Kaykayımı büyük uğraşlar sonunda çıkarabildim. Köşesi biraz çizilmişti fakat yine de kendimi asmak istiyordum. Hatta şu anda kendimi yere atıp ağlayabilirim o derece. Kaykayı yere koydum ve daha okuldan çıkmadan içeriden sürmeye başladım. Kim görecek ki diye düşünürken karşıdan gelen Geometri öğretmeni Bay Banner'i görmem bir oldu. Tam geriye gidecektim ki Bay Banner beni fark etti. Eliyle 'Gel buraya.' işareti yaptı. Ben de yüzüme en şirin gülümsememi takınarak yanına gittim.
''Bayan Carter! Okul kurallarını çiğnediğinizin farkında mısınız? '' dedi kaşlarını çatarak. Suçlu olduğumu belli etmek için başımı eğdim.
''Bugün saat 15.00'e kadar cezalısınız. '' dedi ve otoriter adımlarla yanımdan geçti.
''Gıcık.'' dedim fısıldayarak.
''15.30 oldu!'' dedi yüzünü bana dönmeden. Ofladım ve coğrafya sınıfına ilerlemeye başladım. Gelince içeri girdim ve rastgele bir sıraya oturdum. Benden başka 3-4 kişi daha vardı. Onlarda aralarında muhabbet ediyorlardı. Öğretmen içeri girdi. Sırayla herkese görev vermeye başladı. Ben de boş boş otururuz zannediyordum. Bana sıra geldi.
''Sen de kütüphaneye gideceksin. Kitapları düzenleyeceksin.'' dedi. Oflayarak kütüphanenin yolunu tuttum.
***
Sonunda bitti! Derin bir nefes aldım. Rahatlamanın verdiği mutlulukla yüzümde ufak bir gülümseme olmuştu. Tam kütüphaneden çıkacaktım ki Bay Banner içeri girdi. Pislik kontrole gelmiş.
''İyi iş başarmışsınız Bayan Carter. Ama daha 1 saatiniz var. Burasının yerini mi temizlemek istersiniz yoksa boş boş oturmak mı istersiniz?'' dedi.
''Boş boş oturmak.'' dedim hiç düşünmeden. Gülümsedi.
''Çok iyi. Temizlik malzemeleri temizlik odasında. Bir de önlüğünü giymeyi unutma.'' dedi ve sırıtarak odadan çıktı. Ben ise donup kalmış şekilde aynı yerimde heykel gibi duruyordum. Herşeyi zıt anlayan kıt beyinli ... insan. Sinirle temizlik odasına gittim. Bir paspas ve kova aldım. Kovanın içine su koyduktan sonra sıvı deterjanı da döktüm. Sevgili öğretmenciğimin dediği gibi de önlüğümü taktım. Paspası kovanın içine koyarak kovayı taşımaya başladım. Ne kadar ağır şeymiş arkadaş! Kütüphanenin girişine gelince paspası çıkardım ve silmeye başladım.Biraz daha sildikten sonra bir sesle irkildim.
''İyi çalışmalar.'' dedi pişmiş kelle gibi sırıtarak.
''Parti veriyorum sende katılmak ister misin?'' dedim ve gözlerimi devirdim. ''Burada ne halt ediyorsun Isaac?'' dedim sinirle.
''Sadece sana bakmaya geldim.'' dedi.
''Bana mı?'' dedim kaşlarımı kaldırarak.
''Evet. Yine ne haltlar karıştırdığına bakmak istedim.'' dedi gülerek.
''Neye gülüyorsun?'' dedim.
''Tabii ki sana. Gülüncek başka biri var mı?'' dedi. Sinirle üstüne yürüdüm ve tam dibinde durdum.
''Bak, ne diyorum biliyor musun? Eskisi gibi ol. Benimle yeniden konuşma ve soğuk davran. Şu ankinden bin kat daha iyidir.'' dedim. Bana dümdüz bakıyordu. Birden endişelenmeye başladı.
''Bak, hiçbir şey yokmuş gibi yavaşça yürüyerek buradan git. Bir kurt adam var.'' dedi. Başımı salladım ve yavaş adımlarla ilerlemeye başladım.Bir kaç koridor ilerledikten sonra büyük bir cam kırılma sesi duydum.Hemen cep telefonumdan Scott'ı aramaya başladım. Bir kaç çalıştan sonra açıldı.
''Sophie?'' dedi şaşkınlıkla. Şey ben onu pek telefondan aramam da hep evine giderim.
''Scott bir şeyler oluyor bir kurt adam Isaac'e saldırdı neler olduğunu bilmiyorum çabuk gel.'' dedim kelimeleri dizerek.
''Neredesiniz?'' dedi endişeyle.
''Okuldayız.'' der demez büyük bir gürültü daha koptu. Arkama baktığımda o çocuğun Isaac'i duvara fırlattığını gördüm.Telefonu hızla kapattım. O çocuk Isaac'i yakasından tuttu ve havaya kaldırdı. Bir şey yapmalıyım! Evet! Aklıma bir fikir geldi.
''Hey!'' dedim. İkiside bana baktı. Isaac bana delirdin mi dercesine bakarken çocuk ise şaşkınlıkla bana bakıyordu fakat hoşuna gitmişe benziyordu.
''Bana doğru gelmeye ne dersin? Belki istediğini verebilirim.'' dedim gülümseyerek. Sırıttı ve Isaac'i yere fırlatırcasına bıraktı. Bana doğru gelmeye başladı. Hızla arkamı dönüp koşmaya başladım. Önüme baktığımda yine o çocuk karşımdaydı.Sonra bana öyle bir vurdu ki koridorda sürüklenerek ilerledim sonra da duvara çarptım. Hızla önüme geldi ve üzerime biraz eğildi.
''Yazık olacak.'' dedi ve tam pençesiyle bana vuracakken yandan birisi gelip üzerine atladı. Bu tabii ki Scott'tı. Hızla Isaac'in yanına gittim. Doğrulamıyordu. Ona yardım ettim.
''İyi misin'' dedi. Kafamı salladım.
Tam o sırada yanımıza Scott geldi. Tabiii ya! Unuttuk muhabbet ediyorduk burada.
''İyi misin?'' dedim. Başını salladı fakat kafasını karıştıran bir şey vardı.
''Ne oldu? Neden düşüncelisin?'' dedi Isaac. Başını kaldırıp bize baktı.
'' 'Ben veremedim fakat ustamız size gününüzü gösterecek.' dedi. Kim bu usta?'' dedi. Başımı olumsuz yönde salladım. O usta her kimse Bloody Mary gibi gözlerini kaşıkla çıkaracağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Teen Wolf (Brand New Friend)
Fanfiction''Beni dikkate alıyor musun? Tanrım almıyorsun! Hadi ama kim bilir kaç günden beri tanışıyorsunuz ve ... ve ... '' daha fazla konuşamamıştım. Çünkü tam da karşımda tişörtünü çıkarmıştı. Kısacası yarı çıplaktı. Sesli bir şekilde yutkundum ve gözlerim...