Bölüm 26

3.8K 202 12
                                    

SURPRAYZZZ! ŞU ANDA GİDİP ÖDEV YAPMAM LAZIM FAKAT BEN BURADA SİZE BÖLÜM YAZIYORUM KIYMETİMİ BİLİN :D LİSE GERÇEKTEN ÇOK ZOR DAKİKALARIN KALMIYOR. NEFES ALMAYA BİLE VAKİT YOK. YİNE DE BU KARMAŞA İÇİNDE SİZE YENİ BÖLÜM YAZDIM. VE GÖRÜNDÜĞÜ ÜZERE KISA :( ÇOK ÜZGÜNÜM! NEYSE YENİ BÖLÜMÜN KEYFİNİ ÇIKARIN! :D SİZİ ÇOK SEVİYORUM! <3 VE YENİDEN ÖZÜR DİLERİM :(

Bu ağaç da ne böyle? Ne kadar küçük. Bu ona göre daha büyük. Ama yine de küçük. Bir şeyi değiştirmiyor. Sıkıntıyla yanaklarımı şişirdim ve otobüsteki arkadaşlarıma bakmaya başladım. Stiles sızmış ağzından salyalar aka aka uyuyordu. Diğerlerini göremiyordum fakat onların da uyuduğuna eminim. O sırada gözüm yan koltuğumdaki Isaac'e kaydı. Yanımda oturmuyor. Benim yanımda bir koltuk (Boş koltuk! Evet boş koltuk!) geçmek için yer ve Isaac geliyordu. Cam kenarında da bilin bakalım kim var? Hadi ama hiç zor değil! Tabi ki Melissa. Bu çok kolay bir soruydu. Şey gibi ... Dean'ın kardeşini sormak gibi bir şeydi. Direk olarak Sam dersin. O derece basit. Koskoca otobüste bir ben ve Isaac uyumamıştık. Bir de sürücü abi. Neyse onu işin içine katmıyorum. Başımı yeniden cama çevirdim ve dışarısını izlemeye başladım. Yanımda bir kıpırdanma hissettim ve birisinin yanıma oturduğunu. Hadi ama hep kolay sorular geliyor. Başımı yanımda oturan Isaac'e çevirdim.

''Neden geldin? Gitsene Melissa'cığının yanına.'' dedim gıcık bir sesle. Gözlerini bir an benden ayırıp Melissa'ya baktı. Ben de gözlerimi ona çevirdim. Melissa başını cama yaslamış uyuyordu. Gözlerini Melissa'dan ayırıp bana soru soran gözlerle baktı. Bunun anlamı ''Kör müsün?'' oluyordu.

''Ne oldu?'' dedi düz bir sesle. Gözlerimi tam da gözlerine diktim. 

''Asıl sana ne oldu Isaac? Melissa ile yakınlaşmalar beni yok saymalar falan.'' dedim sesimi biraz incelterek. Sırıtmaya başladı. Hatta bir ara kahkaha atıcaktı ama eliyle ağzını kapadı.

''Sen beni kıskanıyor musun?'' dedi sert bir tavırla. Bu sefer gülmeye başlayan bendim. Yüzündeki gülümseme hafifçe soldu.

''Ben.Seni.Kıskanmak.Sen.Ben.'' dedim teker teker. Bir anda gülmemi durdurdum ve somurttum.

''Hayır.'' dedim düz bir sesle. Yüzümü cama döndüm. Ağaçları saymaya başlamıştım ki boynumdaki öpücük ile dikkatim altüst oldu. Heryerim kasılmıştı. Yerimde doğruldum. Yavaşça kafamı ona döndüm. Yüzü beş santim uzağımdaydı. Karşı koymam lazım. Hadi ama o kadar da zor olamaz değil mi? Ama çok yakışıklı. Bir de çok güzel bakıyor. Saçmalama! Güçlü gözükmen gerek. Yoksa hep üstüne çıkar. Aklıma yine pis pis şeyler geldi benim! İçim fesat. Gözlerimi ondan ayırdım ve yeniden cama çevirdim. Oflamasını duydum ve sonra da yanımdan kalktığını. Kollarımı göğsümde birleştirdim ve koltukta bağdaş kurdum. Dışarısını izlerken yavaş yavaş gözlerim kapandı.

                                                                          ***

''Kim gazoz ister?'' diye bir bağırış duyduğumda gözlerimi yavaşça açtım. Ellerim direkman yanaklarıma gitti. Tam üstümde olan klimalar açılmıştı ve yanaklarımı buz gibi yapmıştı. Yerimde kıpırdandım ve bağdaşımı çözerek düzgünce oturdum. Dudaklarımı ıslattım ve gerindim. Stiles sallanarak geçerken gözü bana takıldı. 

''Uykucu ulaşmamıza çok az kalmış. Bir yarım saat kadar.'' dedi elindekileri dökmemeye çalışarak. Dışarısına baktım. Güneş neredeyse batmıştı. Güneşin battığı yerde kırmızı - turuncu ışıklar vardı. 

''Ben ne kadar uyudum?'' dedim gözlerimi avuştururken. Stiles yerinde durmaya çalışmak yerine hızla arkamdaki küçük buzluğa gazozları yerleştirdi ve hızla yanıma oturdu. 

''Bir 3-4 saat kadar.'' dedi normalmiş gibi. Gözlerimi büyüttüm. Sanki güzellik uykusuna yattım. Bu kadar uyulur mu? Gözlerimi Stiles'a diktim. O da yeni uyanmışa benziyordu. Gözleri baygın bakıyordu. Gülümsedim ve başımı omzuna yasladım.

''Oraya gidince göreceksin. Küçüklüğümde en çok sevdiğim kumsaldaki yerime götürücem sizi. Her sabah oraya giderdim. Tabi yine gideceğim de. Sizinle beraber.'' dedim gülümseyerek. Onun da gülümsediğini hissettim. Başımı kaldırıp ona baktım. Ben kaldırır kaldırmaz o da bana baktı. 

''Bir şey daha var. Şu ana kadar sahip olduğum en iyi arkadaşlardansın. Senin hakkını ödeyemem diye düşünüyorum.'' dedim gülümseyerek. Onun da gülümsemesi genişledi. Yükselip yanağından öptüm.  Ardından aniden araba durdu. Bir kaç saniye bekleyip ne olduğunu anlamaya çalıştım. Sonra şoför amcanın o kalın sesini duyduk.

''Üzgünüm hanımlar ve beyler. Biraz bekleyeceksiniz çünkü lastik patladı.'' 

Teen Wolf (Brand New Friend)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin