği için üzülse de diğer yandan seviniyordu. Çünkü projeyi zaferle sonuçlandırırsa kariyeri parlayacak, kimi gülen gözlerle kimisi de kıskançlıkla izleyecekti. Sabah erkenden onları yolcu edecek, sonra da kalan işlerine devam edecekti. Gerçi ne kadar adapte olup uyum sağlayabileceği bile zordu.
Aşkının gidip gelmesi 2 gün sürecek, doğum gününe yetişemeyecekti. Hoş Koray'a doğum gününden bahsetmemişti ki! Birkaç kere söylemek istese de dudaklarından kelimeler dökülmemişti. Ne diyecekti ki? '' Koray! Benim doğum günüm var da 2 gün sonra! Sana söylemek istedim mi? '' Resmen saçmalık olurdu. Tamam, böyle değil de mesela doğum gününe davet edebilirdi ama projeyi bırakıp nasıl gelecekti? En iyisi onun kafasını bulandırmadan onu gönderip sevinçli haberlerini duymaktı.
Çenesinde ki elini oynatıp gözlerini açıp kapadı kız. Düşüncelerini bir kenara bırakıp elindeki kâğıda odaklanmaya çalıştı. Yüzünde ister istemez bir tebessüm olsa da asık duruyordu. Umudunu nasıl bırakacaktı? Onu trene bindirip geri nasıl dönecekti hayatına? Ona alışmıştı! Farkında olmadan her gün daha da bağlanmış, sevgisi kartopu gibi büyümüştü. Şimdi ayrılık zor geliyordu! 2 gün bir şey değildi ama kalbi öyle demiyordu işte! Zaten kalbi bir kere de söz dinlese şaşardı.
Sağ elindeki kalemi masaya bırakıp başını oturduğu koltukta uflayarak geriye yatırdı. Elleriyle açık saçlarını sıvazlayıp derin bir nefes aldı. Gözleri kendiliğinden kapanmış, içindeki sesi susturmaya çalışıyordu. Kapının açılma sesini duymasına rağmen gözlerini açmadı. Biliyordu ki gelen koraydı! Kokusu çoktan bütün zerrelerine ulaşmış, vücudunu baştan aşağı ürpermişti. Eğer gözlerini açarsa ağlayabilir, onu mutsuz ederdi. En iyisi uyuma numarası yapıp bu tatsız olayı göstermemekti.
Koray toplantıdan yeni çıkmış, Ebru'nun yanında birkaç dosya imzalamıştı. Ebru hafta başında işe dönmüş, kaldığı yerden devam etmişti. Adam kaç gündür Masal'da ki durgunluğun farkındaydı. Her ne kadar mutlu görünmeye çalışsa da biliyordu üzüldüğünü. Umudunu yalnız bırakıp gitmek istemese de proje için gitmek zorundaydı. Onu götürmeyi düşünse de doğum günü sürprizi için burada bırakmaya karar vermişti. Buket'ten doğum günü için fikir almış, onunla konuşup kendi evinden bahsetmemesi gerektiğini söylemişti. O da bu konuda fikrini belirtmiş, evin ismini dahi ağzına almamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUT KIRINTISI
General FictionOturacakken boş bulduğum bir banka, Düştü avuçlarımdan bir çanta. Tok bir ses duyuldu, Tıka basa dolmuş gardan. Atkuyruğu saçlarım kapatırken yüzümü, Hissettim üzerimde bir çift, Okyanus mavisi gözü. Her şey sustu: Gar sustu, Hava kesildi bıçak, İns...