20.BÖLÜM VE 2.000 OLMUŞUZ :D NASIL SEVİNDİM ANLATAMAM :D HERKESE TEŞEKKÜRLER! <3 İYİ OKUMALAR!
Biraz daha uzat. Şimdi daha güzel oldu. Şu anda sınıfta oturmuş can sıkıntısından resim çiziyordum. Normal insanların resmini çizmekte iyi değilimdir fakat çizgi karakterler çizebiliyorum. Şu anda da çok tatlı bir kız çizdim. Saçları yerlere kadar gidiyordu ve masmaviydi. İstemsizce gülümsedim. Koskoca sınıfta tek başımaydım. Ders zilinin çalmasına çok vardı fakat ben önceki dersimden çıkar çıkmaz sınıfıma girmiştim. Kimseyle görüşmek istemiyorum. Nedenini ben de bilmiyorum fakat arkadaşlarımdan birisini gördüğüm anda onlara ters davranıcakmışım gibime geliyor. Sanırım bu sabah olan olaydan dolayı oldu.
Sabah
''Biraz anne sözü dinle. Bak bu tatil sana ilaç gibi gelecek. Biraz buralardan uzak kalmak seni rahatlatıcak.'' dedi annem ellerimi tutarak. Yüzüne bile bakmıyordum. Ben babamın yanına gitmek istemiyorum! Annem sabah kalktığımdan beri beni babamın yanına gönderip biraz tatil yapmam gerektiğiyle ilgili konuşuyordu.
'''Anne nereden çıktı bu şimdi? Burada beni rahatsız eden bir şey yok zaten. Ben arkadaşlarımla mutluyum.'' dedim sonunda yüzüne bakarak. Gözlerini kaçırdı hemen. Bir şeyler saklıyordu.
''Anne neler oluyor?'' dedim elini sıkarak. Gözlerini yanımda duran vazodan çekerek bana baktı.
''Bak Chris'in burada olduğunu biliyorum.'' dedi aniden. Gözlerim açıldı. Ne yani sırf bunun için miydi? Biliyorum eskiden bana çok şeyler yaşattı fakat şu anda karşıma bile çıkmıyor. Aslında bu beni korkutmuyor değil.
''Anne eskiden arkadaşlarım yoktu. Sadece Chris vardı ve ben onunla arkadaşlık ediyordum. Şimdi ise Scott var, Stiles var , Allison var. Bir sürü arkadaşım var anne.'' dedim.
''Bu yine de sana zarar vermeyeceği anlamına gelmiyor. Bu hafta sonunda bavulunu topla. Rusya'ya gidiyorsun.'' dedi ve hızla evden çıktı. Yerimde öylece kalakaldım. Ben Rusya'ya gidemem. Gitmek istemiyorum.
ŞimdiSinirden kalemimle resmimi muaf ettiğimi anladım. Hızla kağıtı top halime getirdim ve çöpe attım. Sakinleşmek için derin bir nefes aldım ve gözlerimi kapadım. Derin nefesler almaya devam ettim. Yavaşça gözlerimi açtım. Bir kaç saniyeliğine de olsa rahat olmak güzeldi. Sonra hızla sınıftan çıktım. Derse girmeyeceğim. Temiz bir havaya ihtiyacım var. Bahçedeki banklardan birine oturdum ve tam karşıya bakmaya başladım.
''Ne düşünüyorsun?'' dedi bir ses. Yerimden zıpladım. Yanıma baktığımda Isaac'i gördüm. O da benim gibi karşıya bakıyordu. Yeniden önüme döndüm.
''Bu hafta sonu Rusya'ya babamın yanına gidiyorum.'' dedim düz bir sesle. Gözlerimi yeniden Isaac'e çevirdim. Düşünceli görünüyordu.
''Hatta annem fikrini değiştirirse orada bile kalabilirim.'' dedim. Gözlerini hızla bana çevirdi. Burukça gülümsedim. Başımı onun omzuna yasladım. İlk başta şaşırsa da sonra düzeldi.
''Yeniden aynı şeyleri yaşamamı istemiyor. Konuşamamam onun en zor günleriydi. Konuşuyorum şimdi fakat bu yeterli değil. Bir daha aynısının olmayacağına dair kesinlik istiyor. Ama ben istemiyorum. Ben burada mutluyum. Bir tek annem anlamak istemiyor. Onu da anlamıyor değilim. Kızının iyiliğini istiyor fakat ben Rusya'ya gidersem mutsuz olacağım. '' dedim. Yanağımdan düşen gözyaşını daha yeni fark ediyordum. Hızla sildim. Isaac'in görmesini istemiyordum. Başımı yavaşça kaldırıp Isaac'e baktım. Bana anlamsız gözlerle bakıyordu. O kadar yakışıklıydı ki. Hele o gözleri. Beni benden alıyordu. Hızla ona sarıldım. Yüzümü boynuna gömdüm. Onu o kadar çok sıkıyordum ki her an patlayabilirdi.
''Senden ayrılmak istemiyorum.'' dedim fısıltıyla. Burnumu çektim hızla. Ağladığımı daha yeni fark ediyordum. Şu anda sulu göz bebeklere benzediğimin farkındayım fakat olanlar gerçekten canımı acıtıyor. Hızla ayağa kalktım ve koşarak okula girdim.
***
''Bavulun hazır mı?'' dedi annem. Başımı salladım. Akşamın köründe Rusya'ya gidiyorum. Annem sağolsun neymiş? Yine de okulunda son günümü geçireyim diye akşama almış uçuş saatini. Çok fedakarlık yaptın anneciğim sağol (!)
''Tamam o zaman. Bavulunu al çıkalım. '' dedi annem. Bavulumu aldım ve tekerlekleriyle çevirmeye başladım. Kapıdan dışarı çıktım ve biraz ilerledikten sonra durdum. Evime baktım. Büyük ihtimalle annem oraya gittikten sonra bir şekilde babamı ikna edecek ve orada kalmamı sağlayacaktı. Yani kısacası buraya gelemeyeceğim. Zorla gülümsedim ve taksiciye bavulumu verdim.
''Fikrinde kararlı mısın? Hala seninle havaalanına gelebilirim.'' dedi annem.
''Evet kararlıyım. Kendim gidebilirim anne.'' dedim gülümseyerek. Tabii ne kadar oluyorsa. Hızla bana sarıldı.
''Seni çok özleyeceğim tatlım.'' dedi kısık sesle.
''Bende seni.'' dedim ve ayrıldım. Hızla arabaya bindim. Anneme el salladıktan sonra araba çalışmaya başladı. Camdan dışarısını izliyordum. O bahçedeki günden sonra Isaac'i hiç görmedim. Tam o sırada cama bir su damlası geldi. Tanrım! Yağmur yağacak! Bir kaç dakika sonra daha hızlanmaya başladı. Lanet Olsun! Bir anda araba durdu.
''Ne oluyor?'' dedim taksiciye bakarak.
''Birisi yolun ortasında duruyor.'' dedi. Tek kaşımı kaldırdım ve gözlerimi ön cama çevirdim. Kim olduğunu gördüğümde sesli bir şekilde yutkundum.
''Tamam ben kim olduğunu biliyorum.'' dedim ve arabadan çıktım. Yağmurda tam zamanında yağar ya zaten! Yavaş adımlarla yanına gittim. Yani Isaac'in yanına.
''Ne yapıyorsun?'' dedim tam da gözlerinin içine bakarak.
''Gitmene engel oluyorum.'' dedi. Dudaklarım titremeye başladı.
''Ama gitmek zor...'' derken sözümü kesti.
''Hayır. Değilsin. Ve ben gitmene izin vermeyeceğim.'' dedi. Ne olduğunu anlamadan dudaklarına yapıştım. İlk defa bunu içimde kendime itiraf edebiliyorum.
Onu gerçekten seviyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Teen Wolf (Brand New Friend)
Fanfiction''Beni dikkate alıyor musun? Tanrım almıyorsun! Hadi ama kim bilir kaç günden beri tanışıyorsunuz ve ... ve ... '' daha fazla konuşamamıştım. Çünkü tam da karşımda tişörtünü çıkarmıştı. Kısacası yarı çıplaktı. Sesli bir şekilde yutkundum ve gözlerim...