söylenmek istenenler

417 22 27
                                    

    laxus bu akşam mirajanele yalnız kalıp başbaşa yemek yemeği ve bir çok şey yapmak için yalnız kalmayı planlıyordu. Fakat davetsiz misafirleri makarovun evde olduğunu unuttukları için onla beraber yemek yemek sorunda kalmıştılar. Mirajane lavobodayken laxus ise bulaşıkları makineye yerleştirirken ona asık bir suratla bakan büyük babasını aldırmamaya çalışarak  işini yaparken makarov sonunda dayanamayarak " o piç tilki kızıl yavruyu tek gölle hamile bıraktı. Üstelik buda yetmiyor bir de evleniyor. " dedi. Laxus omuzunu silkerek " ben bir sorun görmüyorum bunda " dedi. Makarov öfkeden gözleri pörtleyip masaya tırmanarak " senin o umursamaz tavrını alır, kıyma makinesinden geçirip , ince ince kıyar , köfte yapıp sana yediririm ula " diye kükreyip masanın üstünden laxus a atlar. Laxus kafasından kavrayıp havada tutarak kavgacı lise magandaları gibi dişlerini gıcırdatıp  " haaa kavgamı istiyorsun moruk " dedi. Makarov havada kalan ayaklarını sallayarak  başını kavrayan parmaklar  arasından  laxus a bakarak seri bir hızla " koçuuuum senin baban taşşaklarımda vitaminken ben senin sürttüğün yerlerin altına üstüne getiriyordum. Asıl senmi bana meydan okuyorsun. " dedi.

   Bu sözleri duyduktan sonra laxus iğrenerek makarovu yere atıp " sen ne pis konuşuyorsun be " dedi. Makarov yere yapışan suratını sorla yerden almaya çalışarak sadist bir şekilde gülümseyerek " aha ha ha dedenle sidik yarıştıramayacağını hala anlamadın mı sefil torun " dedi. Laxus kaybetmiş bir şekilde ellerini havaya kaldırarak " tamam seninle uğraşamayacağım " dedi. Makarov yerde bağdaş kurup kollarını önünde birleştirmiş kendini beğenmiş bir ifadeyle " ha şöyle " dedi. Laxus bıkkın bir şekilde kollarını önünde birleştirip " söyle bakalım bütün bu atarın gerard evlenip çocuk sahibi olacağı için mi " diye sorarken. .. o sırada ise mirajane lavobodan çıkıp  mutfağa doğru giderken makarovun " Mira chanla ciddi düşünüyor musun " diye sorunca yerinde donup kalmıştı. Laxus un anlamadığı her halinden belli " ne demek istiyorsun " diye sorusunu duyunca. .. konuşmanın devamını merak ettiği için duvarın dibine sinip yutkunmuştu. Makarov sakalını sıvazlayarak " sende çocuk sahibi olmayı düşünmüyor musun " dedi. Mirajane en son böyle bir duruma düştüğünde olanları hatırlayıp korkudan kalbi küt küt atmaya başlamıştı. Laxusun sert bir sesle " benim çocuğum olacaktı moruk gayet iyi biliyorsun " dediği an mirajane şoktan duydukları karşısında tam çığlık atacakken iki eliyle ağzını kapatmıştı. Derin derin nefesler alıp gözlerinde yaşlar birikmeye başlayarak içinden deli gibi ( laxusun çocuğu olacaktı, laxusun çocuğu olacak tı , laxusun çocuğu olacaktı ) diye tekrarlıyordu.

  Makarov çok soğuk bir sesle " o sadece senin 18 yaşında yaptığın aptal bir hataydı. Jenny denen kızın sana sormadan çocuğu aldırması ise bambaşka bir hataydı " dedi. Laxus ise mümkünmüş gibi makarovun kinden daha soğuk bir sesle " bu yüzden bir daha öyle bir şey olmayacak " dediği an mirajane üzüntüden donuk bakışlarıyla onları dinlerken bir adım geriye atarken arkasındaki sehpaya çarpıp üstündeki sehpanın düşmesini sağlayıp gürültü çıkarmıştı. Laxus ve makarov kaşlarını çatıp sesin geldiği yöne bakarken mirajanenin cılız bir çığlığı gelince Laxus hemen odadan fırlamıştı.

   Odadan çıkınca mirajane nin yerde kırık cam vazolarıyla ve avucunun kanadığını görünce stres içerisinde " Mira ne oldu " diye bağırarak yanında diz çökmüştü. Kanayan elini avucuna alırken mirajane biraz önce duyduklarının etkisinden hala çıkamamış bir de laxusun kendisi için gösterdiği bu tavra daha da şaşırmıştı. Laxusun onu kaldırdığını fark edince stresli bir şekilde " sorun yok vazo parçalarını toplayayım derken yanlışlıkla oldu " demesine rağmen laxus onu dinlemeyip lavoboda elini yıkayıp yarasını  temizledi. Mirajane böyle yakalandığı için mahcup bir şekilde " laxus gerçekten sorun yok hem o kadar da derin değil " derken laxus ecza dolabından sargı bezi, tendürdüyot , pamuk ve yara bandı çıkarmıştı. Mirajane ne külozeti göstererek " oraya otur " dedi. Mirajane laxusun durmayacağını anlayınca nefesini üfleyip oturmuştu. Laxus önünde diz çöküp yaralı avucunu açarak yarayı inceledi. Mirajane bu durumdan hoşnutsuz bir şekilde kızarıp alt dudağını ısırarak laxusun ona pansuman yapmasını izliyordu. Bir konu açmak bahanesiyle " sen de bayağı iyiymişsin bunda ne yaptığını biliyorsun " dedi. Laxus bunu duyunca sırıtarak " bu hiç bir şey sen bir de gerardı gör " dedi. Mirajane dudakları hafifçe yukarı kalkarak " o daha mı iyi " dedi. Laxus hüzünlü bir şekilde kızın yüzüne bakıp  sağ gözünü kastederek " o olmasaydı bu göz sağlam olmazdı " dedi.

   Mirajane içindeki tüm şefkatin taktığını hissederek sargılı eliyle laxusun yüzüne dokunup baş parmağı ile yarasını okşayıp derin bakışlarla ona bakarak " acıdığı oluyormu " diye sordu. Laxus omuzunu silkerek " sorun yok sadece hatırladığım da sonkluyor " dedi. Mirajane şefkatli bir şekilde gülümserken eğilip dudağına hafif bir öpücük kondurmuştu. Laxus mirajane tam uzaklaşacakken kızın yüzünü kavrayıp dudaklarını büyük bir açlıkla öpmeye başlamıştı.  Mirajane hala duyduklarının etkisinde başta tepkisiz olunca laxusun dudaklarındaki o çok sevdiği umami tadı alınca karşılık vermeye başlamıştı. Kız ağzını açınca laxus davetiyesini aldığını fark edip dilini sokup kızın diliyle oynamaya başlamıştı. Bir taraftan da elini bluzunun içine sokup sağ göğsünü kavrayıp sıkınca mirajane ateşli bir inleme ile adama daha sıkı sarılmıştı. O sırada makarovun azarlar bir şekilde " hop olan var olmayan var gidin şunu yatakta yapın " diye bağırdığında hemen birbirlerinden uzaklaşmışlardı. Laxus öldürmek ister gibi Yaşlı adama bakıp " sanane lan " dedi. Mirajane ise başı eğik kızararak önüne bakıyordu. Makarov tüm terbiyesizliğiyle  " bana bak senin malın hala doğru düzgün çalışıyor diye hava atmaya kalkma ben hala turp gibiyim " dediği an mirajane sanki makarovun ağzını kapatıyormuş gibi utançtan kendi ağzını kapatıyordu. Laxus kızı kucağına alıp banyodan çıkarken " iyi o zaman bizim işimize engel olma " diyerek kendi yatak odasına doğru gidiyordu.   

  Elinde tuttuğu dosyalar işe yararsa tamamen kurtuluşu, yaramaz ise sonsuza kadar tutsak olacağı zincirler olabileceğini gayet iyi biliyordu. Çalışma odasındaki koltuğa iyice gömülüp başını geriye yaslayıp derin bir nefes almıştı. Başı ağrımaya başlıyordu. Elini kaldırıp başını ovalarken  " gerard " diye bir ses duyunca kapıya dönüp  erzayı üstünde kendi tişörtüyle kapı ucunda görmüştü. ona doğru gelerek Uykulu Bir sesle " napıyorsun burda " diye sordu. Gerard gülümseyerek elinden tutup kendine çekerek kızı kucağına oturtmuştu. Elini karnında başını boynuyla omzu arasına gömüp burnu ve dudaklarıyla okşayarak " önemli bir şey değil sadece bir kaç dosyaya bakıyordum " dedi.

  Erza uykulu bir şekilde kollarını boynuna dolayarak adama iyice sokularak " niye bu saatte yapıyorsun ki " diye sorunca gerard beline sıkıca sarılıp boynuna öpücük kondurarak " alışkanlık  sende alışırsın " dedi.  Erza başını adamın omuzuna yaslayarak " tuhaf bir şey yapmadığın bir sürece alışabilirim " diye sona doğru sesi kısılıp uykuya kendini kaptırmak üzereydi. Gerard koltuğa yaslanıp erzanın çıplak bacağını okşayarak gülümseyerek " seni beni yatak olarak kullanma niyetinde misin " diye sordu. Erza gülümseyerek gerardın kokusunu içine çekerek " sen daha sıcaksın " dedi. Gerard gülümseyerek kızın başını kedi gibi okşayıp " gel seni yatırayım kedicik " dedi. Erza ise şikayetçi bir şekilde onun yüzüne bakıp bebeği ima ederek " sende bizimle beraber uyu " dedi. Gerard bıkkın bir şekilde kızı kuçağına alarak " tamam tamam ama rahat durmam " diyerek muzur bir şekilde gülümsedi. 

  

Cadı ve PeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin