HAY GAYYSS!! BİZİM HİKAYEMİZ NEREDEYSE 40 BİN OLDU DÜŞÜNEBİLİYOR MUSUNUZ? NE KADAR MUTLUYUM ANLATAMAM. SİZE NE KADAR TEŞEKKÜR ETSEM AZ. SİZİ ÇOOOK AMA ÇOOOKK SEVİYORUUMM!!
YENİ BÖLÜMÜ YAYINLAMIYACAKTIM BUGÜN ASLINDA AMA DEDİM Kİ BUGÜN DANIEL SHARMAN'IN DOĞUM GÜNÜ. BEN DE BUNUN ŞEREFİNE BİR BÖLÜM YAYINLAYAYIM DEDİM :D BU ADAMA AŞIĞIM ARKADAŞ YA -_-
NEYSE SİZE İYİ OKUMALAAARR VE MULTİMEDİA SOPHIEEE!!! VE İSTEYENLER MULTİMEDİA DAKİ ŞARKIYLA OKUYABİLİR :D
İYİ OKUMALAAARR!! :*
Zilin çalmasıyla hızla ayağı kalktım ve kitaplarımı seri adımlarla toplamaya başladım. Son kitabımı koyarken bir el koluma dolandı. İlk başta kolumu tutan eline, sonra da yüzüne baktım. Jason'un anlayamadığım yüz ifadesiyle karşılaşınca kolumu hızla çektim.
''Burada ne işin var?!'' dedim sert bir sesle. Yüzündeki ifadesizlik sürüyordu. Sinirle dişlerimi sıkmaya başladım. Benim peşimi ne zaman bırakacak? Nereye gitsem peşimde.
''Bak. Olanlar benim suçum değildi. Kaç senedir benim olduğumu düşünüyorsun fakat yanlış düşünüyorsun ben değilim.'' dedim sakin bir sesle. Ne kadar olacaksa artık. Bunu dişlerimi sıkarken söylediğim için pek de sakinmişim gibi çıkmadı ses.
''Bu konuşmayı önceden de yaptık.'' dedi soğuk bir sesle. Evet doğru. Ne zaman karşıma çıksa aynı şeyleri söylüyordum. Aynı kelimeler,aynı cümleler. Artık bu yer, bu okul son konuşmamız olmalıydı. Yanına yaklaştım ve biraz eğilerek kulağına fısıldadım.
''İster inan ister inanma. O cinayeti ben işlemedim!'' dedim ve seri adımlarla yanından ayrıldım. Sınıftan çıktıktan sonra hızla dolabıma ilerledim. Alnımı dolabımın kapağına dayadım ve yeniden dişlerimi sıkmaya başladım. Ağlamayacağım. Bir kere daha beni ağlatmasına izin vermeyeceğim.
''Okul çıkısında bizim eve gelir misin? Bayan Mary beni Edebiyat dersinden bırakmak istiyor! B+ alsam yeterli olur ve Sophie sen ağlıyor musun?''
Hızla dolabımın kapağını açıp yüzümü Allison'dan gizlemeye çalıştım. Ağlamayacağım diyerek salya sümük ağlayan Sophie'ye bir alkış yok mu? Allison diğer yanıma geçti ve eliyle çenemi tutarak yüzümü kendisine çevirdi.
''Ne oldu?'' dedi kısık bir sesle. Ellerimle gözlerimdeki yaşları sildim ve gülümsedim.
''Hiçbir şey sadece... hiçbirşey.''
Söyleyecek bir şey bulamadım. Bir şey uyduramazdım ki. Şu an beynim donmuş durumdaydı ve ne yalan söylesem büyük ihtimalle 'Kahvemi düşürdüm.' türü bir şey çıkacaktı.
''Neden söylemiyorsun? Neler oluyor?'' dedi elini çenemden çekerken. Gözlerimi kaçırdım ve dolabımdan tarih kitabımı aldım.
''Hiçbir şey olduğunu söylemiştim.'' dedim ve dolabımı kapatarak koridorda ilerlemeye başladım. Ellerimle yüzümü iyice sildikten sonra sınıfa girdim. En arka sıraya geçtim. Önümdeki kitapla ilgilenirken yanıma iki kişi oturdu. Başımı kaldırmadım ve kitabımla ilgilenmeye devam ettim.
''Merhaba Sophie.'' dedi sakince. Sesi fısıltı gibi çıktı fakat duydum. Başımı kaldırıp Scott'a baktım. Beni inceliyordu. Daha doğrusu ifademi.
''Allison dedi ki...''
''Bir şey yok.''
''Bir şey olduğu belli.'' dedi diğer ses. Baygın gözlerle diğer yanıma dönerek Stiles'a baktım. Yüzünde hiçbir ifade yoktu. Biliyordu...
''Isaac söyledi değil mi?'' dedim tek kaşımı kaldırarak. Gözlerini benden çekerek sıraya baktı. Isaac okula gelir gelmez yetiştirdi galiba. Ben saklamayı düşünüyordum. Bu işi arkadaşlarım zarar görmeden sessizce bitirmeyi düşünüyordum. Fakat görüldüğü üzere bu artık imkansız. Yüzümü Scott'a çevirdim. Gözünü bile kırpmadan bana bakıyordu. İfadesiz kalmayı sürdürdüm.
''Biliyorsanız neden sorma zahmetine giriyorsunuz?'' dedim bıkkın bir sesle. Gözlerimi önümdeki kitaba çevirdim. Derin nefes aldıklarını duydum. Sınıfta kıkırdayan kız sesleri yükselince başımı kaldırıp tahtaya baktım. Jason gözleriyle boş sıra arıyordu. Hadi ama bu derste de mi?! Çenem kaskatı kesildi kesildi ve alev saçan gözlerimi üzerine diktim. Elimdeki kalemin aniden kırılmasıyla gözümü kırılan kaleme çevirdim. Baş parmağımı kırık olan yerin üstüne koydum ve sıkmaya başladım. Gözlerimi yeniden Jason'a çevirince bana doğru geldiğini gördüm. Dişlerimi sıktım ve kalemin elimde kalan tarafını bir yere fırlatarak ayağı fırladım. Bir kaç gözün bana döndüğünü farkettim fakat umursamadım. Hızla sınıftan dışarı çıkarken Jason'un koluna çarpmayı da ihmal etmedim. Ellerim sıkılı bir şekilde koridorda ilerlerken elimi yanımdaki dolaba hızla geçirdim. Ardı arkası kesilmeyen yumrukları dolaba geçirirken diğer dolapların kapılarının açılıp kapandığını farkettim. Koridordaki bütün dolapların kapıları açılıp kapanıyordu! Etrafımda dönerek etrafa bakınırken gözüm cama takıldı. Daha doğrusu camın arkasından beni izleyen bir çift göze. Yüzü donuktu. Hiçbir ifade yoktu. Ellerini cebine sokmuş, bana bakıyordu.
''Chris!'' diye bağırdım ve cama doğru hızla ilerlemeye başladım. Açıp kapanan dolapların kapıları daha çok hızlanarak ritim oluşturmaya başladı. Dolapların içindeki defterler de içinden fırlayarak koridora dökülürken cama ulaştım ve cama elimden gelen en büyük kuvvetle yumruk geçirdim. Cam toz haline gelirken gözlerimi kırpmadan ona bakıyordum. Yüzündeki donuk ifade yerini şaşkınlığa bırakırken sırıttım. Kanayan elime bir bakış attım. Kendimi delirmiş gibi hissediyordum. Camı neden kırdım, dolaba neden vurdum hiçbir fikrim yok. Şu an hissettiğim tek şey rahatladığımdı.
Gözlerimi camın dışarısındaki Chris'ten çekerek yanımdaki koridorun başında şaşkın bir şekilde bana bakan Isaac'e baktım. Yüzünde şaşkınlığın yanında da endişe vardı. Bir kere daha güldüm. Bir kaç saniye sonra görüşüm siyahlaşmaya başladı. Gözlerim kapanmadan önce son gördüğüm şey hızlı bir şekilde bana doğru koşan bir Isaac'ti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Teen Wolf (Brand New Friend)
Fanfic''Beni dikkate alıyor musun? Tanrım almıyorsun! Hadi ama kim bilir kaç günden beri tanışıyorsunuz ve ... ve ... '' daha fazla konuşamamıştım. Çünkü tam da karşımda tişörtünü çıkarmıştı. Kısacası yarı çıplaktı. Sesli bir şekilde yutkundum ve gözlerim...