Yavaş adımlarla okulun bahçesine girdim. Dünki olanlar gerçekten korkunçtu ve ben neredeyse ölücektim. Scott'a bir hayat borçluyum. O çok iyi bir arkadaş. Yüzümde bir tebessüm oluştu. Kafamı salladım ve kafamı yere eğdim. Yeniden kafamı kaldırdım ve etrafa bakınmaya başladım. Bugün hava çok güzeldi.Sıcak değildi. Güneş vardı ve hafiften rüzgar esiyordu. İşte benim en sevdiğim. Gözüm etrafta gezinirken bir yere takıldı. Bu Allison'du. Gülümsedim ve yanına gitmeye başladım. Bir kaç adım sonra durdum çünkü yanında biri vardı. Kim olduğunu anladığımda yüzüm istemsizce düştü. Isaac.Yani Isaac'ti yanındaki. Fazla yakındılar. Allison'un yüzü gülüyordu fakat Isaac bir acayipti. Onun zaten neresi anlaşılır ki? Arkama döndüm hızla. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Neden böyle oluyordu?
Just gonna stand there and watch me burn
Sadece orada dur ve yanışımı izle
But that's alright because I like the way it hurts
Ama sorun değil çünkü beni acıtışını seviyorum
Just gonna stand there and hear me cry
Sadece orada dur ve ağlamamı duy
But that's alright because I love the way you lie
Ama sorun değil çünkü yalan söyleyişini seviyorum
I love the way you lie
Yalan söyleyişini seviyorum
Sanki kulaklarımda bu şarkı dönüyordu. Hani filmlerde olur ya bir an olur arkadan müzik gelir ve daha duygusallaştırılır. Aynen böyleydi. Zorla gülümsedim ve okuldan içeri girdim. Okulun içine girer girmez kendimi toparlamaya çalıştım. Neden böyle oluyor? Neden onu başkasıyla görünce kalbim binbir parçaya ayrılıyormuş gibi oluyor? İçimdeki ses 'Allison'ı kıskandın.' dedi.
''Neden kıskanıcakmışım? '' dedim koridorda yürürken fısıltıyla.
''Onu kıskandın işte. Onun yerinde olmayı çok isterdin fakat malesef, o kapıldı tatlım.'' dedi iç sesim. İç sesim de sürtük çıktı.
''Bunu nereden çıkarıyorsun?'' dedim yeniden fısıldayarak.
'' Ben senin iç sesinim aptal tabii ki bileceğim.'' dedi gıcık bir sesle.
Az önce iç sesimle kavga ettik.
İnanılması güç ama bu gerçek.Gözlerimi devirdim ve sınıfa girdim. Hangi ara kitabımı aldım herhangi bir fikrim yok fakat almışım işte. Sırama hızla geçtim. Kitabımı açtım ve öğretmeni beklemeye başladım. İçeri Bay Banner girdi. Selamdan sonra bana baktı.
''Bayan Carter önemli bir konu hakkında konuşmalıyız. Lütfen gelin.'' dedi beni yanına çağırarak. Yanına gittim.
''Dün birisi okulun camını kırmış ve üstelik duvarlarını muaf etmiş.'' dedi öğretmen kaşlarını çatarak. Si.... onu unuttuk biz.
''Yaa bilmiyordum.'' dedim rol yaparak.
''Bilmiyor muydun? Tam da kütüphanenin yanındaydı nasıl duymazsın. '' dedi.
''Ben çıktıktan sonra olmuş olmalı.'' dedim bilmiyor rolü yaparak.
''Neyse sorun yok zaten. Bu dersten sonra polisler gelecek ve okulun kamerasına bakıcaklar. Suçlu çıkacak ortaya.'' dedi gülümseyerek. Ne! Okul kamerası mı!
''Bay Banner benim ... benim gitmem lazım çok özür dilerim.'' dedim ve sıradan kitaplarımı alarak koşarak çıktım. Arkamdan bağırsa da dinlemedim. Hızla Stiles ve Scott'ın olduğu sınıfa gittim. Derin bir nefes aldım ve kapıyı çaldım. İçeriden ''Gir.'' sesi gelince yavaşça kapıyı açtım.
''Şey Bayan Brown üzgünüm. Scott ve Stiles'ı almam gerekiyor.'' dedim sevecen bir gülüşle.
''Neden?'' dedi. Sanane!
''Şey... aslında şeyden dolayı...'' dedim kıvırarak. Kaşlarını kaldırmış cevap bekliyordu.Bu yalandan dolayı çok üzgünüm herkesten öncelikle.
'' Eteğim yırtıldı. '' dedim yüzümü ekşiterek. Sınıfın arasında kıkırdaşmalar duydum fakat aldırmadım.
''Peki Scott ve Stiles'dan etek mi alıcaksın?'' dedi ciddiyetle. Sınıf kahkahalara boğuldu. Bende yapmacık güldüm.
'' Şey eve gitmem lazım. Böyle ortalığa çıkamam.'' dedim. Öğretmen yumuşadı.
''Peki çıkın.'' dedi. Stiles ve Scott hızla geldi. Sınıfın biraz ilerisine gittik.
''Sorun ne?'' dedi Scott.
''Okul kamerası. Dün cam kırıldı ve duvar harab oldu ya. Bugün Bay Banner benimle konuştu. Bu dersten sonra polisler gelip kameraları kontrol edip suçluyu bulacaklarmış. Yani bizi.'' dedim sonunu biraz yüksek sesle söyleyerek.
''Hey ben bu işin içinde değildim.'' dedi Stiles. Gözlerimi devirdim.
''Cam falan sorun değil. Kurt adam olduğun ortaya çıkacak.'' dedim.
''Birinin içeri girip o kayıtları silmesi gerek.'' dedi Stiles ve kollarını göğsünde birleştirdi. İkisi de gülümseyerek bana bakmaya başladı.
''Ne?''
***
''İçerisi temiz Sophie.'' dedi Scott. Etrafımı kontrol ederek hızla odaya girdim. Bilgisayarın başına oturdum ve dosyalara bakmaya başladım. Dünkünü bulunca yüzüme bir gülümseme yayıldı. Hızla sildim. Diğer dosyalara da baktım. Temizdi. Telefonum çalmaya başladı.Hızla açtım.
''Odaya polisler geliyor Sophie! Kapıya çok yakınlar.'' dedi Stiles endişeyle. Ne yapacaktım şimdi? Nereye saklanabilirim diye bakındım fakat saklanılcak bir yer yoktu. Hızla gidip pencereyi açtım. Aşağıda Scott ve tam karşımda ağaç vardı.
''Sakın böyle bir delilik yapma.'' dedi. Ağzımı 'Üzgünüm.' şeklinde oynattım. Hızla karşıdaki ağaça atladım. Ağacın gövdesine yapıştım fakat hızla aşağı sürüklendim. Yere hızla düştüm. Scott yanıma geldi.
''Sophie iyi misin? Kaşın kanıyor.'' dedi elini kaşıma götürerek.
''Sizin b*klarınızı ben topluyorum.'' dedim sinirle.
''Tamam hiçbir şeyin yok. '' dedi ve kolumdan tutarak kalkmama yardım etti.
''Kaşın için doktora gitmeliyiz.'' dedi Scott.
''İyiyim ben bir şeyim yok.'' dedim gülümseyerek.
***
''Aah!'' diye bir kere daha bağırdım.
''Tamam tamam bitti.'' dedi ve iğneyi kaşımdan çıkarttı. Dikmişti aptal! Kaşım iyiydi benim.
''Biraz daha geç gelseydiniz mikrop kapabilirdi ve bu daha çok zarar demek.'' dedi ve gidip masasına oturdu. Ofladım ve oturdum sedyeden kalktım.
''Ama şimdi bir şey yok değil mi? '' dedi Annem. Evet annem. Eve o kaşla gelince beni koşturarak hastaneye götürdü.
''Hayır yok. Gayet iyi. Fakat haftaya kontrole gelsin lütfen.'' dedi.
''Teşekkürler doktor bey.'' dedi ve ayağı kalktı. Hızlı adımlarla hastaneden çıktık. Hastanenin kapısında gördüğüm kişi beni gerçekten endişelendirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Teen Wolf (Brand New Friend)
Fanfiction''Beni dikkate alıyor musun? Tanrım almıyorsun! Hadi ama kim bilir kaç günden beri tanışıyorsunuz ve ... ve ... '' daha fazla konuşamamıştım. Çünkü tam da karşımda tişörtünü çıkarmıştı. Kısacası yarı çıplaktı. Sesli bir şekilde yutkundum ve gözlerim...