Cadı ve Peri

ne diyeceğimi bilemiyorum

   Son beş gündür gerardı ne gördü. Ne de onun hakkında bir haber almıştı. Elfman iyileşip taburcu olduktan sonra mirajane onda kaldığı için evde yalnızdı.  Bundan hoşlanmıyordu. Ailesi öldüğünden beri.... Uğraşmakta olduğu hamuru normalde nazikçe yoğurması gerekirken baya sert yoğurunca taş gibi olmuştu. Kapı çaldığında ürküp boş gözlerle sesin geldiği yöne baktı. Daha sık çalmaya başlayınca hemen ellerini yıkayıp ıslak ellerini önlüğündeki havluda kuruluyarak kapıya doğru gitti. Açtığında gerardı görünce sadece bakakaldı. Ufaktan kalbi sevinç içinde çarpmaya başlayıp onun kollarına koşmak istemişti. Onu dikkatlice incelediğinde normalde de beyaz olan teni daha da beyazlamış göz altları mosmordu. Ondan gelen yoğun sigara kokusunu aldığında kapı koluna iyice asılıp yutkunarak " iyimisin " sonra ellerindeki sargıların çıktığını anladığında " ellerin nasıl oldu" diye sordu. Gerard hiç birini duymazlıktan gelerek deri ceketinin cebinden bir katlı kağıt çıkarıp erzaya uzatarak " bu kağıttaki kişi yarın sizinle konuşmaya gelecek fakültenisin oraya beni dinleme gereği duymamıştınız. " erzanın gözlerine özlem ve isteksiz bir üzüntüyle bakarak " umarım onu dinlersiniz " diyerek asansöre binip hemen gitmişti. Elini kaldırıp bir atarak sadece şaşkın bir şekilde ona bakakaldı.

   İçeri girdiğinde gözleri gölgede gerardın bu soğuk tavırlarına sinirlenmeye başlamıştı. Öfkeden çığlık atıp eline geçen çiçekle dolu vazo yu duvara atıp kırılmasını sağladı. Ayaklarını sertçe yere vuruyordu. " gıcık herif umarım o adam beni tatmin edecek şeyler söyler. Yoksa bütün bıçaklarımın tadına bakarsın " diye kendi kendine bağırıyor du. Sinirden soluyarak mutfağa girdi.

   Mirajane eve girdiğinde vazonun içindeki su ve çiçekler le yerde parçalanmış bir şekilde buldu. Endişeli bir şekilde erza diye bağırıp mutfağa doğru gittiğinde gördüğü manzara karşısında şoka uğradı. Erzayı deli gibi tatlı yaparken gördü. Masanın üstündeki browni , cheescake , pasta , tart benzeri tatlıları gördüğünde ise tırsak bir şekilde çırpıcıyla hunharca yumurta beyazını tamamen köpük olana kadar çırpan erzaya yavaşça çekingen bir şekilde yaklaşarak " erza iyimisin " diye sordu. Erza ani bir şekilde ona dönünce tırsarak bir adım geri attı. Erza dişlerini gıcırdatarak " sence nasılım Mira " diye bağırdı. Mirajane erzanın durumunu anlayıp şefkatli bir gülümseme ile " kızgın ve Üzgün " kızın elindekileri bırakmasını sağlayıp ellerinden tutarak masaya oturmasını sağlayarak " anlat bakalım ne oldu " dedi. Erza üzüntüden ellerine bakıp ağlamamak için kendini sorlayarak titrek dudaklarıyla " Gerard bugün geldi " dedi. Mirajane şaşkın bir şekilde erzaya yaklaşarak heyecanlanıp " eeee " dedi. Masanın köşesinde gerardın verdiği kağıdı alıp mirajane ne uzattı. Somurtarak konuşmaya başlayarak " bunu vermeye geldi. Kağıttaki adam Edgar işte lisannanın bahsettiği,  dediğine göre bize gerçekleri anlatacakmış " dedi. Mirajane düşünceli bir şekilde kağıdı okurken erza sinirli bir şekilde yaptığı brownilerden birini alıp Somurtarak " gerizekalı herif ne soğuktu bir bilsen" öfke içinde kekin kağıdını sıyırıp kocaman bir ısırık alıp yoğun çikolatanın ağzına ve burnuna bulaşmasını umursamayarak " doğru düzgün konuşmadı bile " diyerek kekin kalanınıda hararetli bir şekilde yiyip ağzı dolu " onu mahvedicem bu tavırlarından dolayı küstah herif " diyerek bu sefer de bir muffin alıp üstündeki kremşantinin yüzüne bulaşmasını umursamadan " ağzını burnunu dağıtıcağım onun " dedi. Sonra tekrar başka bir browni alıp ağlamaklı bir şekilde ağzı dolu " piç kurusu bir de tıraşda olmamıştı. Ne kadar yakışıklıydı bir bilsen " diyerek vişneli tarttan bir dilim alıp onu yemeye başlayarak " onu istiyorum " dedi. Mirajane ise erzanın hararetli bir şekilde hem yiyip hem konuşmasına şaşkın bir şekilde baktıktan sonra o sevimli gülümsemesini takınıp elini yüzüne getirerek " hara hara " dedi. Sonra kağıda yeniden bakarak ciddi bir sesle " yani yarın bu adamla konuşacağız " dedi. Erza ağzını Vişneli tartla doldurduğu için sadece başını sallamakla yetindi.