Isaac'ti. Gülümseyip tam onun yanına gidecektim ki beni fark edip hızla gitti. Neler oluyor? Dünden bugüne ne değişti? Yüzüm düştü. Değneklerimi yeniden aldım ve sınıfa ilerledim. Ben sınıfa gidene kadar zil çalmış ve herkes sınıfında ders işliyordu. Sonunda sınıfıma gelince kapıyı tıklattım. ''Gir.'' sesi geldi. Bir değneğimi duvara yasladım ve kapıyı o elimle açtım. Kapıyı ittirip sonuna kadar açtığımda duvara dayadığım değneği aldım ve ilerlemeye başladım. Birisi hızla yerinden kalktı. Kim olduğuna baktığımda Stiles'tı. Yanıma geldi ve bana destek vererek sıraya oturmamı sağladı. Öğretmen başıma geldi
''Hasta iken okulda ne arıyorsun?'' dedi. Burukça gülümsedim sadece. Onunda çatılı olan kaşları düzeldi ve gülümsedi.
''Peki . Derslerden geri kalmak istemediğini anlıyorum.Ama kendine iyi bakmalısın.'' dedi. Gülümsemem genişledi ve başımı salladım. Değneklerimi sıraya yasladım ve iyice kendimi sıraya yerleştirdim. Biri arkadan bel oyuntuma dokundu. Hızla yerimden sıçradım ve arkama baktım. Bu Stiles'tı ve yanında da Scott.
''Evde durman gerektiğini kaç defa söylemeliyim? '' dedi. Omuzlarımı kaldırarak 'Banane' demeye çalıştım.
''Sana da merhaba Stiles.'' dedim gülümseyerek.
''Bak hast... Sen? Az önce? Konuştun! Tanrım konuştun Sophie.'' dedi Stiles. Konuşurken de saçma hareketler yapıyordu. Ona sınıfta maymun görmüş gibi bakmaya başladım. Tamam çok iyi konuştum da bu salak hareketler niye?
''Şimdi yeni bir eser üzerinde çalışacağız çocuklar.'' diye girdi öğretmen. Önüme döndüm ve sıkıcı dersimi dinlemeye başladım.
***
Sınıftan hızla çıktım ve bu değneklerle ne kadar hızlı gidebiliyorsam o kadar hızlı gitmeye çalıştım. Dolabımın önüne geldiğimde kitaplarımı içine bildiğin fırlattım ve kapağını iyice kapattım. Şimdi sıra Scott ile Stiles'ı takip etmekti. Tam da yanımdan geçtiler. Ben de arkalarından ilerlemeye başladım.Beraber soyunma odasına gittiler. Lakros takımının soyunma odasına. Tanrım buradaki her çocuğun kaslı olması zorunda mı?! Soyunma odasının kapısında durmak zorunda kaldım. Aksi takdirde kötü şeyler olabilir. Bütün hepsi sahaya gidince bende hızla içeri girdim. Şu değnekler olmasa 100 defa girip çıkmıştım! Onların olduğu yere yaklaşınca duvara kendimi yasladım ve onları dinlemeye başladım.
''Bak Sophie ile olan geçmişini biliyoruz fakat neden bizimle uğraşıyorsun? '' dedi Scott. Kiminle konuşuyordu bunlar?!
''Ben değil. Ben emir kuluyum. Patron ne isterse o olur.'' dedi bir ses. Bu Chris'ti! Bu yüzden benden saklamaya çalışıyorlardı. Tabii ya! Nasıl aklıma gelmedi ki?
''Patronunuz kim?'' dedi Stiles.
''Pek isminin anılmasını sevmez. Hatta hiç sevmez. '' dedi Chris.
''Peki bizimle ne alıp veremediği var? '' dedi Scott.
''Sizinle değil. Derek ile. Derek'in dostları, bizim düşmanımızdır.'' dedi Chris. Yine hangi b*ka burnunu soktun Derek!
''Patronunuz her kim bilmiyorum fakat bizimle bir çözüme varamazsınız. Özellikle birilerine zarar vererek. Örneğin Stiles ve Sophie.'' dedi Scott.Neyden bahsediyordu bu? Hani bizi kurtaran Chris'ti? Neler oluyor burada?
''Stiles her zaman odak noktası oldu. Derek ile iyi dostluğunuz var. Onun kuyruğu gibisiniz. Sophie sadece piyango oldu.Güzel ve aşırı derecede çekici bir kız. Zarar görmesini istemem.'' dedi Chris. Bu pislik ne zaman peşimi bırakacak acaba? Yine aklında planlar olduğunu biliyorum. Ayak sesleri duymaya başladım. Hızla soyunma odasından çıktım. Koridordan dönerken birisine çarptım. Yere düşmediğime çok sevinirken çarptığım kişiye baktığımda gözlerim yerinden çıkacakmış gibi açıldı. Bu Chris'ti ve yüzünde çarpık bir gülümseme vardı.
''Selam tatlım. Soyunma odasında ne yapıyordun? Yoksa konuşmalarımızı mı dinliyordun? '' dedi beni küçümser bir sesle.
''Ben ... şeyy..'' konuşamıyordum. Elim ayağım birbirine dolandı.
''Konuşuyorsun. Bir çok kişiden benimle takıldıktan sonra konuşamadığını duymuştum fakat kendine gelmişsin görüyorum. Söylesene seni kim eski haline getirdi. Dur tahmin edeyim! Hımm... Isaac olabilir mi? Bence kesinlikle o. Hastane odasında ne kadar da tatlıydınız bir bilsen. Çok yakışıyorsunuz. Fakat ben ile sen kadar değil.'' dedi ve beni dolaplara yapıştırdı.
''O kadar çok güzelsin ki. İnsanın senin yanında ayakları birbirine dolanıyor ve konuşamıyor. Söylesene sen gittikten sonra ben ne yaptım diye?'' dedi dibime girerek.Konuşmuyordum daha doğrusu konuşamıyordum. Kaşlarını çattı ve bağırmaya başladı.
''Sorsana dedim Sophie'' dedi bağırarak. Gözlerimi sımsıkı kapamıştım.
''Ne-e-e y-yap-ptın?'' dedim sesim titreyerek.
''Senin acını çektim Sophie. Ben seni seviyordum Sophie. Ve lanet olsun ki hala seviyorum.'' dedi ve yumruğunu dolaba geçirdi. Dolap içeri göçmüştü. Birisi onu üstümden aldı ve duvara fırlattı. Kim olduğunu görünce kaşlarım istemsizce çatıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Teen Wolf (Brand New Friend)
Fanfiction''Beni dikkate alıyor musun? Tanrım almıyorsun! Hadi ama kim bilir kaç günden beri tanışıyorsunuz ve ... ve ... '' daha fazla konuşamamıştım. Çünkü tam da karşımda tişörtünü çıkarmıştı. Kısacası yarı çıplaktı. Sesli bir şekilde yutkundum ve gözlerim...