Merhaba dostlaaarrr!!! I'm come back! Bu bölümde yeni düşmanı sakladım çünkü yeri geldiğinde olanlarla beraber anlatacağım :D Bir de bu bölüm biraz sapıkçık oldu :D Çok az ama :D Yeminlen :D Ama okumayak istemeyen varsa okumayabilir yhani -_- Neyse siz okumaya geçin bbb <3
Elimdeki kağıtları panoya asarken bir yandan da şarkı dinliyordum. Son kağıdı da astıktan sonra gülümsedim. Sınav sonuçlarını asmam için bunları bana Bayan Mary vermişti. Sonra bir anda kulağıma dolan sesle kaşlarım çatıldı. ''Merhaba tatlı kardeşim,merhaba tatlı kardeşim,merhaba tatlı kardeşim...'' Kulaklığımdan geliyordu ve sürekli tekrarlıyordu. Hızla telefonuma baktım. Bu ses koca harflerle 'MERHABA TATLI KARDEŞİM'' diye kayıt edilmişti. Sakin olmak için derin nefesler alıp vermeye başladım. İşte şimdi fazla ileri olmuştu. Ne yapmaya çalışıyordu? Bir akıl hastasından korkacağımı zannediyorsa gerçekten yanılıyor. Kulaklıkları kulağımdan çıkardım. Zilin çaldığını duyduğumda hızla kimya sınıfına gittim.Boş bir masa bulup oturdum. Kitabımla oynarken bir ses işittim.
''Tamam. Artık yeter. Neler oluyor?'' dedi bir ses. Başımı kaldırıp kim olduğuna baktım. Allison cevap bekleyen gözlerle bana bakıyordu.
''Onu takma. Özel gününde belli.'' dedi Lydia önümüzdeki sıraya otururken. Gözlerimi devirdim ve kitabımla oynamaya devam ettim. Bayan Mary içeri gülümseyerek girdi. Ben de derse odaklanmaya çalıştım.
''Evet, kitabımızın 138. sayfasındaki deneyi yapmanızı istiyorum. İyi çalışmalar.'' dedi. Kitabımdan sayfayı açtım ve incelemeye başladım. Kafamı kaldırıp karşıya baktım. Cama gözüm ilişti. Birisi burayı gizlice izliyordu. Onu görmemle gözlerim kısıldı. Fark edildiğini görünce hızla kaçtı. Tanrım! Bir gün hayatım normal olamaz mı?
***
Elime daha fazla su alarak yüzüme çarptım. Kendime gelmeliydim. Fakat en başından daha onun buraya gelmiş olması çok sinir bozucu ve sıkıntılıydı. Aynada yüzüme baktım ve gülümsedim. Sonra da o gülüşle dışarı çıktım. Bana doğru gelen bir Isaac'i görünce büyükçe yutkundum.Yanıma gelince 32 diş gülümsedim.
''Merhaba.'' dedim herşey 'yolunda'ymış gibi. Bu halime sırıttı.
''İştersen 64 dişle gül. Yine de beni vazgeçtiremezsin. Şimdi konuş bakalım.''
***
''Kararlı mısın?'' dedi tek kaşını kaldırarak. Başımı olumlu anlamda salladım. Sabah okulda ondan kaçmıştım fakat eve geleceğini nereden bilebilirdim? Şu anda yatağımda oturmuş benden bir açıklama bekliyordu. Bu kadar belli mi ediyordum birşeyler olduğunu? Beni anlamıyorlar. Eğer söylersem başları belaya girebilir. Evet şu anda belada olabiliriz fakat bunu tek başıma hiç ses çıkartmadan halletmeyi daha uygun buluyorum.
''Bak,sadece senin için endişeleniyorum ve son zaman...'' sözünü bitiremeden dudaklarını öpmeye başladım. Ayrıldıktan sonra gözlerine baktım.
''Ben iyiyim. Endişelenme.''
Sonra yeniden öpmeye başladım. Ellerimi göğsünden ensesine ardından da saçlarına götürdüm. Eliyle belimi kavradı ve yatağa nazikçe yatırdı. Sonra üstüme çıkarak öpmeye devam etti. Dudaklarımızı ayırarak boynuma yöneldi. Ellerimi saçlarına geçirmiş,kendime bastırıyordum. Kalbimin yerinden çıkacakmış gibi attığını fark edince sırıttı. Dudaklarını boynumdan çekip yüzüme baktı. Elleri vücudumda gezindirmeye başlayınca titredim. Elleri sonunda tişörtümde durdu ve hızla çıkarttı. Gözlerini yüzümden vücuduma çekti. Ellerimle üstümü kapayacaktım ki elleriyle buna engel oldu. Kollarımı başımın üstünde birleştirdi. Yüzünde bir sırıtış belirdi ve dudaklarını vücudumda gezintiye çıkardı. İlk başta boynumdan başlayıp bir yol çizerek göğüslerime geldi. Elini sırtıma götürdü ve parmakları sütyen kopçamda oynamaya başladı. Ellerimi diğer elinden kurtararak elini kopçamdan çektim. Hızlı bir hareketle üstüne çıktım. Yüzündeki şaşkın ifadeyi görünce dudağımı dişledim ve sırıttım. Evet şu anda utangaçlıktan ölüyor olabilirim fakat madem oyun oynayacağız,bütün hamleleri ona yaptırtmayacağım.
Ellerimi tişörtüne götürdüm ve hızla çıkarttım. Dudaklarımı boynuna götürüp öpmeye başladım. Boynunda oyalandıktan sonra kulak memesini ve ardından da çenesini öptüm.
''Eğer oyun istiyorsan... ben de varım.'' dedim fısıltıyla. Tam o anda aşağıdan büyük bir kırılma sesi geldi. Yerimde doğruldum ve dikkatlice dinlemeye başladım. Eğer annem olsaydı ''Üzgünüm.'' diye bağırırdı ve en büyük sorun ise annem evde değildi! Ayağa kalktım ve tişörtümü üzerime geçirdim.
''Isaac bir şey duyabiliyor musun?'' dedim kısık sesle. Bir süre ses gelmeyince ona baktım. Gözlerini bir yere kilitlemiş baktığını gördüm. Gözlerini takip edip nereye baktığına baktım. Gördüğüm kurt gözleriyle gözlerim açıldı. Dışarıdaki ağacımızda bir kurt bizi izliyordu. Sonra ise hızla kayboldu. Derin bir nefes aldım ve endişeyle fısıldadım.
''Chris...''
Chris is come back bitches!! Şimdi size bir açıklamada bulunucam. O ''Merhaba Tatlı Kardeşim.'' yazılarını yazan kişi Chris değil onu söyleyeyim. O başka birisi. Onu diğer bölümlerde açıklayacağımı yeniden söylüyorum yani spoilers :D bb <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Teen Wolf (Brand New Friend)
Fanfiction''Beni dikkate alıyor musun? Tanrım almıyorsun! Hadi ama kim bilir kaç günden beri tanışıyorsunuz ve ... ve ... '' daha fazla konuşamamıştım. Çünkü tam da karşımda tişörtünü çıkarmıştı. Kısacası yarı çıplaktı. Sesli bir şekilde yutkundum ve gözlerim...