Merhaba okur canlar! Final bölümünün devamını getirdim sizlere. Umarım beklentinizi karşılayan, hoşunuza giden bir final olmuştur :)
Elim her ne kadar yazmamak için çabalasa da sonunda bitirdim. İçim burukta olsa böyle bittiği için çok mutluyum :)
Yine beğenilerinizi, yorumlarınızı bekliyorum. Bu bölüm tüm okuyucularıma gelsin. İyi ki varsınız!
Birde teşekkür yazımız olacak. Finali yayınladıktan sonra onu da yayınlayacağım. Kendinize iyi bakın!!
Mrymmz
Kurulan hayaller, ilk gördüğü anda kalbinden geçen heyecanlar, bir dal parçasına konar gibi düşlere kurulan umutlar, hep beklenilen ama ne zaman geleceği belli olmayan aşklar, sevgiler, sevdalar... Yavaş yavaş hepsi olmaya başlamış, en ummadığın anda karşına çıkmıştı. Ta ki inanıp da peşinden gidene dek!
Hani denizde yüzersin, bir ara öyle derinlere dalmışsındır ki ne nefes almaya gücün vardır ne de başını kaldırıp, ufacık bir ses atıp yardım istemeye. Bağırmak, haykırmak, kurtulmak istersin. Belki tesadüf eseri birine denk gelirsin belki de kimsenin ruhu bile duymadan en derine çökersin. Bir ele o kadar ihtiyacın vardır ki! Tam umudunu kaybedip artık bitti, her şeyin sonuna geldim dersin. Yavaş yavaş üzerine bir karanlık çöker. Boğazına bir şeyler tıkanıp orada kalır, ne aşağı iner ne de yukarı çıkar. Gözlerin kapanır istemsizce, bedenin kaskatı kesilir. Denizin ortasında kuğu gibi dibe sürüklenirken bir can simidi gelir o anda. Başta anlam veremez, ne oluyor dersin. Kim gönderdi bunu? Kaybolan umutların, yıkılan düşlerin birer birer canlanır. Gözlerin aydınlığa, ruhun mavi huzura ulaşır. İçinde kocaman bir sevinç oluşur, şöyle çocukların gibi bitmek tükenmek bilmeyen. Ellerini kaldırıp tutunursun simide. Ayaklarını hızla çırpar, simide güvenle sarılıp yüzeye çıkmaya çalışırsın. Yavaş yavaş o boşluk kaybolup yerini mavi bir gökyüzüne, insanların neşeli seslerine ulaşırsın. Dersin ki o simit hayatımı kurtardı. Kim attıysa bulmak isteyip teşekkür etmek istersin defalarca. Sanki o ana dek kimse böyle bir şey yapmamıştır ya da bu kadar sevince boğmamış gibi hissedersin. Yüzün güler, ağzında tatlı bir şey oluşur, elin ayağın yere göğe sığmaz, bacaklarında derman kalmaz, ayakların koca bir kütle yığınına dönüşür, en önemlisi de kalbin sığmaz bedenine. Çıkmak istercesine öyle bir atar ki! Kulakların duymaz sanki başka sesleri, müzikleri. Ama kalbin söyleyeceğini çoktan söylemiştir. O can simidini atan kişi bir anda en önemli, en değerli, en paha biçilemez insan olmuştur. Ne parayla satın alabilirsin ne de unutabilirsin. Sadece... Sadece onun aşk olduğuna inanıp kabullenmişsindir. Kalbine girerken ne izin almıştır ne de kalbinin kapısını çalmıştır. Kapının bir köşesinden, bedeninin bir sinesinden süzüvermiştir kendisini. Anlarsın ki aşk ne söz dinlermiş ne de beklermiş. Bir anda karşına çıkar hem kendisini hem de karşı tarafı esir edermiş...
Tıpkı Masal ve Koray'ın yaşadıkları gibi... Aşk onları da bir sarmaşık misali sarıp sarmalamış, kâh ağlatıp kâh güldürmüştü. Ama sonunda yine huzura kavuşturmayı sağlamış, birbirlerini kaybetmemeleri gerektiğini vurgulamıştı. Daha dün gibi başlamıştı her şey. Koray işinde başarıdan başarıya koşuyor, Masal okulu bitirip biran önce iş kurma hayalleri kuruyordu. Şimdi ise ikisinin de gözü bir başkasını görmüyor, sadece birbirlerine aşk dolu bakıyorlardı. Heyecanları yüreklerinden ağızlarına doğru yol alıyor, yaşananların şaşkınlığı ise gözlerinden okunuyordu. O kadar mutlulardı ki! Gelen davetliler bile umurunda değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUT KIRINTISI
Ficção GeralOturacakken boş bulduğum bir banka, Düştü avuçlarımdan bir çanta. Tok bir ses duyuldu, Tıka basa dolmuş gardan. Atkuyruğu saçlarım kapatırken yüzümü, Hissettim üzerimde bir çift, Okyanus mavisi gözü. Her şey sustu: Gar sustu, Hava kesildi bıçak, İns...