Merhabaa!! :D Yeni bölüm ile karşınızdayım :D Size şunu garanti edeyim hastalıktan ölüyorum aslında istirhat etmem lazım fakat ben size yeni bölüm yazıyorum kısmetimi bilin yhanii .s.s.s. neyse :SDF:d. Just kidding :D İyi okumaallaaarr :D <3
Elimi omzuna koymamla arkaya 'uçtu'! Hey bu kadar da güçlü olduğumu bilmiyordum. Hızla arkama döndüm ve bir başka adamı da yere serdim. Şu anda kendimi Chaki Chan gibi hissediyorum dersem hiç yalan olmaz. O anda Peter'in etrafa endişeyle baktığını ve sonra da seri adımlarla geriye gittiğini gördüm. Hızla arkasından gitmeye başladım.
''Peter!'' diye bağırdım. Yerinde durdu ve yavaş hareketlerle arkasına döndü.
''Kızım!'' dedi gıcık bir sesle. Yüzümü buruşturdum.
''Benim babam uzun süre önce öldü.'' dedim. Yavaş adımlarla bana doğru gelmeye başladı.
''Küçük,zavallı Sophie.'' dedi yavaş adımlarla gelmeye devam ederek. ''Zayıf noktanı hep gösterdin bana. Hep ama hep zavallı oldun. Beni baban zannettiğin zamanlar içimden nasıl kahkahalar attığını hatırlıyorum. Sen hep...'' demesine kalmadan yüzüne geçirdiğim sert yumrukla yüzü sağa savruldu.
''Seni adi! Aptal! Babamın yerini kimse alamaz!'' dedim avazım çıktığı kadar bağırarak.
''Hiçbir zaman bir Alfa olamayacaksın.'' dedim fısıltıyla.
''Şimdi,arkana bakmadan kaç. Eğer yaşamak istiyorsan kaç Peter.'' dedim. Doğruldu ve seri adımlarla çıkışa ilerledi. Kimseyi acıtmak acı vermek istemiyordum. Bundan kurtulmanın tek yolu gitmesine izin vermek. Yavaş adımlarla arkama döndüm ve eski yerime geldim. Peter'dan kurtulamayacağımızı biliyordum fakat şu an kurtulmuştuk. Herkes gitmiş bir tek arkadaşlarım vardı. Yani Peter'in adamlarından eser yoktu. Derin bir nefes aldım ve gülümsedim.
''Gitti. Peter gitti.'' dedim güven verici bir sesle. Hepsinin yüzünde bir gülümseme oluştu. Derek bile gülümsedi yani siz düşünün.
***
Yatakta bacaklarımı kendime çektim ve yattım. Şu ana kadar yaşananlar gerçekten bir dizi gibiydi. Kurt adamlar, Alfa olmak, Lydia'nın Banshee olması. Hepsi doğaüstü şeylerdi. Dışarıdan birine yaşadıklarımı anlatsam bana tımarhaneye gitmem gerektiğini söyler muhtemelen. Fakat hayal veya hikaye değildi. GERÇEKTİ. Herşey. Bir büyücü olmam,kurt adamların olması. Hepsi gerçek. Sonra aklıma gelen dehşet verici fikirle yerimde doğruldum. Annem... biliyor muydu? Peter ona söylemiş miydi? Herşeyi? Hızla yerimden kalktım ve seri adımlarla aşağı indim. Annem koltukta uzanmış tavanı izliyordu. Gülümsedim ve ayak ucuna oturdum. Beni görünce gülümsedi ve oturur pozisyona geldi.
''Şimdi daha iyisin değil mi?'' dedi annem lafa başlayarak.
''Hiç olmadığım kadar iyi. Şey... ben bir şey sormak için geldim.'' dedim şirin gözükmeye çalışarak. Başını olumlu anlamda salladı. Evet sorabilirim demek.
''Şey. Peter. Sana söyledi mi neden böyle bir şey yaptığını?'' dedim yine şirin kız rolümü kullanarak.
''Evet.'' dedi. Gözlerim yuvalarından fırlayacakmış gibi oldu.
''Bir büyücü olduğunu zaten biliyordum. Peter söylemeden önce de biliyordum.'' dedi. Beni öldürebilir misiniz? Teşekkürler.
''O zaman neden bana söylemedin?'' dedim üzgün bir ifadeyle.
''Bak,bu senin aile geninde var. Yani ben de bir büyücüyüm. Ve bunu küçük yaşımdayken annem söylemişti. Başıma o küçük yaşlarda o kadar çok şey geldi ki. Sonra da aynısı sana olsun istemedim. Sadece senin iyiliğini istedim.'' dedi şefkatle. Gülümsedim ve anneme sarıldım.
''Seni anlıyorum anne.'' dedim fısıltıyla. Sonra ayrıldık.
''Sana bir şey göstereceğim.'' dedi ve ayağı kalktı. Bende onu izliyordum. Kitap dolabındaki en üst rafa erişti ve bir kitap çıkardı. Üzerindeki tozu atmak için üzerine üfledi. Eliyle de temizledi ve yanıma oturdu.
''Bu bir büyücü kitabı. Buradan yapacağım büyüleri öğrendim. Şimdi sıra sende. Sen de öğren ve büyülerini iyiye kullan.'' dedi. Kitabı açtı ve ilk sayfadaki şekli gösterdi. Hey bu benim boynumda olan annemin deyimiyle 'doğum lekem' di.
''Bu şekil her büyücüde olur mu?'' dedim. Başını olumlu anlamda salladı. Annemde de vardı yani.
''Senin nerede?'' dedim. Omzunu açtı ve gösterdi. Cidden de vardı. Sayfayı çevirdi ve büyüleri göstermeye başladı. İstediğin yemeği getirme büyüsü bile vardı. Çok havalı! Bir kaç sayfa daha gösterdi ve kapattı. Sonra kitabı bana uzattı.
''Bu kitap artık senindir.'' dedi. Şu anda kendimi o kadar çok havalı hissediyordum ki anlatamam!
***
Ellerimi omuzlarında gezindirirken gözlerinin içine bakıyor ve dudağımı ısırıyordum. Yüzümde sinsi bir gülüş oluştu ve onu kendime çektim. Hızla dudaklarımızı birleştirdim. Arkamdaki yatağa büyük bir gürültüyle düştük. Ellerimi omzundan ensesine götürdüm ve kendime daha çok yapıştırdım. Dudaklarımızı ayırdı ve boynuma yöneldi. Bıraktığı öpücükler çıldırmama yetiyordu. Saçından kavradım ve kendime daha çok bastırdım.
''Isaac'' dedim fısıltıyla. O bile zar zor çıkmıştı. Dudaklarını çeker çekmez tişörtünü üzerinden çıkardım. Gördüğüm manzarayla yüzümde sinsi bir gülücük oluştu.
''Uyansana kızım uyan! Okula geç kalacaksın.'' diye duyduğum sesle yavaşça gözlerimi açtım. Rüya mıydı yani? Ah Kahretsin. Umarım sayıklamamışımdır. Annem beni uyandırır uyandırmaz aşağı indi. Sanırım sayıklamamıştım. Yaşasın!
Hızla ayağı kalktım ve okul için hazırlanmaya başladım. 10-15 dakika sonra hazırlanmam bitmişti. Aşağı indim ve annemin yanağından öperek kahvaltıya oturdum. Annem yine masaya çeşit çeşit şeyler koymuştu. Hey oradaki Vişne Reçeli mi? Hızla vişne reçeline saldırdım. Biraz yedikten sonra çantamı alarak okulun yolunu tuttum. Okula vardığımda hızla içeri girdim çünkü zil çalmıştı. Edebiyat dersinin sınıfına girecektim ki biri kolumdan tuttu. Kim olduğuna baktığımda Isaac olduğunu gördüm. Görür görmez aklıma dolaşan rüya görüntülerimle yüzüm yanmaya başlamıştı.
''Ne oldu?'' dedi endişeyle. Yüzüne bakmamaya çalışıyordum.
''Bir şey yok.'' dedim kestirip atarak. Yüzüme hala endişeyle bakıyordu. Elini çeneme koydu ve ona bakmamı sağladı
''Sorun ne? Bana söyleyebilirsin.'' dedi soru soran gözlerle. Sonunda gözlerim gözleriyle buluştu.
''Hayır her şey normal.'' dedim gülümsemeye çalışarak. Şu anda yerin dibine girsem bin kat iyidir. Yüzümün pancar gibi olduğunu hissediyordum. Eğer sınıfa dönmezsem tam burada ve şu anda üzerine atlayıp okul koridorunda ön sevişme yapabilirdim. O yüzden benim buradan kaçmam lazım!
''Şey... ben derse geç kaldım. Girsem iyi olucak.'' dedim gülümsemeyle. Başını salladı ve kolumu hafifçe bıraktı. Ona bakmadan hızla sınıfa girdim. Tanrım beni kurtardığın için sonsuz teşekkürler! Sınıftan içeri girdiğimde sınıfın bomboş olduğunu fark ettim. Şu anda herkesin sınıfta olması gerekiyordu! Sonra tahtada gördüğüm yazıyla dehşete düştüm. Tahtada büyük harflerle 'MERHABA TATLI KARDEŞİM' yazıyordu.
''İşte şimdi öldüm.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Teen Wolf (Brand New Friend)
Fanfiction''Beni dikkate alıyor musun? Tanrım almıyorsun! Hadi ama kim bilir kaç günden beri tanışıyorsunuz ve ... ve ... '' daha fazla konuşamamıştım. Çünkü tam da karşımda tişörtünü çıkarmıştı. Kısacası yarı çıplaktı. Sesli bir şekilde yutkundum ve gözlerim...